• behnam sadeghi ve mohsen goudarzi tarafından sana parşömenleri (bkz: yemen kuran'ı) hakkında yazılmış ve kuran'ın tarihsel süreçte değiştiğini en net gösteren makalelerden birisidir. makaleyi buradan temin edebilirsiniz. ingilizce bilmeyenler buradan tercümesini okuyabilirler.

    kuran'ın erken tarihi hakkındaki bu makale bence mihenk taşı olabilecek kadar detay bilgiler sunuyor. makale islami kayanklarda geçen ve sahabe mushafları olarak da bilinen el yazmalarının gerçek olduğunu ispatlamıştır. bu mushafların halife osman geleneğinden farklı olduğu zaten müslümanlar tarafından bilinen bir gerçektir. bazı kaynaklarda bu mushaflar arasındaki farkların detayları dahi verilmiştir [mushafı&f=false 1] ancak osman geleneğinden farklı olan bu kuranları ispat edebilecek net bir delil bugüne kadar malesef bulunamamıştır. makaleye göre;

    - sana parşömenlerinin özelliği sana'daki (yemen) ulu cami'de çatı arasındaki çuvallarda bulunan koleksiyondaki bazı parşömenlerin silinip tekrar yazılmış el yazmaları olmasıdır. silinmiş bu el yazmaları yine kuran metnidir ve makalede c-1 olarak etiketlenmiştir.
    - yakın geçmişe kadar sadece osman'a ait metin geleneği biliniyordu ve buna standart metin deniliyordu. günümüze kadar mevcut olan örnekler de bu osman metin geleneğinden türemişti. ancak bulunan parşömenlerdeki silinen kuran metinleri (c-1) osman geleneğinden (standart metin) farklı olan eldeki tek kuran örneğidir.
    - c-1 kendisine has bir metin tipine sahiptir ve kaynaklarda belirtilen, bilinen sahabe el yazmalardan farklı bir sahabe el yazmasıdır,
    - c-1 ile standart metin arasındaki farklılıklar; ekleme, unutma/atlama, yer değiştirme, tüm veya alt-kelime elementlerinin başkalarıyla yer değiştirmesi gibi fenomenlerle açıklanmaktadır. surelerin sıralaması da farklıdır.
    - c-1 el yazmaları ile onun çağdaş kuzeni olan osman geleneği ortak bir atayı paylaşmalıdır ve bu ortak ata osman geleneğinin yayılmasından (ms. 650) önceki bir tarihe ait olmalıdır. bu sebeple c-1 metin geleneğinin kökleri de ms. 650 tarihinden daha eski olmalıdır.
    - bir kaç durum hariç, bu iki farklı metin geleneği arasındaki farklar cümleler veya ayetler seviyesinde değil, genellikle kelimeler ve ifadeler seviyesindedir.
    - bu değişimlerin büyük çoğunluğu önek, sonek, edat ve zamir gibi küçük farklılıkları içermektedir. farklılıkların çoğu kişiyi, zaman kipini, kipleri (emir kipi, haber kipi gibi) cümlenin etken ya da edilgen olmasını değiştiren değişimlerden meydana gelmektedir.
    - c-1'de istisna olan durumlardan bir tanesi her biri üç kelimeden oluşan yani çok kısa olan ve sure 20'de arka arkaya gelen ayet 31 ve 32'nin c-1'de ters sırada görülmesidir.
    - bir diğer istisna ise kayıp olan sure 9'un 85. ayetidir.

    makelede verilen tablo 1'e göre c-1 metin geleneği ile standart metin arasında görülen önemli farklardan bir tanesi örneğin şöyledir; c-1 2:196 ayetinde “ru’usakum” kelimesine sahip değildir. yani;

    2:196 standart metin: bu kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.
    2:196 c-1 metin: bu kurban yerine varıncaya kadar tıraş etmeyin. (standart metine göre arada "başınızı" kelimesi yoktur)

    önemli farkların çoğu bu makalede verilmemiş gelecek yazıya bırakılmıştır. okuduğum kadarıyla makaleyi yazan akademisyenlerin kuran'ın kutsallığını sorgulama gibi niyetleri yok. asıl dertleri mevcut olan durumu dile getirmek. benim vardığım sonuç ise tartışmaya yer vermeyecek kadar kesin bir şekilde kuran bir süreç içinde değiştirilmiştir. bu islamiyet'in temel ilkelerinden birisini yani kuran'ın asla değiştirilmediği prensibini yıkar. işin aslı kuran'in değiştiğini ve farklı mushafların olduğunu yine islamiyet'in kendi kaynakları vermesine rağmen bu gerçek aynı kelimelerin farklı okuşunuşları -kıraat- algısıyla sıradan müslüman için hasır altı edilmiştir. oysa islami kaynaklar bu farklı mushaflar arasında ciddi farklılıklar olduğunu (surelerin farklı sıralanması, ayetlerin eksik olması, kelimelerin farkı yazılması vs) zaten yazmaktadır. ancak bugüne kadar direkt belgeye dayalı bir delil olmadığından en kötü durumda kaynaklarda geçen bu mushafların varlıkları inkar edilebilir dolayısıyla aradaki farklılıklardan da bahsetmeye gerek kalmazdı. islami kaynaklarda geçen bu iddia artık gerçek bir delile dayalıdır ve metinler arasında cidden de yazıldığı gibi önemli farklılıklar vardır.

    yazının amacı kuran'ın bireysel inanca dayalı kutsallığını sorgulamak değildir. inanan yine inanır. nasıl eski ahit, yeni ahit değişime uğraşmış olsa da (bu bilinen ve kabul edilen bir gerçektir) hala diğer iki büyük ilahi kabul edilen dine inanan milyarlarca insan vardır. aynı şekilde inanmak isteyen yine kuran'a inanır. işin ironik yanı ise makaleyi yazanlara göre metinler arasındaki bu farklar müslümanlar için banal yani sıradan şeylermiş. hatta yine makaleye göre kuran'ın değiştiğini iddia eden revizyonist akademisyenler sana parşömenlerinin dinin merkezindeki bazı ilkeleri yıktığını iddia ederken bu yıkımın tam olarak nasıl gerçekleştiğini açıklayamıyormuş. bana kalırsa reziyonistlerin ekstra birşey açıklamasına gerek yok islam kayankları ve bu makale bu açıklamayı ziyadesiyle kendiliğinden yapmış.

    burada vurgulanan şey sistemdir. problem şudur; tanrının sözleri değişmeden insanlığa nasıl aktarılır. tanrı vahyeder, peygamber söyler, duyanlar not eder, not edilenler kopyalanır. bu sisteme göre söz tanrıdan çıktıktan sonra tamamen insanoğlunun ezber yeteneğine ve yazı yazma kabiliyetine kalmış durumdadır ve insanın her zaman unutma, şaşırma, karıştırma potansiyeli vardır. dolayısıyla bu sistemle tanrı sözü olduğu iddia edilen metinleri %100 doğrulukla iletmek mümkün değildir. %99,9 oranında bile iletsen bu yine de sistemin hatalı olduğunu gösterir. nasıl ki islamiyete göre az alkol de haramdır çok da haramdır buna göre hatanın az ya da çok olması önemli değildir. önemli olan insana bağlı bu nakil sisteminin %100 doğruluğa hiçbir zaman kavuşamayacak olmasıdır. bu yüzden müslümanlar kuran kelime kelime değil anlam bakımından aynı kalacak şekilde korunmuştur deseler de anlam bakımından da korunmadığı ve korunamayacağı bu makaleye göre açıktır. örneğin tablo 1'de verilen örnekte c-1 metninde "baş" kelimesi yoktur. bugün c-1 metni standart metin olsaydı o ayete göre neyi traş etmemiz gerektiğini sadece kuran'a göre asla bilemeyecektik. yine c-1 metni standart olsaydı buna göre sure 9'un 85. ayeti tamamen yok olmuş olacaktı. bunlar makalede aktarılan sadece bazı örnekler. gerisini artık okuyucunun kişisel yorumlarına bırakıyorum.

    duzeltme: linkler guncellendi.
hesabın var mı? giriş yap