• trocki tarafindan olusturulmus anti-stalinist,marksci muhalefet.
    bu kurama gore sosyalist devlet ulusal alanda baslar,ama bu yondeki basarilarla birlikte ic ve dis celiskiler de artar.dunyadan ayrilan proleterya devletinin,sonunda bu artan celiskilerin kurbani olmamasi icin tek yol ileri ulkelerin proleterlerinin de zafere ulasmasidir.
    ulusal bir devrim kendine yeterli bir butun olusturamaz,sadece uluslararasi zincirin bir halkasi olabilir.surekli devrim ile gelecek dunya devrimi rus devriminin ayrilmaz bir kosuludur.trocki'ye gore sovyetler birliginde ayri ve kendine yeten bir sosyalist toplum kurulabilmesi yolundaki stalinist tez,marksizmin acikca yozlastirilmasidir,cozum surekli devrimdir.
  • marksizmin degindigi, trockinin olene dek savundugu, stalinin belki de en buyuk yanlisi yaptigi konudur bu. stalin, "tek ulke sosyalizm"inin nasil yapilabildigini kanitlamak adina butun gucunu kaybederken, aslinda o tek ulke icin de sosyalizm bir sure sonra hic de iyiye gitmemekteydi. tabi bunlar icinde stalin diger hatalari yapmasaydi yarattigi sistem devam eder miydi, bu merak konusudur hep, ama su ortada ki gunumuzde o donemi irdelersek trockinin daha dogru bir dusunceye adim attigini gorebiliyoruz. ve marksizmden uzaklasan her sosyalizm biciminin de tarih boyunca ne kadar yara aldigini da.
  • troçki bu eserini büyükada'daki evinde yazmıştır.
  • memlekette bir de dergisi vardı bunun; sürekli devrim dergisi. başlarını masis kürkçügil'in -hani 1 mayıs 2007'de maskeli polisten tokat yiyen- çektiği troçkist bir tayfa tarafından çıkartılan dergi aynı zamanda dördüncü enternasyonal-birleşik sekreterlik'in türkiye seksiyonuymuş.
    ayrıca bakmakta yarar var tabi;
    (bkz: yeni yol)
    (bkz: ödp)
  • tek ulkede sosyalizm denen stalinist teze karsilik bir dunya devriminin zorunlu oldugunu soylemesi bu teorinin yaptigi vurgulardan yalnizca birisidir. asil mesele sudur: sinai olarak geri kalmis ulkelerde isci sinifi sosyalist nitelikte bir devrim yapabilir mi, yoksa once bir burjuva demokratik devrim mi gereklidir?
    1917'ye kadar rus sosyal demokratlarinin gorusleri soyleydi:
    mensevikler, rusya'da gelismis bir sanayi olmadigi, feodal iliskiler hala cok yaygin oldugu icin isci sinifinin zayif oldugunu ve devrim yapamayacagini dusunuyorlardi. bir isci devrimi olmadan once bir burjuva demokratik devrim olmali, bunun sonucunda sanayi gelismeli, buna bagli olarak isci sinifi buyuyup guclenmeli, koylulerin toprak sorunu cozulmeli, memlekete dogru duzgun bir demokrasi gelmeli, sendika ve orgutlenme haklarinin verilmesiyle toplumsal muhalefet kanallari acilmaliydi. yani ilk devrimi burjuvazinin yapacagini dusunuyorlardi. sosyalist isci devrimi ancak uzak bir gelecekte mumkundu.
    lenin'in basi cektigi bolsevikler, isci sinifinin guclenmesi icin bir burjuva demokratik devrimin gerekliligini kabul ediyor, fakat bunu burjuvazinin yapamayacagini dusunuyorlardi. rus burjuvazisi devrimci nitelige sahip degildi. cok tirtti. kiclarini kaldirip devrim falan yapamazlardi. demokratik devrim ancak isci ve koylulerin ortakliginda yapilabilirdi. beraber ayaklanacak, bir isci partisi ve bir koylu partisinden olusan bir hukumet ulkeyi yonetmeye baslayacak ve 8 saatlik calisma, sendikal haklar gibi demokratik haklari verecek ve de koylulerin toprak sorununu cozecekti. toprak sahibi olan koyluler zaman icinde kucuk burjuva kimliklerini iyice benimseyerek burjuvaziyle karisacak ve ondan sonra siniflarin mevzilenmesiyle isciler bu kez -koyluleri de karsilarina alarak- sosyalist bir devrim yapacaklardi.
    trocki ise 1905'e kadar menseviklerin safindaydi, ancak 1905 devrimiyle beraber gorusleri degisti. lenin gibi o da devrimi isci-koylu birlikteliginin yapabilecegini soyluyor ancak iki acidan lenin'den ayriliyordu:
    1) koyluler lenin'in dedigi gibi bir koylu partisi kurup bagimsiz bir sinif mucadelesi yurutemezlerdi. devrimin motor gucu yalnizca isci sinifi olabilirdi, koyluler ise onlari desteklemeliydi. gerici burjuvazinin toprak sorununu cozemeyecegi onlara anlatilmaliydi.
    2) devrim bir burjuva demokratik devrim olmayacak, burjuva demokratik taleplerle baslasa dahi cok kisa surede sosyalist bir nitelik kazanacak, yani surekli hale gelecekti. yonetim isci ve koylulerden olusan bir hukumetle degil, koylulerin destegini kazanmis sovyetler araciligiyla yapilmaliydi.
    1917 subatina kadar bu gorus pek yayginlasamadi. ancak 1917 subat devrimine yaklasildiginda lenin de bu gorusu benimsemeye basladi. ekim devrimi tam olarak surekli devrimi dogrular bicimde gerceklesti: subat devrimiyle beraber rusya'ya donen lenin trenden iner inmez "isciler derhal yonetime el koymali" der. nisan tezleri olarak bilinen konusmasinda gecici hukumetin hicbir sekilde desteklenmemesi gerektigini ve derhal sosyalizmi insa etmeye baslamalari gerektigini soyler. hatta bunu yaptiginda partiden pek cok kimse kendisine "sen delirmissin! pis trockist!" diyerek saldirir ancak daha sonra tezler kabul edilerek partinin gorusu haline gelir. yani surekli devrim, ekim devrimi sirasinda rsdipin resmi gorusudur.
    bu kadar tarihsel bilgiden sonra ozetle sunu soyleyeyim: surekli devrim, tek ulkede sosyalizme cevap olarak degil, asamali devrim(stagism) teorisine cevap olarak olusturulmustur. zaten 1924'te lenin hakkin rahmetine kavusup ipler tamamen stalinin eline gecene kadar kimsede (stalin dahil) tek ulkede sosyalizm dusuncesi yoktu, dolayisiyla surekli devrimin de ona cevaben uretilmis olmasi mantikli degil (trocki surekli devrimin temellerini, 1905 devrimine bakarak yazdigi 1905 isimli kitapta ortaya koymustu)

    peki neden surekli devrim tek ulkede sosyalizme karsi uretilmis gibi algilanir?
    cunku dogrudan dogruya tek ulkede sosyalizme cevaben yazilmis olmasa da -cunku o zaman boyle bir fikir yoktu- tek ulkede sosyalizmin yasatilabilecegi dusuncesine kesinlikle karsi cikar. geri kalmis ulkelerde baslayan devrim gelismis ulkelerde olacak devrimlerle desteklenmedikce yenilmeye mahkumdur. (bkz: enternasyonalizm/#13737012)
    ama bu, surekli devrimle beraber ortaya atilmis yeni bir fikir degildir. 1924'e kadar stalin dahil herkes zaten tek ulkede sosyalizmi reddetmekteydi. (bkz: tek ülkede sosyalizm/#13871861) stalin 1924'te tek ulkede sosyalizmi ortaya atmis ve geriye dogru butun surec sanki tek ulkede sosyalizm icin islenmis gibi gostermeye calismistir. isin kotusu herkes de bunu yutmustur.
    sonuc olarak, trocki'nin bu teorisi ekim devrimi sirasinda yasananlarla dogrulandigi gibi stalin doneminde de maalesef dogrulanmis, teorinin dedigi gibi tek ulkede sosyalizm cabasi basarisiz olmus ve dunyanin ilk isci devleti bir burokratik devlet kapitalisti olmaya dogru evrilmistir. trocki ise olumune kadar surekli devrimi savunmus, dunyadaki diger devrim girisimlerinin desteklenmesi gerektigini soylemistir. basta sadece rusya icin ortaya attigi bu fikirleri, stalin'in kuomintangi destekleyerek bastirilmasini (ya da saptirilmasini) sagladigi 1925'teki cin isci devrimine bakarak tum geri kalmis ulkeler icin genellestirmistir. falan filan.
  • "1848'den 1850 sonbaharına kadarki süreç içinde marks ve engels'in devrim perspektifleri sürekli devrimdir. bu stratejik görüş o dönemi yanlış değerlendirmenin bir sonucudur. marks ve engels, 1847'deki iki büyük krize (1847 dünya ticaret ve sanayi krizi ile tarım krizine) bakarak, kapitalizmin artık son saatlerinin geldiğini, büyük mücadelenin nihayet başladığını, sosyalist devrimler çağının açıldığını zannetmişlerdi. yani, marks ve engels 1847'de patlayan dünya ölçüsündeki kapitalizmin ekonomik buhranının, sistemin sürekli ve son buhranı sanmışlardır. işte, bu sürekli devrim teorisi, sürekli bunalım teorisinin bir ürünüdür.

    1847-50 döneminde, marks ve engels, fransa'da ve de avrupa'da proletarya devriminin yakın bir zaman içinde olacağını düşünerek, almanya'daki gecikmiş burjuva demokratik devrimine, proletaryanın önderlik etmesini savunuyorlardı. bu dönemde marks ve engels, teorik ve pratik çalışmalarının çoğunu almanya üzerinde yoğunlaştırmışlardı:

    "komünistler dikkatlerini en çok almanya üstüne çeviriyorlar, çünkü bu ülke, avrupa uygarlığının daha ileri şartlarında, xvii. yüzyılda ingiltere'de, xviii. yüzyılda fransa'da olandan çok daha gelişmiş bir proletarya ile yapılmak durumundaki bir burjuva devriminin eşiğindedir ve çünkü almanya'daki burjuva devrimi, onun hemen ardından gelecek bir proletarya devriminin ilk adımı olacaktır". (marks, engels, manifesto, s: 91)

    görüldüğü gibi, marks ve engels'in almanya için öngördüğü devrim sürekli devrimdir. ve bu sürekli devrim, aşamasız değil aşamalı devrim teorisidir. burası son derece önemlidir. lenin'in emperyalist dönemde hayata uyguladığı bu teoriyi, trotçkist sürekli devrim teorisinden ayıran temel özellik budur. 1849'un almanyası için sürekli devrimi sadece marks ve engels öngörmüyordu. gosttschalk ve taraftarları da sürekli devrimi öngörüyorlardı: ama onların sürekli devrimi aşamasız veya tek aşamalı bir devrimdir. (köylülerin devrimci potansiyelini küçümseme, proletaryanın ittifaklarını reddetme; bu teorinin özü budur) ve marks'ın aşamalı devrim önerisine [önce burjuva devrimi, sonra proleter devrimi] şiddetle çatıyorlardı: "neden kanımızı dökecekmişiz? sizin bildirdiğiniz gibi, vaiz bey, (marks kastediliyor) orta çağ cehenneminden kurtulacağız diye... kapitalizm tarafına mi koşmalıydık."

    (...)

    sonradan emperyalist dönemin marksizminin devrim teorisi olacak olan marks ve engels'in sürekli devrim teorisi işte budur.

    dikkat edilecek olursa, marks ve engels'in sürekli devrim teorisi, dört ana unsuru ihtiva etmektedir:

    1) sürekli devrim teorisi, sürekli buhranlar teorisinin sonucudur. (sürekli buhran, kesiksiz buhran değildir. bu, kapitalizmin öldürücü buhranın zaman zaman kesilmesi fakat yok olmaması demektir. bir başka deyişle, kapitalizmin ölüm döşeğine girmesi, zaman zaman komadan çıkması, düzelmesi ama döşekten kalkamamasıdır.)

    2) sürekli devrim teorisi, avrupa devriminin yakın olması düşüncesine dayanır.

    3) sürekli devrim teorisi, o zamana kadar burjuvazinin ordusu sayılan köylülerin, proletaryanın ordusunu teşkil etmesi düşüncesine dayanır. bu teori geniş köylü yığınlarının burjuvazi tarafından değil, proletarya tarafından feodalizme karşı kanalize edilmesini öngörür. bir başka deyişle, sürekli devrim teorisi, köylülerin devrimci potansiyelinin marksist analizidir.

    4) marks ve engels'in sürekli devrim teorisi, almanya'da gecikmiş burjuva devrimine proletaryanın önderlik etmesini ve bu proletaryanın, avrupa proletaryasının -özellikle fransız proletaryasının- yardımıyla, durmaksızın, sosyalist devrime yönelmesi düşüncesine dayanır.

    özetlersek bu teorinin özü, köylü kitlelerinin devrimci potansiyelinin doğru değerlendirilmesine, proletaryanın önderliğinde devrim doğrultusunda kanalize edilmesine dayanmaktadır.

    gottschalk ve etrafındaki "kaba komünistler"in sürekli devriminde ise, köylü kitlelerinin devrimci potansiyelini küçümseme, ekonomik ve sosyal determinizmin belirleyiciliğini önemsememe (bunlar bir tarihi dönemin atlanabileceğini savunuyorlardı) temeldir. (sol sapma). trotçki'nin sürekli devrim teorisinin de temelinde bu düşünce yatmaktadır. ileriki bölümlerde göreceğimiz gibi, ihtilâlci inisiyatiften yoksun olan bütün sağ oportünistler ve pasifistler de, daima görünüşte proletaryaya sıkı sıkı sarılarak, köylü kitlelerinin devrimci potansiyelini azımsayarak, pasifizmlerine ideolojik kılıf bulmaya çalışmışlardır.

    (...)

    başında da belirttiğimiz gibi, marks ve engels, sonradan bu teoriyi terketmişlerdir. (1850'lerden sonra) çünkü bu teori, kapitalizmin sürekli bunalım teorisine dayanmaktadır. oysa 1850'ler, kapitalizmin üretici güçleri geliştirdiği, kamçıladığı, burjuva anlamında toplumun refah içinde olduğu yıllardır. (bilindiği gibi, kapitalizm sürekli buhrana, emperyalist dönemde girmiştir). ve marks ve engels'in kapitalizmin "sürekli ve son" buhranı zannettikleri, 1847 ekonomik buhranı, ne sürekli buhrandı ne de kapitalizmin son buhranıydı.

    marks ve engels, 1850 sonbaharında yanılgılarını anladılar. (bakınız ikinci bölüm). ve bu bunalımın devrevi bir bunalım olduğunu söylediler. daha kapitalizm sürekli ve kesintisiz bunalımlar dönemine girmemişti. bundan sonraki yıllarda marks kapitalizmin buhranları meselesi üzerine eğildi. ve kapitalizmin devrevi buhranlarını ve sistemin genel buhranını kapital'de etraflı bir şekilde inceledi. marks kapitalizmin bu devrevi buhranlarının özünün "kârın normal oranın altına düşmesi"ne dayandığını, bu devrevi bunalımların aşırı üretimin fazlalıklarını emerek ekonomiyi temelde düzenlediğini, yapıyı tedavi ettiğini ve de her devrevi buhrandan sonra bir nispi refah döneminin başladığını açık bir şekilde ekonomi politiğin eleştirisi'nde ortaya koydu. (bkz. kapital, cilt. 5, s: 694-95).

    bu analizlerin sonucu marks kapitalizmin o çağdaki gelişme durumundan dolayı sürekli bir buhranın (o dönem için) söz konusu olamayacağını anlayarak, bu sürekli devrim teorisini terketti. ve bu teori uzun yıllar terkedilmiş ve unutulmuş bir teori olarak bir kenarda kaldı. ta ki, kapitalizm gerecekten sürekli (genel) buhranlar dönemine yani emperyalist aşamaya girene kadar. bu süre içinde marksist devrim teorisinde daima ekonomik ve sosyal determinizm (determinist yön) ağır bastı.

    lenin 20. yüzyılın başında, kapitalizmin ekonomik ve politik alanda eşit oranda gelişmeme kanununu -bu kanunun ilk ipuçları marks'in ekonomi politiği eleştirirken yaptığı soyutlamalarda vardır- bularak, onun en yüksek aşaması olan emperyalizm teorisini formüle ederek, kapitalizmin sürekli ve son buhranlar çağının başladığını, marks ve engels'in "bekledikleri büyük mücadele anının" artık geldiğini söyleyerek, rus proletaryasının devrim teorisinin, sürekli veya kesintisiz devrim teorisi olduğunu ilan etti.

    (...)

    1905 rus burjuva devrimi arifesinde bolşevik devrim perspektifi işte buydu.

    bu perspektifin ayırdedici özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

    1) leninist kesintisiz devrim teorisi, kapitalizmin can çekişme döneminin devrim teorisidir. bu teori, sadece kapitalizmin genel bunalımının başlangıcındaki çarlık rusyası için değil, bütün emperyalist kapitalist gelişme sürecine girememiş, dolayısıyla sömürge ve yarı-sömürge olan ülkeler için de geçerlidir.

    2) leninist sürekli devrim teorisi, marx'ın sürekli devrim teorisinden daha da ileride köylülerin devrimci potansiyelinin devrim doğrultusunda kanalize edilmesine dayanır. bu teoriye göre, köylü ordusuna, emperyalist dönemde proletarya kumanda edebilir. ve devrimi kesintisiz kılmak isteyen proletaryanın görevi bu orduya kumanda etmektir.

    3) çarlık rusyası gibi bir ülkede burjuva demokratik devriminin sosyalist devrime dönüştürülebilmesi için, iktidara geçmiş olan avrupa proletaryasının yardımı şarttır." [*]

    (kulkke, lenin sonradan bu 3. maddeyi terkeder.)

    [*] mahir çayan, kesintisiz devrim i
  • kızıl ordu 'nun kurucusu, komünist kuramcı lev troçki merksizme en önemli katkısı sayılan ve troçkizmle çoğu kez eş anlamlı kullanılan sürekli devrim teorisini geliştirdi. troçki , rusyanın marksizmin sosyalist bir devrim için gerekli gördüğü olgunluğa sahip bir sanayi ülkesi olmadığının bilincindeydi. bu durumda rusya'da sosyalizmin yaşayabilmesi için batı avrupa ülkelerinde devrimin patlaması gerekmekteydi. rusya'dan kaynaklanan devrim avrupa devrimine yol açacak , böylece burjuva devriminden proletarya devrimine, oradan da evrensel evrime ulaşılmış olacaktı. batı avrupa'da patlayacak devrimlere bel bağlayan bu stratejinin karşısısına stalin ''tek ülkede sosyalizm'' i çıkaracak , stalin'e muhalefet yapanların tümü''troçkistlik'' le suçlanacaktır.
  • pierre joseph proudhon'un literatüre kazandırdığı kavramlardan. o devrimlerin yüzyıllar boyu sürdüğüne inanıyordu ve bir de devrimin ancak felsefeyle mümkün olduğuna.

    sivil sözlük alıntısıdır.
  • bizzat troçkistler tarafından tüketilmiş canım yasak meyve o artık... "lan valla biz reformist değiliz" diyenler, nerde 'reform' girişimi varsa dibinde bitiyorlar. hayır, bari hiç değilse 'reform' olsa gittikleri yerde deme noktasına bile geldim ama, yok. kelimeler yetmiyor yani. yetmez ama evet.
hesabın var mı? giriş yap