• namus cinayeti kalıbı yerine, birkaç yıl önce kullanıma girmiş, fakat şu günlerde tekrar unutulmuş gibi görünen terim. 16 yaşındaki medine memi'nin ailesi tarafından diri diri gömülmesinin acısı ve dehşetiyle yazmak zorunda hissettim kendimi. (bkz: ailesi tarafından diri diri kümese gömülen kız) çünkü bu haberi okuyan herkesin, ciğerlerine toprak dolan kendisiymişçesine içinin parçalandığını tahmin ediyorum, ama tekrar rahatça nefes alabilmemiz için gerekli çözüm önerilerinin, öncelikle sorunu en doğru şekilde tanımlamaktan geçtiğini düşünüyorum.

    peki neden namus cinayeti değil de namus kisvesi altında işlenen cinayet? en önemli nedeni, namus gibi tanımı kişiden kişiye büyük değişkenlik gösteren bir kavramın, hem cinayetlere yeterli açıklamayı getirmekten uzak olması, hem de gerçek nedenlerin çeşitliliğinin üstünü ustalıkla örterek, çözümü imkansız hale getirmesi.

    tdk'ya referansla açıklama yapmayı hiç sevmiyorum, fakat namus cinayeti kelime grubunun anlamına baktığınızda, karşınıza çıkan tanım: "ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kurtulmak için işlenen cinayet". namus kelimesine bakarsanız tanımı: "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet" ya da "dürüstlük, doğruluk". yani bu vahşeti, namus gibi olumlu sayılabilecek bir değerle birleştirdiğimiz zaman, neredeyse haklı çıkarmış oluyoruz. bilmiyorum bu hassasiyeti abartılı bulanınız var mıdır, ama yakın zamana kadar "namus cinayeti" olarak tanımlanan cinayetleri işleyenlere ceza indirimi uygulandığını hatırlıyorsanız, devlet kurumlarının da bu olumlayıcı bakış açısını desteklediğini anlayabilir ve yanlış tanımların sorunu nasıl içinden çıkılmaz hale getirdiğini görebilirsiniz.

    neyse ki bu ceza indirimi büyük oranda ortadan kalktı, fakat bakış açısının değiştiğini söylemek güç. çünkü kadın örgütlerinin "ceza indirimini kaldırırsanız, bu sefer de kadınlar intihara zorlanacak" uyarıları dikkate alınmadı, fakat söylenenler aynen gerçekleşiyor. (bkz: guneydogu daki kadın intiharlari) bu konuyla ilgili, ka mer gibi kadın örgütleri tarafından yapılan araştırmalar, zorunlu göçün, devlet şiddetinin, yoksulluğun, toplumun geneline yayılan kadın-erkek eşitsizliğinin etkisine dikkat çekerken, pek çok zaman kendisinden yardım isteyen kadınlara "kocandır, döver de sever de" diyerek kapılarını kapatan devlet kurumları kadınları bu cinayetlere elleriyle kurban ediyor.

    namus kisvesi altında işlenen cinayetlere yönelik bir diğer vahim önyargı da, bu cinayetlerin kürtlere, islama ya da "doğu"ya mal edilmesi, töre cinayeti adı altında uzaklaştırılmaya, "bizden" olmayanlara yapıştırılmaya çalışılarak, lekesinin üstümüze sıçramasını engelleme çabası. ne yazık ki durum bundan çok daha vahim. marmara ve ege bölgelerinde yaşanan kadın cinayetlerinin sayısı güneydoğu ve doğu bölgelerinde yaşanan cinayetlerden daha fazla ve cinayetler medine memi örneğinde de görebileceğimiz gibi yalnızca kürtler tarafından da işlenmiyorlar. benzerleri italya'da, ispanya'da, hindistan'da, israil'de, brezilya'da da var. ismi töre cinayeti, namus cinayeti değil de, honor killing, karo-kari, sati, kıskançlık, tutku, ama özü aynı, nedeni aynı. suç ne tek başına islamın, ne kültürün, ne doğunun...

    son bir not: kadınlar bu cinayetlerin tek kurbanları da değiller. yaşı küçük olduğundan infazcı olmaya zorlanan erkek kardeşler, anneleriyle beraber ölüme giden bebekler ve eşcinsel erkekler (bkz: ahmet yıldız) (bkz: enver ekiz) de bu şiddetten paylarına düşeni alıyorlar.
  • (bkz: #18079333)
  • açıkça söylemek gerekirse kullanılmasına çok taraftar olmadığım terim. her ne kadar açılan başlıktaki ve açıklamadaki duyarlılığa sonuna kadar katılsam da, namus cinayeti yerine namus kisvesi altında işlenen cinayet denince işlevi olmayan bir siyaseten doğruculuk denemesi yapılmış oluyor gibi geliyor bana. namus, kişiden kişiye anlamı değişen bir kavram, bence de. ancak iyi/kötü, bu namus denen şeyin kişilerdeki anlamı her ne olursa olsun (ki şahsen, cinsellik dışı anlamları itibariyle de olumlu bir kavram olduğu konusunu gayet tartışmalı bulanlardanım), bu kavramın içi ne ile doldurulursa doldurulsun, bu cinayetler bu kavramın, onun algılanış şeklinin ürünü. namus cinayeti denince bu daha çıplak bir şekilde çarpıyor insanların yüzüne - belki de.

    anlıyorum, tamam, namus bu değil denmek isteniyor böyle bir tamlama kullanılınca. ama bu cinayetlerin işlendiği coğrafyalarda (sadece türkiye veya ortadoğu değil; nerede işlenirse işlensin: zihniyetlerde demek daha doğru belki de) 'namus' bu. bunu tartışmaya açma imkanı daha fazla 'namus cinayeti' dediğin zaman. töre cinayeti de keza belli bir yöreye gönderme yapmıyor: signified kürtler değil (ki zaten kürtlerin bu 'gelenek' duvarlarını töre diye adlandırdığını hiç zannetmiyorum - tam tersine özellikle 1960-70'lerdeki türk faşist söylemin sahiplenmiş olduğu bir kelime töre; bkz. türk töresi, dokuz ışık, vs.). dolayısıyla töre cinayeti denince de, en azından be belli bir bölgeye atıfta bulunarak dışsallaştırışdığını düşünmüyorum. tam tersine, belki bu niyetle ortaya atılan bir söylemin geri teperek, bu coğrafyada (bu kez, türkiye'de), töre denen şey için işlenen cinayeti anlıyorum: evet burada töre için cinayet işlenir. töre cinayet işlenmesini gerektirir çünkü. bunu çıplak şekilde anlatan töre cinayeti terimidir bana göre.

    hiçbir kavram iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz, bir insanın diğerin öldürmesini haklı çıkaramaz. namus olumlu bir kavram olsa da olmasa da. sözde ermeni soykırımı demek gibi birşey namus kisvesi adı altında işlenen cinayet demek- kaçak güreşmek: esas tartışılması gereken kavramı, namus'u tartışma dışı bırakmak anlamına da gelebilir pekala. bu kavram karşısındaki duruşun menfi/müspet ne olursa olsun.**

    tekrar not: burada kesinlikle bu başlığı açan, bu hassasiyeti ortaya koyan arkadaşımı eleştirdiğim aklınıza gelmesin. en iyi şekilde bu derdi dile getirmiş, sonuna kadar paylaşıyorum duyarlılığıno da, üzüntüsünü de. dile getirmek istediğim şey yalnızca böyle bir tanımlamanın da meselenin etrafından dolanacağına dair duyduğum endişedir. belki de şahsen böyle bir tanımlamayı - kastedilmemiş olsa bile - siyaseten doğruculuk çerçevesine sokmuş olmam, ve zaten bu kavrama fazlasıyla mesafeli yaklaşmamdır. abartılı bir tepki olmuş olabilir benimki, ama kısaca namus buysa namus cinayeti de bu.
  • öyle namusun "talukatını sikeyim" diyerek adamı dinden imandan çıkartır. onu kinetik enerjiye dökenleri hesaba katmıyorum kelimeler kifayetsiz kalıyor.
  • aynen 'şeriatın kestiği parmak acımaz' mantalitesine benzeyen,kötülüğe sebep bulmak için icat edilen dogmatik düşünce biçiminin tezahuru.
hesabın var mı? giriş yap