olanak
-
-
(bkz: imkan)
-
eylemin gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz nesnel koşulların varlığı.
-
dil devrimini aklamak icin uydurulan kelimelerden biridir. oldukca da yenidir. yetmisli yillarda öz turkce kullanmak konusunda son derece titiz davranan kara oglan bulent ecevit ilk olarak kullanmıs. hatta adalet partili milletvekillerinin de "olanak ne ya haaahhaa" diye alaylarina maruz kalmistir.
-
yerindedir, değildir ayrı ama, kelime tutmuştur.
-
aşağıdaki olayın gerçekleşmesine neden olmuş kelimedir.
şehre okumaya giden genç, tatil için köyüne beraberinde çantalar dolusu kirli çamaşırla döner. yaşlı anne çantaları açar ve iğrenç çamaşırları görünce, oğlum bunlar bööle bırakılr mı hiç, insan bi suyun altına bari tutar der.
oğul: yaa anne sorma, bir türlü olanak bulamadım.
anne : iyi de evladım, bi yeşil sabun da mı bulamadın? -
imkanın akademik ifadesidir.
-
her zaman kısıtlı olan şey
-
yoksa, olması dilenen; varsa, elin tersiyle itilen.
-
"hiçbir şeye inanılmıyorsa, hiçbir şeyin anlamı yoksa, hiçbir değere "evet" diyemiyorsak, her şey olanaklıdır, her şey önemsizdir. ne evet kalır, ne hayır, katil ne haklıdır, ne haksız. kişi kendini cüzzamlıların bakımına adayabileceği gibi, içinde insanlar yakılacak ateşleri de tutuşturabilir. kötülük ve erdem de birer raslantı ya da gelip geçici birer istektir." albert camus
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap