• vefat etmiştir.

    bir süredir hastaydı.

    son necatigil ödülü'nü o verememişti... behçet necatigil'in eşiydi.

    önceki ödüllerin tamamını o vermişti ve ödülleri o başlatmıştı.
  • şairlerin, yazarların eşleri ve onların yaşadıkları hayat genellikle unutulur, yazılara konu olmaz pek, gölgelerde kaybolur onlar.

    bugün ise tersi oldu, büyük şair behçet necatigil'in eşi unutulmadı ve cumhuriyet kitap'ta, huriye necatigil hakkında uzmanından* bir yazı çıktı.

    behçet necatigil için, "beni sık sık sevdiği bir meyhaneye götürürdü. o akşamları hep bir ömre bedel bulmuşumdur" demiş huriye hanım.

    yazı, bir şairin eşini anlamak ve onun gözünden şaire bakabilmeyi mümkün kılıyor.
  • behçet necatigil bir şiir festivali için gittiği üsküp'ten brüksel'e geçerken uçakta huriye necatigil'e yazdığı mektupta o günün (28 ağustos) nişan yıldönümleri olduğunu hatırlatır ve brüksel'e ulaştıkları akşam kadehini nişanlandıkları günün anısına türkiye'den yana kaldıracağını söyler. huriye necatigil, eşine cevaben yazdığı mektupta şöyle der:

    "bir kadın tanırım, 25 yıl onun için önemli olan yıl dönümlerinde eşinden küçücük bir ilgi beklemiştir. sadece bir hatırlayış. bir tek cümlecik, bir anlamlı bakışçık, bir şefkat busesi. koskocaman bir ömrü bunların özlemi ve bekleyişi içinde geçirdi bu kadın. tam her şeyden ümidini kestiği zaman çok uzaklardan bir sesleniş, bir parıltı. ve 28 ağustos'ta onun yönüne kalkan bir kadeh. tanrı o kadından bir şair eşine gerekli olan bütün güzellikleri esirgemiş de olsa, ağlama yeteneğini esirgememiştir. ve o kadın dün mektupları okurken nasıl ağladıysa şimdi de ağlamaktadır, derinden ve dolu dolu. işte böyle aziz eşim, ben o kadının hâlâ mutlu mu, mutsuz mu, sevilmiş mi yoksa nefret mi edilmiş olduğunu anlayamadım. bunca yakını olduğum halde, sen ne dersin acaba?

    teşekkürler her şey için."

    serin mavi'de yer alan mektuplar içinde behçet necatigil'in mektuplarından çok, huriye hanım'ın mektupları incelikli gelmişti bana. behçet necatigil'in satırlarında hep şairliğinin mekanik gölgesini hissediyorken, huriye necatigil'in satırlarında seven, özleyen, yalnız başına yaşadığı tatsız günlerin solgunluğunu, ayrılığın bilediği hasretini satır aralarında yüzyıllardır aynı yatakta akan bir nehir gibi büyük bir doğallıkla dile getiren bir kadın gördüm.
  • ölü bir ozanın sevgili karısı demiş ilhan berk.
    (bkz: ölü bir ozanın sevgili karısını görmeye gitmek)
hesabın var mı? giriş yap