• bir edip cansever şiiri:

    nelerin sonradan olmadığı, nelerin unutulduğu
    bir soru

    akşamları her yerde, sabahları her yerde
    kaldırıp yüzümüzü ve dalıp gitmişçesine öyle
    bir şeyin bir şey için durmadan konuşulduğu
    sadece konuşulduğu avuntunun diliyle
    bir soru.

    sanırım bir ölünün gelip gelip durduğu
    ölü bir ülkeysem de, o ülkeyi yaratan
    etkileyen durumu
    unutunca ben olduğumu - soru mu
    değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
    ellerime -

    onlarla konuşuyorum -kim onlar - bir raslantı arıyorum kendime
    nasıl, ne gibi
    desem ki sözler vardır, biriyle karşılaştırır beni
    konuşmanın içinde
    yaşamama girmeyen, saptayan düşlerimi
    ve derim ki bir gülün tersine açmasıdır solması
    ben kendime uygun dururum
    yakar alçaktaki bir kuş yakından görünmemi.

    korkunç bir şekilde gerekliydi
    acısını duymam ve
    alışmam ve gereksinmem
    korkunç bir şekilde gerekliydi

    güçlüydüm, yerimdeydim, eksiğim benim
    yenik bir savaşçı gibi önceden
    bana hiç verilmeyenden, bu yüzden
    elimde olmayan bir şeyden.

    soru mu? değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
    baktım içeri dopdolu, yaşayan çizgilerden
    tezgahımda gezinen ve ellerimde
    bıçağımın altında yolumu kesen
    büyüyen, yayılan, dolduran dört yanımı
    ve bölen benliğimi, ayıran beni kendimden
    bıktım içleri dopdolu
    yaşayan çizgilerden.

    .............................

    ya da bir tükeniş mi bu edilgenliğimden,

    nasıl, ne gibi
    kime ve neden.

    bir özlemdir sadece her açtığı gedikten
    sızan, acısını duyuran ve gereksindiren.

    çağrılmayan yakup, dökümcü niko ve arkadaşları
hesabın var mı? giriş yap