• mehmet izzet (1891-1930).
    ulusalcı sosyal felsefe üzerine düşünmüştür, yazmıştır. bugün belki yazdıkları tuhaf gelebilir. mühim değil. kendisi istanbul sosyoloji'den ziya gökalp'in talebesidir.
  • 1891 dogumlu olan izzet "batili" anlamda felsefe bolumu (sorbonne) "okuyan" ilk dusunurumuzdur. mezunumuzdur diye yazacaktim ama okulu bitirmedigi de soyleniyor. onun gibi yurtdisina gidip gelince felsefeyle ilgilenenler olsa da daha once hicbiri felsefe tahsil etmemis bildigim kadariyla. yusuf akcura'nin "bize filozof degil demirci lazim" sozu de kendisine yoneltilmistir. ha kendisi felsefe tahsil etmis de ne olmus? daha cok sosyolojiye kaymis ilgisi ve cabalari. sivri dilli ve alayci oldugu icin ogrencileri cekinmis kendisinden. arkadaslarinca septik diye tefe konmus. polemikciligini hayat isimli dergideki yazilarina da yansitmis. son yillarinda husserl ve scheler'le alakadar olmaya baslamis. kimbilir 39 gibi erken bir yasta vefat etmese fenomenolojiden beslenen dusuncelerini sunacakti.
  • "lisan sayesinde bireyin şuuru inzivadan kurtulur; ilim sayesinde gerçek olmayanın hakimiyetinden kurtulur" diyen türk sosyolog.
  • (bkz: demokrasi bir amaç değil araçtır)a yerinde bir yaklaşım izlemiştir.
    mehmet izzet, olan biten sosyolojik olayları felsefî açıdan da ele almaya özen gösteren bir tarza sahiptir. dönemin temel kavramlarından biri –belki de en önemlisi- olan millet, milliyetçilik meselelerine yaklaşımında bu özelliği kendisini hissettirir. milliyetçilikle ilgili o ana kadar dile getirilen görüşleri değerlendiren izzet’e göre, milliyetçilik sadece insanın kendisini türk hissetmesinden ibaret değildir. aynı zamanda, “iktisatta, siyasette, hukukta, özetle tüm siyasi, sosyal ve kültürel kurum ve kuruluşları inşada, ulusal bir irade ve inanca sahip olması” da gereklidir. bunun en önemli aracısı da, insanî değerlere millî hayatta imkan tanımaktır. milliyetçiliğin yerleşebilmesi için, ona göre, demokrasi gereklidir. izzet, milliyetçiliği ideolojik bir kavram yerine, onu gerçekleştirilmesi gereken zorunlu bir amaç olarak kavramak gerektiğini düşünmektedir. hele hele milliyetçilik, bir ideoloji ve siyaset sloganı olmamalıdır. milliyetçilik araç değil, amaç olmalıdır. bu çerçevede, ideoloji ile ideal arasında bir ayırım yapar. milliyetçiliği bir ideal ve amaç olarak değerlendiren izzet, bu hedefe tek başına dil, din, kültür, coğrafi koşullar, ekonomi, ırk vb. aracılığıyla ulaşılamayacağı ve milletleşebilmek için inanç ve iradeyi her aşamada gerçekleştirmek ve işlemek gerektiğini ifade eder. milletleşme ve milliyetçilik meselelerini yalnızca millet ile de alakalı olarak görmez ve aynı zamanda insanlık tarihi bağlamında değerlendirir. başka bir deyişle, milletten milliyete ve oradan da insanlığa yönelen idealist bir bakış açısı sahibidir.

    ayrıca 1909 yılında kayıt yaptırdığı sorbonne üniversitesi edebiyat fakültesi'ni savaş yılları nedeniyle yarıda bırakıp ülkeye geri döndüğü doğrudur.
hesabın var mı? giriş yap