• 25 yıl önce bugün 12 eylül darbecileri tarafından idam edildi..

    ayaküstü yapılan bir mahkemeyle darbeden tam 26 gün sonra, halklara gözdağı vermek amacıyla idam sehpasına çıkarıldı..

    o'nun idam sehpasından haykırdığı " yaşasın kürt ve türk halklarının kardeşliği, kahrolsun faşizm " sloganı darbecilerin, dünyanın gözü önünde işlediği ilk cinayetin gür sesli habercisi oldu..

    o şimdi, 6 mayıs 1972’de idam edilen deniz gezmiş, yusuf arslan, hüseyin inan'la; 30 mart 1972’de kızıldere’de öldürülen mahir çayan'la, ulaş bardakçı'yla ve 12 eylül öncesi çatışmalarda ölen ertan sarıhan, sebahattin kurt, hakan şenyuva, kazım özüdoğru, hüdayi arıkan, sezai ekinci'yle ve yine cuntacılarca idam edilen erdal eren'le birlikte ankara karşıyaka mezarlığı'nda yatıyor.
  • 12 eylül darbesi sonrasında, ayaküstü kurulan bir mahkemde yargılanıp, "7 ekim 1980" yılında ankara cezaevinde, darbeciler tarafından idam edilen ilk devrimci.

    (bkz: erdal eren)
  • ulucanlar cezaevi'nde tutukluyken gerçekleştirilen bir firar eylemine " nasıl olsa suçsuz olduğunun anlaşılacağını " ileri sürerek katılmamış. hatta kendisini yargılayan mahkeme başkanı albay , adalı'nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın mahkeme heyeti adalı'yı suçlu bulmuş ve asmıştır . karara şerh koyan mahkeme başkanı da bu yüzden ceza almış sonra da ordudan istifa etmiştir..
  • "adalılar türkü söyler, susar faşist namlular..."
  • kendisiyle ilgili ilk ağızdan,

    "vay necdetim vayy, sapsarıydı tüyleri yeni çıkıyodu. daha 18 yaşındaydı.
    öğrenciyken her öğlen arası halkevine gelirdi,cebindeki son parayı bizimle paylaşırdı, birlikte ne bulursak yerdik. sonra koşa koşa okuluna dönerdi. yaşça küçük olmasına rağmen o kadar olgun ve ağırbaşlıydı ki ondan büyük insanlar bile onun bu olgunluğuna saygı gösterirdi. hep tebessüm ederdi, buruk bi tebessümdü. değil insan öldürmek karıncayı bile incitemezdi. yapısında yoktu şiddet. biz hararetli tartışırken bizi tebessümle uyarırdı yüksek sesten bile hoşlanmazdı. hemen ses tonumuzu düzeltirdik.
    5 ekimde almanya'ya gittim. 20 gün sonra döndüğümde yolda elime bi kağıt tutuşturdular. necdet adalı'nın idamını yazıyodu, o necdet değildir dedim, bildiri de resmini görmemle çığlık atmam bir oldu. 'necdeeet' diye nasıl bağırdıysam babam, 'noluyo be!' diyerek üstüme yürüdü. necdet, yoldaşım necdet, karıncayı bile incitemeyen necdet, asmışlardı. nası acımadan yaparlardı. insan bi kere yüzünü görse, o nur yüzüne baksa anlardı onun suçsuz olduğunu, kimseye zarar veremeyeceğini.
    babam elimden bildiriyi kaptı, 'gebersin pis komünist, iyi olmuş. assınlar tabi...' bi şeyler söyleyip duruyodu.
    daha 18 yaşındaydı, o da bir ana kuzusuydu. nası yürüdü idama, neler hissetti, neler düşündü, suçsuz olduğunu anlatamadı bile ...

    keşke hiç tanımasaydım onu, görmeseydim, bilmeseydim, bu kadar acı çekmezdim. eğer ilahi bi adalet varsa hiç bi suç işlemediğine kefil olduğum bu kişiyi katledenlerin bu dünyada cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum."

    kaynak: annem
  • devlet eli ile katledilmiş bir insandır.
  • son mektubu ile 12 eylül hukuğunun kendisi ve diğer devrimcilere yaşattığı süreci anlatan devrimci.

    “sevgili anneciğim ve babacığım,

    sizleri ve ezilen halklar adına mücadeleyi, erken bırakmak zorunda kaldığım için üzgünüm, ancak bundan ve içinde bulunduğum durumdan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadan ve şu kısa yaşamım içerisinde hiçbir şahsi çıkar gözetmeden ezilen halklar adına verilen mücadelede yerimi almaya çalıştım ve bundan dolayı gurur duyuyorum. hakim sınıfların göstermek istediği gibi bizler hiçbir zaman savunmasız insanlara karşı katliam girişiminde bulunmadık.

    fakat onların bizi böyle göstermeleri ve faşistlerle bizi aynı kefeye koyarak cezalandırmaları, bizim nezdimizde ezilen halkların mücadelesine yapılan bir saldırıdır.

    anneciğim ve babacığım; yukarıda kısaca sizlere bahsettiğim gibi hiçbir pişmanlık ve üzüntü duymuyorum. sizlerin de ezilen halklar uğruna verilen mücadelede katledilişimden dolayı üzülmemenizi ve bundan gurur duymanızı bekliyorum. ağbimlere ve ablama da yazmak isterdim, fakat buna olanak yok. kendilerine çok selamlar, burada satırlarıma son verirken hürmetle ellerinizden öperim. arkadaşlara selam, hoşçakalın.”
  • türkiye tarihinin en büyük işçi düşmanlarından, sol ve solcu düşmanlarından biri tarafından adı malesef ağza alınmış devrimci. boktan anayasalarına meşruiyet sağlamak adına popülist gözyaşları eşliğinde son mektubu kullanılmıştır. ömrünü sosyalizme adamış biri, bir devrimci için büyük acıdır.
    aklına estikçe 'komünist kafası' bu kafa diyerek sosyal hakları savunanları eleştiren bir başbakanın ömrünü dağarcında sonlandırmış bir komünistin ismini ağzına almasını etik bulmuyorum. çelişkiler yumağında boğulmakta başbakan.
  • günümüzün zübüklerinin çıkarları gerektirdiği için en ufak bir utanma belirtisi göstermeksizin ağızlarına alma cüretini gösterdikleri devrimci şahıstır. devrimciler işkence altında can verirken idam sehpalarına yollanırken sizin sırtınız sıvazlanıyordu cuntacılar tarafından be anam. önünüz ardına kadar açılmışken mağdura yatmak da ne oluyor?

    neyse söylemek istediklerimi bir gazete okuru gayet güzel özetlemiş, fazla lafa gerek yok, neyse ki bu adamların ne mal olduğunu bilenler az değil.

    "ömer demirtaş 20/07/2010 - 12:44

    12 eylül cuntası; necdet adalı ve onun gibi düşünenleri işkencelerde ve darağaçlarında öldürürken, siz ve sizin gibi düşünenleri besleyip büyütüp bu ülkenin başına getirdi. bu yalanlara inanan cahillere yazıklar olsun."

    bir yorum daha:

    "12 eylül anayasasina evet diyen sizlerdiniz. 12 eylül diktaörlüğüde en çok sizi kolladı, büyüttü, şimdi mi 12 eylül anayasası tu kaka oldu. 12 eylül darbesi olmasaydı sen orada zor olurdun recep bey. hep yalan dolan riyakarlık sizde"

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/15360936.asp?gid=373
hesabın var mı? giriş yap