*

  • cesitli nesne ve kisilere yogun ozlem duyma bicimiyle, icine sikca dusulebilen ruh hali.
  • ah ahhhhhhh(icten)..... seklinde yasanan olay
  • hiç hasret çekenim olmadı
    çünkü
    olmadı, gittiğimde kalan *
  • (bkz: sevmek)
  • hasret çekmek söz öbeğinin menbaı fakire göre ; hasret denen zıkkımın bir nefes gibi..misal tütün gibi...esrar gibi..yârin verdiği nefes gibi "içe çekilip" ciğerinden girip göğsünde eğleşip damarlarında dolaşmasından...fakat onlar gibi bir yol bulup dudaklarından dışarı çikmak yerine daha derine inip dert olmasından gelir dediğim başlıktır.

    dilbilgisinin canı cennete.

    dert derttir.

    i düşse de iliğimi kurutan hasrettir, dursa da hasrettir.
  • bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
    bilmezler nasıl sevdik,
    iki yitik hasret,
    iki parça can...

    hasretinden prangalar eskittim, ahmed arif
  • insan bilmediği bir şeyin hasretini bile nasıl çekebilir? bilmiyorum çünkü. bir fısıltı, bir dokunuş, belki küçük bir karın ağrısı... ne var ki bunda? ama bir şey var. o merak ki dinmek istiyor. insan, insan nefesinde dinlenmek istiyor. çaresiz bir sessizliği kabulleniyorsun, sonra bir ses aralığı miktarı o pencereden kalbinin kemikleri acıyıveriyor. birdenbire üstünü çizdiğin yalnızlık duygusu katı bir alaycılıkla yüzüne karşı öylece duruyor. bütün neşen, bütün heyecanın sırtını dönüp en suratsız haliyle seni pişman ediyor. içine çöreklenen, varlığı bile olmayan ama katı bir yumru gibi sanki yürek toprağından sökülmez hale gelmiş o ağırlık asla gitmeyecekmiş gibi oluyor yeniden. nefes alıp verdikçe ciğerine kırmızı bir duman doluyor, kum fırtınaları göğüs çeperindeki yarıkları büyütüyor sanki. ama o hasret yine filizleniyor birdenbire işte. yere çökmek ve kurtulmak için acı acı haykırmak isteği doluyor bu kez. hiçbir ihtimal yok, üzülmemek için üzmemek için yeni baştan bu ağları sökmeli. gecenin uykusuna gündüzün telaşına kapılmalı bu hasreti çekmemek için. öylece balmumu heykel gibi ifadesiz, ruhunu saklayan bir yapmacıklıkta saklanmalı iyice derine. alevin sıcak yüzüne dokunmanın yaktığını bile bile ateşlerin üzerinde yalın ayak dans sadece deliliğin bir başka tezahürü çünkü. deliliğin lüks yanı onu kendine fırsat tanımak. ben o lüksten mahrum buluyorum kendimi. aklıma mukayyet olmak pahasına kalbime izin vermiyorum.
  • annemi o kadar inanılmaz özlüyorum ki tarifi yok. sesini ayrı, kokusunu ayrı, mimiklerini ayrı özledim. 3 sene kanserle uğraştı ve sarılamadım bile enfeksiyon kapar diye o lanet hastalık boyunca. bir daha hiç göremeyeceğime inanamıyorum. sesini duyamayacağıma inanamıyorum. ah annem gerçek mi bu ben inanamıyorum senin artık bu hayatta olmamana annem. sensizlik beter bir hasret çekmek benim için.
hesabın var mı? giriş yap