• uzun süredir kendi içimde iyi mi kötü mi diye bir karara varamadığım uygulama.

    25 haziran 1993 metallica istanbul konseri ve 26 mayis 1993 guns n roses istanbul konserinde inönü stadının önünde 48 er saat kalmış ve hatta stada 3 üncü 4 üncü girmiş bir dinleyici olarak ben, 20-30 ytl daha vererek snake pit de bulunmak istermiydim? evet isterdim ! ama o senelerde yaptıklarımı şimdi yapar mıyım ? enerjim yeterse yine yaparım!

    aslında konser girişlerinde minik bir karşılama komitesinin ellerindeki sensörlerle "grubu yada çalan müziği ne kadar seviyorsun ? ona göre ayrım yapacaz ! sen öne geç ! sen de şu geride dur" diye bir uygulama yapması hepimizin tercihi ama olay gerçek hayatta öyle gelişmemekte malesef.
    önde olmanın, grupla göz teması mesafesinde olmanın, pena atılınca tutacak, baget atılınca kapacak mesafede olmanın ilk şartı sağlam pazular ve iri bir gövde.ikinci seçenek de sıraya, hakka hukuka pek uyulmadığından, birbirimize karşı da pek fazla saygımız olmadığından türkiye de pek geçerli olmasa da die hard fan ! lerin 1990 lı yıllarda yaptığı gibi günler öncesinden kuyruğa girip ön sıralarda olmaya çalışmak.
    bu tür bir özverinin de konser sırasında getirdikleri götürdüklerinin yanında hafif kalıyor. bu gibi durumlarda 48 saat yarım yamalak, yerlerde uyuyan, litrelerce aç karnına alkol alan seyirciden iyi bir performans yada konserin tadını çıkarmasını beklemek insafsızca olabilir.

    iptal edilen 14 temmuz 2006 wasp istanbul konserinde öncesinde tüm bunları karışmış kafamın içinden ayıklayıp anlatmak zorunda kaldım çünkü vip bilet uygulaması vardı ve ben grubu olabildiğince yakın mesafeden dinlemek izlemek istiyordum.konu özellikle wasp konseri olduğunda konuşması, dile getirmesi bile komik aslında ama son senelerde yığınla ülkemize gelen grup ve sanatçıların bir çoğunu yaklaşık 20 senedir beklemekteydik bu bekleme sürecinin ben unbreakable olmama rağmen beraber gideceğim dostlarımın vücutları üzerinde kalıcı hasarlar bırakması kaçınılmazdı.bu hasarlarla yukarıda belirttiğim kaba kuvvete ve dayanıklılığa dayanan seçenekleri uygulamamız da epey zor görünüyordu.
    20 yıla yakındır beraberce konserlere gittiğimiz dostlarımızla kafa kafaya verip konuyu tartışmamız yarım saati almış ve sonuç olarak vip biletlerimizi cebimize koymuştuk.
    sanat aşkı, gruba sanatçıya duyulan hayranlık, sevgi, müzik sevdası ve tümünden çıkarılan toplam keyifler paranın satın alamayacağı şeyler olarak hissedilse de sektör içinde benzeri organizasyonlar sponsorlarla, sanatçılarla, organizatörlerle birlikte bir bütün olarak düşünüldüğünde olayın tümü gelip paraya dayanıyor.satın alınan içkiler, tshirt ler, konser biletleri ve 15.000 - 20.000 kişiyi bir araya getirme çabaları kapitalist düzen içinde dönüp dolaşıp nakit para talebinden başka bir şey değil
    tüm bu detaylardan bunalıp yeter ulan desem de vip kısmındayken; izlediğim dinlediğim grubu yıllarca beklemenin acısı ve şantiyelerde it gibi çalışmanın intikamı, paramı isyanın müziğine harcamanın ironisini gibi karışık duygular yüzünden 20-30 ytl daha fazla verdiğimi hatırlamıyorum bile.
  • genel olarak, hepsi için geçerliği değil tabi, sadece bazı insanların bir taraflarını kaldırtmaya yarayan, ve başarılı olup kaldırtan uygulama..
  • istemediğimiz halde, hemen her konserin vip biletlerinin hediye edilmesiyle karşı karşıya kaldığımız durum. bazen halktan biri olup, onlarla standard saha içi bölümde bir konseri izlemek nasıl bir his çok merak ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap