• queen'in queen olmadan önceki* 45lik kayıtlarının toplandığı albüm. içeriğindeki şarkılar ise şu şekildedir:

    1. going back
    2. i can hear music
    3. mad the swine
    4. earth
    5. april lady
    6. polar bear
    7. step on me
    8. blag

    bir de altıncı nesil yazar.
  • "aynı derya içre" bir balık daha...
    dinlediklerine ve izlediklerine gıbta ile baktığım,
    tarih'çesini alenen kıskandığım bir yazar...

    fekaaat,
    bir gece ansızın bir şehir özlemiyle yanıp tutuşan şu zavallı kalbi hiçe saymış; yüreğimi acımasızca dağlamıştır!

    arşivlerde kaybolmanın yorgunluğunu, eşerek bulunan üç beş parça levazımatın verdiği hazza değişmeyi...

    misal emirgan'dan tarabya'ya kadar yürüyüp, yürüme'nin nasıl da güzel bir eylem olduğunu hatırlamayı...

    ya da anadolu'nun kadife kaplı, altın varaklı kutusu üsküdar'da bin kez yeniden sevilen, unutulmuş mekanlara avdet edip, tazeliğini koruyan kokuları duyumsamayı...

    kimsenin bilmediği sırları, dünyanın en sahip olunası topraklarında 'kendi bildiğince' keşfetmeyi....

    bazen çok gelir, burnunuzun ucuna tüy düşse
    ardından iç çekemeyecek kadar zayıf....

    (bkz: gelsen ne güzel olur)
  • şıklıkta kendisine on üzerinden epeyce bir puan verdiğim yazar kişi!
    yalnız parfüm konusunda tereddüdüm var,
    "dökülen armani kırılan şişe-i ıtır olsun" diyor gibi buram buram...
    (bkz: sanki bana öyle geldi)
  • bir şişe deniz suyu borçlu olduğum adam.. borcumu ödemeye yetmeyecek biliyorum.. kocaman bir deniz hediye etsem belki.. ama ki ne mümkün**
  • kırılgan mevsimlerin geçmesini sükunetle bekler miyiz hep?
    kış onu bile bıktırmış; soğuğu sevmesine rağmen.
    zaten bir yanında bal kasesi, sokaklara yasemin dökerek geliyor bahar.
    elbet söylenecek 'bazen'ler ve dillenecek 'şarkılar' daha çok var...
  • bulunduğu şehrin hep gri olduğunu düşünmüşümdür.

    bilebildiğim şey hakkinda; renkleri görebildiğidir...

    güzel düşünebilmeyi becerebilmek belki de ...yüzümü görmeden sesimi duymuştur...

    yalilarima misafir ettiğimdir...
  • hislerime tercuman.
  • leman'da gönül adamı diye bir tipleme vardı bir zamanlar (belki hâlâ vardır, bilmiyorum); bana gerçek olamayacak kadar naif ve hisli gelirdi bu şahıs. işbu gönül adamına dünyada en çok benzeyen kişi ise in nuce olsa gerek. muazzam (korkutucu?) bilgi birikimine ve şairane söylevlerine rağmen kendisiyle sohbet etmek hiç de zor değil, aksine oldukça keyifli. benim seviyeme (seviyesizliğime) inmeden benimle iletişim kurabilen, ilgimi pek çekmeyen konularda işi makaraya vurmadan konuşmamı sağlayabilen ve daha da önemlisi bana bir şeyler öğretebilen saygılı ve çok çok sevecen bir adam bu.
    lisede tarih (veya türkçe) hocam kendisi olsaydı, fen yerine sosyal bölümünü seçebilirdim, o derece.
  • sana ben sevdigin grilerden yolluyorum,
    sonbahar grisi, yagdi yagacak bir yagmur...

    gulusumu yolluyorum diyelim, agizdolusu kahkahami,
    grafigi dusup yukselen sohbetlerimizin hararetini...

    senin sehrinde nasildir gokyuzu bilmiyorum ama, bu guzel dogum gunu cumartesinde
    seni saran hava ilik, tatli esintili olsun ve gokkubbe korusun butun guzel duslerini...

    her zaman kucak dolusu! sevgiler, opucukler, tebrikler yeni yas icin!
  • muhabbeti özlenen dost...buz gibi biraların devrildiği, halil inalcık hoca' dan başlayıp dirk nowitzki ile devam eden, david lynch ile dallanıp budaklanan ve kiminle biteceği belli olmayan güzel muhabbetlerin adamı....hayata sevgiyle bakan, sevgiyle baktıran insan...
hesabın var mı? giriş yap