• jean paul sartre'ın kavramsal dünyasının bir ürünü olan, lâcheté, suivisme, mauvaise foi üçlü konseptinin bir ayağını oluşturan, ingilizceye bad faith, türkçeye kötü inanç şeklinde moda mod çevrilebilecek, buna karşın, ahmet turan alkan'ın ölümle ilgili bir makalesinde gaflet şeklinde tanımladığı sartrienne kavram.

    edit: daha önce feminen oluşunu gözden kaçırıp mauvais foi şeklinde girdiğim entry nin doğru halidir. uyarıp düzeltmeme vesile olan spleen e tesekkürü borç bilirim.
  • sartre düşünce yapısında, kişi gerçeği ve yaptığı şeylerden sorumlu olduğunu reddettiğinde söylenebilecek bir kavram iken, günlük dilde birebir kullanımı art niyettir.
  • sartre'a gore bilincalti yoktur, mauvaise foi vardir. ben kendimi kandiriyorsam, bunu bilincli bir sekilde yapiyor olmam gerekir. mauvaise foi, hayat kurtarir. ya da hayat karartir. gerisi size kalmis.
  • ozgurluk, kisinin eylemlerinden mutlak anlamda sorumlu olmasi demektir sartre'a gore. her varolus bicimi bir kokensel secime, her eylem de bu kokensel secimden tureyen diger secimlere dayanir. sonuclari katlanilmaz olan bir eylemin ardindaki ozgur secimi gormezden gelip sorumluluktan kacmak icin devreye konan mekanizma mauvaise foi'dir. mauvaise foi son derece kullanisli anlatilar uretir, cogunlukla ozgurluk kavramini asindiran talihin elinde oyuncak olma (kosullarin veya insanlarin kurbani olma) mitleri yaratarak bunyeyi bir olcude rahatlatir.

    mauvaise foi kisi tarafindan varolus sancisinin semptomatik tedavisinde kullanilir.
  • en temel tanimini sartre "bilinc, yadsiyiciligini disa dogru yonlendirecegine kendine dogru cevirir, bu tavir bana gore mauvaise foi'dir" seklinde verir.

    olumlayici oldugu kadar yadsiyici bir nitelige de sahip olan bilincin, ya da bir varlik projesi olarak kendi ozgurlugunun kosullarini olusturacak veya hic olusturmayacak secimler yapan insanin, yaptigi secimleri gormezden gelmesi, sanki bu secimleri yapan kendisi degilmis gibi davranmasi, secimlerinin ardindaki niyeti (ki bu niyet illa ki bilinclidir, bilincdisi filan degildir) kendi kendisine carpitarak, en az rahatsiz edici hale getirerek anlatmasi, bu bicimde kendini kandirmasi, nihayet ozgurlugunu de inkar etmesi...

    sartre'in ozgurluk anlayisinda cok onemli bir noktanin alti cizilmeli: ozgurluk sartre'a gore ozgurlugun kosullarini olusturacak secimler yapma ozgurlugudur. insan ozgur olmayi veya kendini yadsiyan bir bilinc olarak esaret altinda kalmayi ozgurce secer.
  • uçmuş bir yazar.
    (bkz: sourlines)
  • ingilizceye acting in bad faith olarak geçmiş bir kavram.
  • chess24 sitesindeki efsanenin de adıdır.
  • türkçe çeviri kitabın ikinci bölümünün kendini aldatma olarak çevrilmesi büyük talihsizlik. çünkü "kendi" olma sartre için imkansız olan. böyle olunca aldatma ama neyi ya da kimi? ayrıca sartre 'ın benlik ve ego gibi kavramlardan uzak duruşu da eklenince büsbütün bir çıkmaz. "mauvaise foi" kavramı eserin ana teması olunca da bu çeviri ile sartre anlamak zorlaşıyor. "kötü niyet" ya da yukarıdaki bir yazarın önerdiği gibi "art niyet" şeklinde çevirisi daha makul.
  • fransız varoluşçu filozoflar jean-paul sartre ve simone de beauvoir'ın, sosyal güçler tarafından baskı altındaki bireyin yalan yanlış değerleri benimseyip dpğuştan var olan özgürlüklerinden vazgeçerek kendi doğalarına aykırı davranmaya başlamaları fenomenini tanımlamak için kullandıkları felsefik kavram.
hesabın var mı? giriş yap