*

  • 1930'a kadar galata köprüsü'nden geçenlerden alınmakta olan geçiş ücretine verilen ad.
  • osmanlı döneminde, dış ülkelerden gelen ve ülke içinde tutulmayarak* diğer bir ülkeye nakledilen eşyalar üzerinden alınan gümrük vergisi.
  • efenim arapça bir isim olan bu kelimenin köküne doğru inersek şunları görüyoruz;

    >'mürûriyye' (geçmelik, bir köprüden, bir yabancı ülkeden geçerken verilen para)

    > 'mürûr' (geçme, bir yandan girip öte yandan çıkma)

    > 'merr' (geçmek) (adam, kişi anlamına gelen mer' ile karıştırılmamalıdır.)
    (fd)
    benzer bir kavram olarak 'mürûr-i zeman' da akıllara gelmiyor değil.
  • açıldığı tarih olan 1912 yılından 1930 yılına kadar para ile geçilebilen istanbul galata köprüsü'nden geçişlerde toplanan para.
  • dışarıdan gelen mallar ülke içerisinde satılmayarak başka bir ülkeye götürülürse bundan alınan gümrük vergisine verilen isimdir. bir başka deyişle transit geçiş vergisidir.
  • müruriye, diğer anlamlar dışında, galata köprüsü üzerinden geçen kişi ve taşıtlardan alınan verginin adıdır. 1845 yılından 1930'a kadar köprü üzerinde beyaz giyimli müruriye tahsildarları tarafından bu geçiş ücreti/müruriye tahsil edilmiştir. (bu bilgiyi, önder kaya'nın "yitip giden istanbul" kitabından kısmen alıntıladım. sf: 168)
  • "burada köprücülük etmiş serseri mi ararsın? onlardan dinledim. köprücüler hep kumpanya imişler. avuçlarında az biraz para toplandı mı, bi işmar çekerlermiş, bunların değnekçisi, yolcu gibi, aralarından geçermiş, geçerken bunlar iki yandan onlukları tutuştururlarmış." kemal tahir - esir şehrin mahpusu

    (bkz: köprü parası), galata köprüsü, köprücü
hesabın var mı? giriş yap