• duymak fiilinin emri.
    - duyuyor musun?
    - hayir duymuyorum
    - duy o zaman.
    - tamam, duyunca soylerim.
  • elektrik üretebilen bir aparat. kendi küçük ama enerjisi büyük şey.
  • fransızca "douille"dan gelen ve tdk sözlüğü'ne göre "elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer" anlamına gelen sözcük.

    (bkz: duy priz)

    www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul.asp?kelime=duy
  • duy, asma duy, tavan duy, duvar duy gibi monte edileceği yere göre farklı şekillerde yapılır.

    (bkz: fişli duy)
  • iletken kablolara rozas ile bağlanan araç.
  • ampül için baş döndürücüdür.
  • ampullerin elektrrik algı noktalarıdır.
  • ampullerin vidalı kısımları ve duylar yüksek sıcaklıkta üretim bandından çıktıktan sonra kelimenin tam anlamı ile gıcır gıcır oldukları için gıcırdarlar. ben ise yıllardır eve aldığım her ampulü (1999'dan beri tasarruflu kullanıyoruz gerçi) duya takmadan önce makine yağının plastik kutusunun tıpasını çıkarır ampulün vidalı kısmına dokundururum. bu nedenle bizim evde ampul çıkarıp takarken hiçbir duy gıcırdamaz. minik bir yağ damlası bile yeterli gelir.

    geçenlerde uzun bir aradan sonra balkondaki duya ampul takmamız gerekti. tavan duy açık havada çok fena paslanmıştı. ampulü takmadan önce sürdüğüm yağ yetmedi. ampulü yağlayıp takıp sonuna kadar sıkıştırıp geri çıkardım. bu takıp çıkarmalarda mesela sıkıştırırken ampulü geri çekerek sıkıştırıp çıkarırken de duy içine bastırarak çıkardım. böylece vida dişlerinin duy yivlerine her taraftan sürtünmesini sağlamaya çalıştım. çıkardıktan sonra kâğıt peçete ile paslı yağ atıklarını sildim vs. bu işlemi 8-9 kere yaptıktan sonra duy ancak temizlendi.

    not: bu giriş, beta'dan girdiğim ilk giriş oldu. ben bu beta'yı sevmedim. bu sefer klasik görünüme geçirmeyi beceremediğim için buradan girdim.
  • (bkz: bronz duy)
hesabın var mı? giriş yap