29 entry daha
  • kendisini solcu, ulusalcı, ergenekoncu vb. ilan edenler ya karacahildir ya da yalancıdır. bilgiyi eğip bükerek bundan kendilerine ve yandaşlarına çıkar sağlama uğraşındalardır. bu adam doğru düzgün ve dürüst bir adamdır. birazdan kim olduğunu anlatacağım. umarım "suça karışan güce muhalif olduğu için" kendisine kendi zihniyetince bugün çeşitli olumsuz sıfatlar yükleyen, insanları bir anda karalayan müfteri ruhlar utanır. hem ezbere de konuşmayacağım. bilgi ve belge sunacağım.

    hanefi avcı hayatının her döneminde doğruların içinde, devlet hizmetinin temiz tarafında kalmıştır. bugün karşılaştığı muamele ile de ilk defa karşılaşmıyor. nedir o muamele:

    1) itibarsızlaştırma, yakıştırma, yıpratma,
    2) suçlama, iftira atma, adli ve idari soruşturma açma
    3) suç uydurup tutuklayıp cezaevine koyma
    4) görevden uzaklaştırma
    5) adını unutturma, kariyerini sonlandırma.

    bu yukarıda saydığım yaptırımları kendisini ilk uygulayanlar 28 şubat'ın kudretli generalleridir.

    3 kasım 1996 gecesi mercedes'in kamyona çarpması sonucu birçok gerçeği, tüm kamuoyu gibi ben de bu adamın anlattıklarıyla öğrendim. devlet görevlisi zırhının, asker, polis, mit kimliğinin ardına sığınan birtakım kişilerin şahsi çıkarlarını kolladıklarını, uyuşturucu ticaretinden cinayete kadar tüm pis işlere el attıklarını ben sayesinde belledim. o olmasaydı tüm suçu piyon iki özel harekatçı tosunun üstüne atıp kapatacaklar ve çarkı kaldığı yerden işletmeye devam edecklerdi. o süreçte her açıklama yaptığında, her ifade verdiğinde askerleri, diğer istihbarat birim görevlilerini sinirden delirttiğini bilirim. sırf bu yüzden pasif göreve alındı ve "herkes bildiğini açıklamalı, yoksa susurluk çözülmez" mantalitesi doğrultusunda konuştu da konuştu. gelen uyarıları kulak arkası edip uzlaşmaya yani susmaya yanaşmayınca tasfiye planı gündeme kondu. ve hapsi boyladı.

    susurluk kazası sonrasındaki dönemde görünürde "derin devletin kirli ilişkilerini açıklayıp, devlet sırlarını açığa vurduğu, mit telefonlarını deşifre ettiği" için, perde gerisinde ise "askerler kendisine bir gözdağı verilmesi arzu ettiği" için istanbul devlet güvenlik mahkemesi'nin 5 aydır elinde tuttuğu hanefi avcı dosyasını aniden yürürlüğe koyması üzerine 1998 yılında tutuklanıp beypazarı cezaevine konuldu. (bu arada cezaevi ziyaretçilerinden biri de chp milletvekili sabri ergül'dür).

    demek ki hanefi avcı solcu, ulusalcı, darbeci, ergenekoncu değil. bilakis asker destekli demokrasiye ve darbelere karşı diyebiliriz. bir de derin devlet mağduru. bunu anladık sanırım. devam ediyorum:

    cezaevinden çıktıktan sonra pasif göreve atandı. ve tekrar ne zaman sahneye çıktı tahmin edin: elbette akp iktidarında. 2003 yılında hanefi avcı kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanı yapıldı. uzanlar'ın belini kırdı, sedat peker, sedat şahin, alaattin çakıcı gibi halkı sömüren yasa dışı adamları teker teker toplumdan ayıkladı. birçok operasyon yaptı, düzgün icraatlara imza attı.

    sonraki zamanlarda yine rant peşindeki suç şebekelerinin ardından koşarken bu defa akp milletvekilleri ile yüz yüze gelmeye başladı. akaryakıt ihalelerindeki usulsüzlükleri soruştururken telefona akp milletvekilleri takıldı. ve sonra enerji dosyalarında, büyükşehir belediye ihalelerinde, gümrük kaçakçılıklarında hep akp'lilere rastladı. ve elbet hakkında yakınmalar ve şikayetler de çoğaldı ki parti içinde bu durum büyük rahatsızlık yarattı. öyle ya emniyet müdürü dediğin adam memurun tekiydi. iktidarın kölesiydi. güc'ün emir eriydi. işi ne, gitsin akp muhaliflerini yakalasın. chp'lileri dinlesin, mhp'lileri izlesin. öbür partilileri takip etsin. hem akp'liler hırsızlık yapacak, rüşvet alacak insanlar mıydı allah aşkına?

    velhasıl akp tarafından -bir önceki daire başkanı mahkeme kararıyla işine iade edildiği bahanesiyle- görevden alındı. (izini sürmesine izin verilmeyen suçluların bir kısmının defterini daha sonra kemal kılıçdaroğlu dürdü. içiniz rahat olsun). ve ardından ankara'dan uzaklaştırılarak edirne il emniyet müdürlüğüne atandı. böylece yolsuzluk çeteleri de huzura, rantçılar da rahata erdi. daha sonra da eskişehir il emniyet müdürlüğüne ataması yapıldı.

    ve bugüne gelindi. (bkz: haliç'te yaşayan simonlar dün devlet bugün cemaat).

    bugün bir kitap yazdı ve tüm hayatı değişti. aslında mesleki yaşamında değişen bir şey yoktu. hep yaptığı gibi yine suçluları tespit etmişti. yine üstüne kamu görevlisi zırhını giymiş birtakım kişileri suç üstü yapmıştı. ilkinde bu zırhı giyenler asker, polis, mit görevlisiydi, şimdikiler ise fethullah gülen cemaati mensuplarıydı. emniyet teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu, teknik takip yöntemi ile yapılan istihbari faaliyetleri bu ülkede en iyi bilen kişi olarak, bu anlamda ergenekon operasyonu'nu devletin tarafsız kamu görevlilerinin değil, fethullah gülen cemaati'nin emrindeki hakim, savcı ve polislerin yaptığını söylemesi, devlet içindeki bu yasa dışı örgütten bahsetmesi çok manidardır. bildiklerini açıklaması ile güce muhalif olduğunu da deklare etmiş oldu ki işte o andan itibaren yine aynı süreç ile karşı karşıya da kaldı:

    tanıdık muameleyi yukarıdan kopyalıyorum:

    1) itibarsızlaştırma, yakıştırma, yıpratma ------------------- (hali hazırda çoktan başladı)
    2) suçlama, iftira atma, adli ve idari soruşturma açma --- (hali hazırda çoktan başladı)
    3) suç uydurup tutuklayıp cezaevine koyma --------------- (çok yakında)
    4) görevden uzaklaştırma ------------------------------------- (çok yakında)
    5) adını unutturma, kariyerini sonlandırma ----------------- (çok yakında)

    bu yukarıda saydığım yaptırımları kendisini ikinci defa uyglayacak olanlar akp diktası ve fethullah gülen cemaati olacaktır. 28 şubat'ın kudretli generalleri, askeri diktası kendisini cezaevinde 10 günden fazla yatıramamıştı. bakalım akp diktası ne kadar yatıracak.

    nihayetinde hanefi avcı kendisini hukuk devletine adamış dürüst bir insandır. ömrü boyunca suçlular, katiller, çeteler, örgütler ile mücadele etmiş biridir. başına ne geldiyse de bu yüzden gelmiştir. vicdan sahibi her aklıselim kendisini desteklemelidir. ki kendisi kamu görevlisi etiğinin, devletin değerlerinin de örnek bir temsilcisidir. daha düne kadar cemaat tarafından yere göğe sığdırılamayan onurlu bir adamın, bugün aynı güç odaklarınca hasım ilan edilmesi çok üzücü ki ilhan cihaner'e topluca saldıran cemaat sırtlanlarının çirkin iftiralarına maruz kalmamasını ümit ediyorum.

    ~

    insani ve ahlaki değerlerin, doğruluğun, dürüstlüğün kıymetini bilen, takdir eden, ülkesine karşı sorumluluğunu yerine getiren kamu görevlilerini sahiplenen, benimseyen bir toplum içinde yaşamak dileğiyle.
  • akp ve fethullah gülen cemaati hakkındaki adli süreci başlatmış adam.

    "- ...kitabınızda 'burada yazılmayan cemaatin yönetici imamları hakkındaki gizli bilgileri ankara ve istanbul cumhuriyet başsavcılıkları'na şikayet ve ihbar dilekçesi olarak vereceğim' diye yazmışsınız. bu dilekçeleri sundunuz mu?
    + evet. tarih olarak tam hatırlamıyorum ama bir süre oldu. bilerek tarih yazmadım kitaba..."

    (her ihtimali hesapladım görevden de alınabilirim)
  • "chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu, eskişehir emniyet müdürü hanefi avcı'ya arka çıkarak, "avcı, namuslu ve düzgün bir bürokrat" dedi.

    kılıçdaroğlu, "keşke, sayın avcı’nın yaptığı bu çalışmanın benzerini, bir dönem değişik kamu kuruluşlarında görev yapmış ama akp'nin hışmına uğrayıp da pasifize edilen bürokratlar da yapabilseler, o cesareti gösterebilseler" değerlendirmesini yaptı. chp lideri, ısparta ziyareti sırasında, gazetecilerin sorusu üzerine, avcı’nın devlette uzun yıllar hizmet etmiş bir kamu görevlisi olduğunu ve olayların perde arkasını iyi bildiğini ifade etti. avcı'nın tbmm yolsuzlukları araştırma komisyonu'nda da bilgisine başvurulmak üzere davet edildiğini hatırlatan kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    kitap, önemli bir belge
    "son kitabı gerçekten türkiye'yi sarsan bir kitap. belli gerçeklerin öğrenilmesi açısından sayın avcı’nın kitabı önemli bir belge olarak karşımıza çıktı. bu kitabı yazan kişi sıradan bir kişi değil. olayın içinde olan, yaşayan, tanık olan bir kişi ve böyle bir kitabı bu süreçte yazmanın da önemini bilen ve kavrayan da bir kişi aslında. hükümetin hemen bir inceleme başlatması, hükümetin baskıcı anlayışından kaynaklanan bir durum. bugün sivil toplum kuruluşlarına, işçi, işveren sendikalarına baskı yapan hükümet, sayın avcı'ya da şu ya da bu şekilde baskı yapmanın yollarını arayacaktır. herhalde ilk kez kitap yazdığı için bir kamu görevlisi hakkında inceleme başlatılmıştır. ben merak ediyorum. bu kitap, medyada yer almasaydı bu inceleme başlatılacak mıydı? ama medyada yer alması, geniş kitleler tarafından öğrenilmesi, hükümetin adına inceleme demekle beraber aslında, soruşturmaya hazırlık sürecini başlattığını gösteriyor."

    kılıçdaroğlu, hanefi avcı'yı tanıdığını, avcı'nın düzgün namuslu bir bürokrat, gerçekleri her ortamda söylemekten çekinmeyen, yolsuzluklara karşı mücadele etmeyi temel ilke edinen, halktan yana biri olduğunu söyledi. kılıçdaroğlu, "avcı'nın devlet içindeki cemaat örgütlenmesine ilişkin savlarını nasıl değerlendirdiğinin" sorulması üzerine, "çok ciddi iddialar var bu konuda ama sayın avcı, bu iddiaları kaleme alırken herhalde bildikleri vardır" cevabını verdi."

    (kılıçdaroğlu, avcı'ya sahip çıktı)
  • "ergenekon operasyonu'nu devletin tarafsız kamu görevlilerinin değil, fethullah gülen cemaati'nin emrindeki hakim, savcı ve polislerin yaptığını" söylemişti hatırlanacağı gibi. cevap geldi bugün:

    "istanbul emniyet müdürlüğü terörle mücadele şubesi'ne önceki gün, şile'de çok miktarda silah ve mühimmat gömülü olduğu yönünde bir ihbar geldi. polis ekipleri, ihbar üzerine durumu ergenekon soruşturmasına bakan özel yetkili cumhuriyet savcılığına bildirdi. polis ekipleri dün savcılar eşliğinde bildirilen bölgeye gitti. ormanlık alanda toprak altındaki metallerin yerini belirleyen dedektörlerle arama çalışması yapıldı. iş makinelerinin de katıldığı arama çalışmalarında bazı yerler kazıldı. yeni bir soruşturma çerçevesinde yapıldığı öğrenilen kazılarda boş mermi kovanları bulunduğu belirtildi. yaklaşık 5 saat süren kazı çalışmalarına havanın kararmasıyla ara verildi. polis ekipleri ve savcılar ayrılırken, jandarma ekipleri bölgede güvenlik önlemleri aldı. kazı çalışmalarına bugün devam edileceği bildirildi." (istanbul'da cephane araması)

    ~

    bu arada bir film var, tavsiye ederim: (bkz: mezarını derin kaz)
  • ruşen çakır da konu etmiş kendisini:

    "susurluk ve 28 şubat sürecindeki pozisyonları nedeniyle zaten dürüst olarak bilinen avcı'nın demokrat bir polis şefi olduğu da tescillenmiş, bu sayede medyada birbirinden farklı görüşlere sahip gazeteci ve köşe yazarlarıyla çok iyi ilişkiler kurmuştur. ...onu tanıyan gazetecilerden gürkan zengin ise dün star gazetesi'nde "bazı adamlar, bazı isimler vardır, onların üzerine çamur yapışmaz. ne yapsanız, ne etseniz o isimleri yıpratamazsınız. bizim tanıdığımız hanefi avcı öyle bir adamdır. işini iyi yapan, devlet aidiyeti kuvvetli ama bundan önce devlet telakkisi sağlam bürokratlardan biridir" diye yazdı. belli bir süredir hanefi avcı'yı tanıyan biri olarak, ben de gürkan gibi düşünüyorum..." (avcıydı av oldu, şimdi avcılarını avlıyor)
  • "iş üstünde yakaladığı" cemaatçiler tarafından "hanefi'yi iş üstünde yakaladık" diye tanımlanmıyor mu, bu hakikaten acınası bir zavallılık.

    ruşen çakır'ın, hanefi avcı ile ilgili yazı dizisini okumanızı tavsiye ederim:

    1) (avcıydı av oldu, şimdi avcılarını avlıyor)
    2) (susurlukçuların belalısı yoksa ergenekoncu mu oldu)
    3) (hanefi avcı ile 90 dakika)
    4) (gülen cemaatine yönelik ilk değil ama en inandırıcı ve en ağır suçlamalar)
    5) (cemaat şeffaflaşmadığı müddetçe suçlamalar bitmez)
  • ntv'deki canlı yayında söylediklerinin bir kısmı, milliyet internet gazetesinde yayınlanmıştır:

    ~~
    "...ergenekon konusundaki tahkikatlar dürüst yürümüyor. mesela bir savcıyı* makamında tutuklamak doğru değildir. ergenekon'da yöntemde pervasızlık ve hedef seçme tavrı var. mit'e baskın yapamazsınız. bunun kurumları var, şekli var. bir suç varsa verirsiniz müfettişlere, yetkili kişilere gereken herşeyi yaparlar. eskişehir'deki arama için erzurum'dan yetki alamazsınız.* ben yıllarca tahkikat yürüttüm. işlem yapacağımız her ilden ayrı ayrı izin aldık. bunlar hukuka uygun değil.

    ...askeri vesayetin, ergenekon gibi hukuk dışı yöntemlerle de susurluk gibi çetelerin de karşısındayım. ama hukuk doğru çalışsın istiyorum. askeri cesayete karşı tavrımı net koydum. ama bugün hak hukuk doğru işlemiyor. suçlu diye herşeyi yapamayız. insanlara iftira atamayız. yargılanan insanlar suçlu olabilir. hatta bildiğimizden daha çok da suçları olabilir. ama siz çocukları bile güldürecek suçlamalarla pkk'yı dev sol'u ergenekon kurdu diyemezsiniz.

    yöntemlerdeki pervasızlık, suçlu ilan edilen insanlar için delil oluşturmak benim eleştirdiğim. kim olursa olsun hukuka uygun araştırma yapılsın. muhafazakar kesimler 28 şubatta mağdurdu, askerler zulmediyordu. bugün muhafazakar kesim zulmediyor, başka kesimler mağdur oldular.

    danıştay saldırısı olayında saldırgan ile ergenekon arasında bir bağlantı kurarsanız herkesi ergenekon'a bağlayabilirsiniz. ergenekon'a silahlı saldırı yapabilen bir örgüt havası verilmeye çalışılıyor. dink meselesinde türkiye’de öyle bir ortam yaratıldı ki, eylem yapacak hale geldi bir takım insanlar. savcılar mermileri veren kişiye kadar herkesi ortaya çıkardı. ama şimdi deniliyor ki örgüt ile ilişkili. burada zorlanan ne? her olay örgüt değildir. deliller varsa soruşturma oraya doğru gider. ama yoksa delil üretilemez.

    ...güneydoğu olayı o kadar büyüdü ki, sorunu adliye ile mahkemeler ile çözmek mümkün değil. sorun kürt sorunu mu terör sorunu mu? sorunu önce muhatabına sormak gerekiyor. neden dağa çıktın, neden savaşıyorsun diye sormak lazım muhatabına. sorunu çözme yollarından birisi öcalan'ın ceza süresinin kısaltılması olabilir. ben bu örgütün ilk çıktığı zamanı biliyorum. bağımsız devlet hedefinden de federasyondan da vazgeçti. kültürel taleplerden söz ediyor artık öcalan. bu dönüşüm korkunç bir şanstır. ben güneydoğu'da çalıştım. öcalan'ın yumuşak ifadesi kadar yumuşak bir ifade yazmak mümkün değildir. türkiye bu fırsatı değerlendiremedi. güneydoğu sorununu dövüşsek de kavga da etsek kendi insanımız ile konuşarak çözebilirdik. bu olayların bu hale gelmesinde günah sadece öcalan'da değil, devlette, poliste, askerde de var." (hanefi avcı: mesajım gülen'e gitmiştir)
    ~~
  • özgür iradesi ile "devlet kolluk kuvvetlerinin sorgu yöntemleri üzerine" söyledikleri aşağıdaki gibidir:

    ~~
    "1990'lı yılların sonuna kadar devletin tek sorgu tekniği işkenceydi, bir insanı alarak sorgulamaktı. burada şahısları suçlamak kolay, bugün türkiye'nin hiçbir yerinde işkence yapılmıyor ancak 1999'a kadar her yerde yapılıyordu. başka delil ve emare toplama yöntemleri kullanıyor artık polis" (hanefi avcı'dan işkence itirafı)
    ~~

    bunu kişisel bir özeleştiri olarak okuyup, "aha işte itiraf etti, işkenceciymiş, nöbetçiler yakalayın" diye yorumlamak çok sığ bir yaklaşım değil midir?
    hem yıllarca yargısız infaz yapılmasından yakınıp, sonra eline ilk fırsat geçtiğinde bu defa hasım bellenilen görüş sahibine "işkenceci" demek, yargısız infazın alası olmuyor mu?

    hanefi avcı, "evet ben işkenceciyim, 1999'a kadar her yerde yaptım" mı diyor, yoksa "1990'lı yılların sonuna kadar devletin bildiği tek sorgu tekniği işkenceydi" mi diyor? kendi kisişel geçmişinin mi yoksa devlet'in mi muhasebesini yapıyor?

    5-6 sitede hanefi avcı'nın işkenceci olduğu iddia ediliyorsa, avcı doğrudan işkenceci mi olur? hakkında bir yargı kararı olmayan insanlara bir ithamda bulunmak doğru mudur?

    ve hepsimden geçtim, ekşi sözlük zemininde sol'dan, ahlak'tan, vicdan'dan, erdem'den, hak'tan, hukuk'tan bahseden bir zihniyet, öyle kafasına göre insanları "işkenceci" olarak yaftalayabilir mi, böyle yaparsa müfteri sıfatını üstüne giymiş olmaz mı?

    ~

    "insan hakları ve demokrasi" bu memlekete, faşistlerin, işkencecilerin, zalimlerin, sülüklerin, asalakların ve dinci hırsızların eliyle gelmez, onu zaten hepimiz biliyoruz. ama "yargısız infaz yapan", işine geldi mi solculuk oynayan, işine gelmedi mi hukuksuzluğun en adisine başvuran "müfteri" zihniyet eliyle de gelmeyecektir. ben de asıl bundan eminim.
  • sol ahlak, sol vicdan, sol erdem, kendine dayatılana, önüne konana, iman etmesi arzulanana inanmaz. sorur, araştırır, öğrenir, derler, toparlar, akıl, bilgi ve belgeler ışığında bir çıkarıma varır. kanıtsız yargılarda bulunmaz. yıllarca iftiraya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalmış bir gelenekten gelen bir düşünce olması sebebiyle de öncelikle kimseye iftira atmaz. iki cümleden öyle kafasına göre tespitler de yapmaz. bir insan hakkında hem "iyi", hem de "kötü" olduğuna dair sözler duyarsa, içindeki iyilik gereği o kişinin "iyi" olduğunu düşünür. belgelerini görmeden aksine ikna olmaz.

    ve başta hanefi avcı olmak üzere kim olursa olsun, hasım bellediklerini görmek istediği gibi işkenceci olarak damgalamaz. suçlamaz. suçlayacaksa evvela kanıtlarını gösterir. genel olarak avcı'ya övgüler düzen bir yazının sadece iki cümlesini alıp geri kalanını yoksaymaz. o'nu karalamak için işine gelen metni alıp buraya koymaz.

    savını desteklemek için yargısız infaz da yapmaz. yaparsa o'na vicdanlı, erdemli, ahlaklı adam denmez. müfteri denir. iftiracı denir. yalancı denir.

    bir de doksozof, bağnaz, ön yargılı, sabit fikirli ya da dogmatik olmamak ön koşuldur. "mesleği polis ise kesin işkencecidir, mesleği sekreter ise kesin patronuyla yatıyordur" diye düşünmemek, bel altı vurmamak, muhatabı "belgesiz" olarak topa tutmamak gerekir. eğer bu hukuksuzluğa girilirse, ki doğru ve düzgün bir insana yakışmaz, ortaya yeni bir klinik vaka çıkar ki ona da başka bir şey diyoruz:

    (bkz: belgesiz travması)

    o yüzden fetişizm ile beslenmiş düşüncelerimizi "mutlak doğru" olarak dayatmayalım. bilgimizi salt gerçeğin ortaya çıkması için sergileyelim, bilgimizi manevi şiddet ile hasımlarımızı yok etme amacıyla kurgulamayalım. belgesiz, kanıtsız insanları suçlu ilan etmeyelim. iftiradan uzak duralım. sol geleneği ahlak ile harmanlayalım. asla duruşumuzu bozmayalım. hukuktan, demokrasiden, iyilik ve doğruluktan hiç ayrılmayalım ki yaşamda hep dik duralım.

    bir de ara ara dönüp yazdıklarımızı okuyalım, ki omurgayı her daim dik tutalım.
  • kitabını alıp okuyanları salt olarak "ulusalcı kesim" olarak değerlendirmek sığlıktır. benim gözlemlerime göre bu kitabı birçok görüşün yanı sıra, öncelikli olarak fethullah gülen cemaati mensupları da satın aldı. ki halen de dönüp dönüp okuyorlar. (bkz: suçlu psikolojisi).

    öte yandan haliç'te yaşayan simonlar dün devlet bugün cemaat adlı kitabındaki ve cumhuriyet başsavcılıklarına verdiği dilekçelerindeki iddiaları doğrulanmaya, sözettiği yasa dışı yapılanmaların hukuksuz icraatları ve suç failleri teker teker ortaya çıkarılmaya başlanmıştır:

    ~~
    emniyet müdürü hanefi avcı'nın, istanbul emniyet müdürlüğü istihbarat şubesi tarafından, önleme faaliyetleri kapsamında doğu perinçek'in tsk içindeki yapılanması olduğu iddia edilen "karargahevleri" soruşturması kapsamında yasadışı olarak dinlendiği ortaya çıktı. adalet bakanlığı müfettişleri tarafından tespit edilen yasadışı dinleme ile ilgili olarak hanefi avcı şikayetçi oldu.

    eskişehir emniyet müdürlüğü görevinde iken yazdığı "haliç'te yaşayan simonlar" kitabındaki iddiaları nedeniyle ülke gündemine giren hanefi avcı'nın, kitabında belirdiği kuşkularında haklı olduğu ortaya çıktı. (hanefi avcı'ya yasa dışı ergenekon dinlemesi)
    ~~
391 entry daha
hesabın var mı? giriş yap