infatuation
-
ing. cinsel cekim
-
bir rod stewart sarkisi
-
christina aguilera'dan beklenmeyecek kadar başarılı bir şarkı. leziz.
sözlerini de yazayim tam olsun.
ooh oh, hey
`hey...ooh ohh, (hey havaya girme sekansları)
he comes from a foreign place
an island far away
intrigues me with every move
til' i'm breathless, i'm helpless
can't keep my cool
steals my heart when he takes my hand
and we dance, to the rhythm of the band
i feel his finger tips, grip my hips
and i slip as we dip into a state of bliss
mama used to warn me
to beware those latin lovers
she said i gave my heart too soon
and that's how i became your mother
i said ay mama, you seem to forget
i'm not in love yet
sweet talk don't win me over
but i realized
big brown eyes can hypnotize
when he says
chorus
i am full blood boricua
reads the tattoo on his arm
he tells me, mami i need ya
and my heartbeat pumps so strong
getting lost in el ritmo
he whispers te quiero, te quiero
i begin to give in with no hesitation
can't help my infatuation
it's pure infatuation
his skin the color of cinnamon
his eyes light up and i melt within
feels so good it must be a sin
i can't stop what i started
i'm giving in
he brings life to my fantasies
sparks a passion inside of me
finds the words when i can not speak
in the silence, his heartbeat is music to me
mama used to warn me
not to rush love with another
she said i'm not trying to lecture
i just care about my daughter
ay mama, you seem to forget
i never will let
a man control my emotions
but when he smiles
i feel like a little child
when he says
chorus
caught between my mama's words
and what i feel inside
wanting to explore his world
but part of me wants to hide
should i risk it, can't resist it
this has caught me by surprise
should i, let him take me to puerto rico
i can't hold back no more
let's go tonight...
ooh, hey
papi hold me, say that you adore me
never let go never leave me lonely
papi hold me, say that you adore me
never let go never leave me lonely
chorus
can't help my infatuation
it's pure infatuation -
christina aguilera'nın strippedalbümünde bulunan müthiş parça.
-
christina aguilera'nın içinde latin motifleri bulunan mükemmel şarkısı. kadın inanılmaz iyi söylüyor; şarkı tüyleri diken ediyor. düzenleme ve müzik de çok iyi. özellikle başlarda "breathless" "helpless" sözlerinin arkadan yankılanması çok hoş.
-
the rapture'in echoes albumunun son sarkisi. albumun temel gidisatiyla baglantasi yok. cok cok garip, karanlik, inanilmaz bir parca.
you don't know by now
to take me down
take me down
you don't know by now
to take me down
take me down
infatuation
you don't know by now
to take me down
take me down
infatuation
infatuation
infatuation
infatuation with the girl
in the coat in the park
infatuation with the girl
in the coat in the park
infatuation with the girl
in the coat in the park
infatuation with the girl
in the coat in the park -
toplumsal gelişim derslerine konu olmuş bir garip sevi. evet kendisi güzide ingilizcenin sıfat tamlamalarında tamlananı oynarken başına şımarıkça strange kelimesini alır durur. bildiğiniz` :acaba` aşkla arasında dağlar kadar fark vardır. tanımlama gereği bu infatuation dediğin sana uygun olmayan bir kişiye hissettiğin saplantılı manik-depresif duygular bütünüdür. belli bir süre sonra da fazla iz bırakmadan ortamı terk eder gider. işte tam da bu noktada işler karışmaktadır. kavramı daha iyi algılamak için kişisel deneyimlerinden yararlanmak gibi süper bir yöntem gözeten ben boku yediğimi anlamış bulunmaktayım, çünkü bir türlü eşleştirmeyi başaramamaktayım. şöyle ki:
uygun olmamak -burda!!
saplantı -burda!!
garip -burda!!
tamam ben aşk nedir bilmiyorum; hayatta bir tek infatuation denen şeyi biliyorum. peki bu bildiğim şey olay mahalini terk edip bende kalıcı izler bırakmıyor mu?? bırakıyor anasını satıyım.
sonuç:
evet ben bi bok bilmiyorum. -
fr., ing. 1. aşırı tutkunluk, vurgunluk, gülünç hayranlık. 2.kendini beğenmişlik, benbenlik.
-
vakt-i zamanında yolu sebadoh diyarından geçmişlerin sigaralarından çektikleri nefes.
(bkz: soul and fire) -
infatuation, ingilizce'de, benim anladığım kadarıyla, hani bu ilk aşık olunan dönem vardır ya, böyle kalbiniz pır pır olur, yüzünüz güler, iştahınız azalır, sevdiceği görünce dünyanın en mutlu insanı olursunuz vb., işte o dönemi ifade eden bir kelime oluyor. şıpsevdiliğinize göre, aşkın karşılık bulup bulmamasına göre, bu durum bir iki günden (birisinden inanılmaz etkileniyorsunuz, ama bir şekilde olmuyor), bir iki yıla kadar sürebiliyor.
yani, iki üç yıldır sevgiliyseniz, genelde aşkın "infatuation" kısmı gitmiş oluyor, daha şefkatvari bir sevgi kalıyor geriye, her ne kadar "beni çok seviyor musun hilmi?" "hem de çok" diyalogları yaşansa da.
"ilk heyecan" desek tam oluyor mu, emin değilim. bir nevi, soyumuzun sürmesi için, içgüdülerimizin kıçımızı tutuşturması durumu, da denebilir herhalde.
wikipiedia, bu kelimeyi "limerence" maddesine yönlendirmiş, ki iyi yapmış.
(bkz: limerence)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap