• kendisi kalayci falan degil, adaletin temsilcisidir. kimligini gosterir, acilin ben avukatim der, icrasi iflasi ondan sorulur. gunduzleri bunlari yaparken aksamlari tiyatrolarda cesitli rollerde boy gosterir, desarj olur.

    lisede boylesi bir super kahraman olma hayali yoktu oysa. ufak seylerden mutlu olur, kuralciligi de sevmezdi. hala nese dolu olmasi, hakka hukuka ve kitaplara tamamen teslim olmadigini gosteriyor yine de.

    hosgelmis, sevindirmis yazar, sirdas.
  • (bkz: burmese days)
  • gülmenin kendisine fevkalade yakıştığı yazar, hukukçu. ilginç bir pozitif enerji yayıyor etrafına. başarılı da bir evliliği var takdir ettim. *
  • “kötülüklerin ilki ve en büyüğü haksızlıkların cezasız kalmasıdır.“ (s.43) - platon, sokrates'in savunması

    kendisine neden "kötü" dendiğini anlamakta güçlük çeken ve kendince başkaca konulara çeken 15 dakikalık kadın. bana sınır çizmeye kalkması yok mu? yattığı adam ile karıştırdı herhalde. daha kötüsü de ne biliyor musunuz; bu 15 dakikalık riyakarın sınır çizmesini kabul etmeyip, "iyi geceler" dediğimde tek bir mesaj bile atmazken, kendisi hakkında burada yazdığım için gelmiş tekrar bana yazıyor. ne diye? ucu ona dokunduğu için, o rahatsız olduğu için, o istemediği için, onun isteği kabul edilmediği için, onun istediği gibi gitmediği için. aynı taaa bu olayların ilk başlarken sessiz sedasız kalıp, bir alkol alıp bir seks yapması gibi. onca zaman burada yazmama rağmen sessiz kalması gibi. ne zaman ki, ikiyüzlülüğünü, kötülüğünü, apaçık yazdım o zaman iletişime geçmeye başladı. hadi ya?

    bir de ben iletişime geçsin diye yazıyormuşum :) sizin "vazgeçebileceğim konumda bile değilsin", "sana kimse adil davranmak zorunda değil", "telafisi yok artık ben konuşmam" söylemlerinizi ve sessiz kalmalarınızı duymak için mi yani? buyrun, sabrınızı tüketin hadi. üstencil bir bakış açısıyla göz kırpıp duruyordunuz. ne içtiğini, yatakta ne söylediğini, doğum gününü, o'sunu şu'sunu siz yazarken bir şey yok; ben dürüstçe, eğip bükmeden, kendi hayatımda olan bir yaşantıyı, yani en az sizin kadar ortak olduğum bir anı paylaşıyorken sorun oluyor :) şaka ya. istediğim zaman ve istediğim kadar yazarım. burada bir sorun varsa müdahale edecek yer adliye, buyrun gidin. gidin de ne kadar adi biri olduğunuzu resmi kağıtla tescilliyelim. o zaman daha rahat paylaşırım :)

    biliyor musunuz o günden sonra profilinize bile girip bakmadım. o denli suratınızı görmek istemiyorum. görsem, yüzünüze tükürüm. her şeyim, ne yazdığım, kim olduğum, niyetim, her şeyim ortadayken bana hala gelip sınır çizen sizin gibi bir 15 dakikalık kadına ancak bu kadarı yakışırdı. sizin gibi "profiline girmiyorum artık" falan deyip, iki günde bir bakmıyorum yani :) sizin her sözünüz altında ayrı bir yalan var.

    ne tesadüf şu başlıkta en çok oyu alan entry buymuş (bkz: #16844038). problem hislerim mi sanıyorsunuz? bir insanla sabah akşam bu kadar konuşup ve aynı zamanda bu kadar umursamaz davranmak nasıl bir şerefsizliktir anlamıyorum. üzerine bir de kimseden duymadığım bu laflar ama siz daha kötüsünü hak ediyorsunuz. hak ettiğinizi bulun.
    ***

    burada fuckbuddy'sine de sevgilisine de aynı iyilikte yaklaştığını belirten bu kişi için ben neydim acaba? siz duygusuz değilsiniz, siz kendi duygularınızı başkasının duygularından üstün gören, kendi keyfinizi düşünerek karşınızdaki ile vakit geçiren ve sonra da canı sıkılınca "ben istemiyorum" gibi bir noktaya gelen birisiniz.

    sizin bugün özür dileme maksadınız tamamen kendiniz. yine kendiz hakkında dış çevrede oluşacak kötü intiba konusunda duyduğunuz endişe. üzülen insan, düşünen insan, merhametli olan insan, empati sahibi olan insan (bunları siz söylediniz, siz!), 20 gün boyunca bir seks bir alkol alıp kendisine yazan kişiyi yanıtsız bırakmazdı. özür dileyecekse de aylar sonra özür dilemezdi.

    buyrun çağırın birini efendim. moraliniz bozulmuştur. iyi geliyormuş seks nasıl olsa. ben bilemedim. o akşam o kadar dediniz, fuckbuddy başlıkları, cinsel konular, yok götüme baktın falan; keşke ben de kunfeyekun erkeği gibi seks odaklı size yanaşsaymışım ya. istediğiniz zaten buymuş ki sizin. geçen bir karikatür atmıştınız, "dul kadına seks için gelen erkek" konulu karikatür. hah o sizsiniz aslında. "genel olarak tek takılmayı seven" siz, yine antenleri açıp o masadan o masaya savrulursunuz artık birini bulana kadar.

    dudaklarınızın arasından çıkan kelimeler ile anlattığınız kişi siz değilsiniz. bu yüzden de çocuk edinmek, gelecek yavrucak için iyi olmayabilir. tamamen yaşınızdan, uygun partner bulamayışınızdan ve yine kendi üstün gördüğünüz duyguları deneyimlemek için bunu yapıyorsunuz. umarım yarın öbür gün o yavrucağı da "ben seninle artık uğraşamam" diyerek kapıya koymazsınız. bir de utanmadan buralara "kendiyle barışık, ailesiyle barışık" gibi cümleler kurarak tespitler yapmaya çalışıyorsunuz. hiç düşündünüz mü gelecek çocuğun benliğini ve kafasındaki aile yapısını? ona da yarın öbür gün kendisiyle barışık ve ailesiyle barışık olması konusunda telkinlerde mi bulunacaksınız? ah ne güzel. 2 yaşından beri yazlığa giden, 40 yaşında olmasına rağmen anne babaya sahip olan, iyi bir ailede büyüme şansına erişmiş ancak kafasına fanus yerleştirmiş bir kişi olarak anlayabilecek misiniz? ne empati ama. bu kadar kolay değil, sandığınız kadar kolay değil. hayat sizin kararlarınızdan ibaret değil.

    şimdi tek taraflı iletişim olmuş olabilir işte. ancak bir cevap beklediğim yok elbette, zaten yazamazsın da. bugün iyi ki mesajlaşmışız diyorum. bu kadar inkarcı ve riyakar sözlerinize nasıl cevap verebilirdim. aklımı oynatırdım herhalde. kendimi yalancı sanardım ya da hayal dünyasında yaşıyorum diye düşünürdüm. bana bile dahi "yapmadım söylemedim" dediğiniz şeyleri yukardan indirip önünüze koyarak inandırıyordum. sonrası yine başka bahane tabi...

    neyse uzatmayım çok değerli vaktinizi aldım. zaten aklıma geldikçe yazıyorummmm... bir planım yok bu arada. sizi özlemiştim sadece ama önemi yok artık. istediğim gibi istediğim kişi hakkında entry girerim. aynı sizin yaptığınız gibi. heh unutma bunu da tağam mı? byeeee
  • kendisi hakkında hazırladığım dilekçeyi verip vermeme konusunda kararsız kaldığım 15 dakikalık kadın. ilahi adalet yok malum ve kendisi de "hukukçu" olmasına rağmen adaletli davranmayı bırak bencilliğin bin türlüsünü yaşıyor. belki bir süreliğine de olsa maaşı beraber olduğu erkeklerle eşitlenir.
hesabın var mı? giriş yap