• ingilizcesi patagonia express, orijinal ispanyolcası ise `al andar se hace el camino se hace el camino al andar` adıyla yayımlanmış luis sepúlveda eseri. kitabın ilk 40 sayfası son derece sürükleyici idi. gerisi hakkında henüz yorum yapamıyorum çünkü sakarın teki ufacık arabada kitabı kaybetti.
  • her sayfası, her hikayesi muhteşem bir luis sepulveda otobiyografisidir. işkence, cezaevi, ülkeden ayrılış, avrupa'ya geçiş ve geri dönüş... dedenin evinde tamamlanan döngü... bir tür latin amerika'nın kesik damarları'dır.
  • bölüm 9, sayfa 122 - 123

    coyhaique'ye aşağı yukarı yüz kilometre, comodoro rivadavia'ya da iki yüz elli kilometre uzaklıkta bir patagonya kenti olan rio mayo'ya döner gelirim her zaman. her zaman geri dönerim ve beni dört yol ağzında bırakan otobüsten, kamyondan ya da başka bir şeyden iner inmez yaptığım ilk iş, toz yığınının kör etmemesi için gözlerimi kapatmak
    olur. daha sonra yavaş yavaş gözlerimi açarım, sırt çantamı sırtıma atar ve zengin el işçiliğiyle bezenmiş ahşap binaya doğru yürürüm.

    burası soylu bir harabe, daha iyi zamanların
    sessiz bir tanığıdır. kapıyı itip açtıktan sonra bir zamanlar dans salonu olan odayı, orkestranın üzerine yerleştiği yükseltiyi, büyük bölümünü keçilerin afiyetle mideye indirdiği kahverengi deri kaplı tabureleri olan barı, girişin ana duvarına asılı, insan anatomisini çok iyi bilen bir ressamın elinden çıkma kraliçe victoria tablosunu yeniden keşfederim. ingiliz kraliçesi'nin gözleri, hemen hemen kulaklarını sıyırarak kenarlara doğru uzayıp gidiyor ve afrikalılara özgü burun kanatları yüzünün ortasını kaplıyor.

    'selam, kraliçe' diye selamlıyorum ve ondan ayrılmadan önce bir sigara içmek üzere oturuyorum.
    her zamanki gibi dışarıda beni bir kasabalının beklediğini biliyorum. bu kez bir kadın. elinde bir sepet tutuyor ve bana alaycı gözlerle bakıyor.

    -yanıldınız, diyor bana.
    - burası ingiliz oteli değil mi?
    -evet ama on yıldır kapalı. gringo'nun ölmünden beri, diye ekliyor.
    -ne? mister simpson ne zaman öldü?

    öyküyü bilmeme karşın, yalnızca değişik bir
    anlatımını işitmek için soruyorum bunu.

    -on yıl oluyor. beş kadınla bir odaya kapandı,
    evet, anlıyorsunuz ya, yaşamın cilveleri. ve öldü, pis domuz.

    beş kadın. bir önceki ziyaretimde bir kasabalı
    bana on iki fransız orospusundan söz etmişti. söylenceler çekiyordur belki de. ne olursa olsun kesin olan şu ki, thomas simpson kanserin kemiklerini kemirdiğini öğrenmişti ve doktor ona en fazla üç aylık bir yaşam biçmişti; simpson kral dairesini kendisine ayırdıktan sonra oteli işçilere armağan etmişti. yukarıya birkaç kutu havana purosu, bir fıçı iskoç viskisi çıkartmıştı ve sayısı belirsiz, iyi para ödediği, görevleri ölümünü daha hoş bir biçimde hızlandırmak olan neşeli kadınlarla otele kapanmıştı.

    haftasına, rahat bir ölümle can verdiği haberi
    comodoro rivadavia'ya dek ulaşmıştı. ingiliz kolonisi, skandalı önlemek için bir din adamı yollamakla görevlendirildi, ama aziz brother kral dairesine girmeye yeltenince bir bacağını harap eden kırk beş kalibrelik bir kurşun parçası durdurdu onu. simpson istediği gibi öldü ve otel de çok kısa bir süre sonra kapanıp gitti.

    -isterseniz sizi oraya götürürüm, dedi kadın.
    sokağın sonunda başka bir otel var.

    ona teşekkür ediyorum ve gösterilen yönde yürümeye başlıyorum. patagonya'nın en iyi otelinin, san martín'in orada olduğunu biliyorum.
hesabın var mı? giriş yap