• yedinci nesil yazar.
  • eğer olur da bi gün görüşürsek yanında kesinlikle sıvı bi şeyler içmeyeceğim, zira ben böbreklerimi yolda bulmadım.

    (bkz: konuşma başlatan güzel kadın organ mafyasındandır)
  • bi gün bana kızacağı tutarsa içinde bırakmadan söylemesini isterim yüzüme karşı. intikam alacak falan olursa biterim orası kesin. rabbim beni onun gazabından koru, senden korkmam ondan korktuğum kadar.
  • yardımsever olduğu kadar güzel de olan yazar.
  • kendisi hakkında şu an yazacağım şey muhabbetimizin kronolojisi ve bunun benim sözlük maceram üstüne nasıl etkidiğidir ve üçüncü kişileri ilgilendirmeyen, sadece kendisini ilgilendiren bi entry olduğundan okunmasa da olur, hatta okunmasa daha iyi olur bile denebilir. e o zaman neden entry olarak yazıyor, mail ile derdini anlatmıyorsun sorusu gelebilir.. ufak bi cevap yazalım en iyisi.

    bu entry istediği kadar sadece kendisini ilgilendiriyor olsun, illa ki sözlük de bu muhabbetin bi parçası, kaynağı ve hatta nesnesi olduğundan bu yazının yeri mail adresi değil sözlüktür. ayrıca zaten nick başlıklarının altı buranın kutsal bilgi kaynağı olma özelliğinin göz ardı edildiği, bi nevi blog sayfası işlevindedir. bunu ben yaratmadım, hal buysa, o zaman yazacaklarımı buraya aktarmamda bana gem vuracak bi şey yok demektir. “bilmem hangi ödevimde bana yardımını esirgemeyen dost ve arkadaş badimdir” cümlesi ile bu entry arasında nitelik farkı yoktur. fark o entry’nin tek cümle, bunun üç sayfa olmasıdır. ikisi de yazan ve yazılan dışında kimsenin okuması gereği olmayan ve evet üçüncü kişilere bi şey ifade etmeyen yazılardır. bi iki kilobyte daha fazla yazdığım için de sözlüğün database’ini şişirdiğim kanaatine varıp kendimi suçlu hissedecek değilim.

    son bi önnotu da dudaktiryakisi badimin kendisine yapayım. bu entry, içinde bu kadar cümle barındırsa da aslında onun hakkında fazla bi şey anlatmayan, hatta neredeyse hiç bi şey anlatmayan sıradan bi özet yazısıdır. öyle bi entry için illa ki zamanının gelmesini beklediğimi de ekler, sizi entry ile başbaşa bırakırım.

    ey sözlükçü, yine de okumaya devam ediyorsan eğer ve bu bi ay içinde benim geyiklemelerime denk gelip, lan yine mi dediysen, de yeter hala bu geyiklerden vaz geçemedi dediysen, kısacası benden gına getirdiysen ahan da vebali biraz da bu kızın üstünedir. kendisi bana ilham perisi olduğunu dese de aslen ilham zebanisi, zebani ne kelime, ilham şeytanıdır.

    efendim, hem ilaç kullanımım*, hem de aklıma gelmiş bi komikliği sözlüğe girme isteğimle “moderasyon kız yazarları uçurmasın kampanyası” diye bi başlık açtım ürke ürke.. beğenildi. e dedim niye kasıyorum o kadar, biraz geyikleyeyim. gerçi taş çatlasın bi hafta sürecek kadar geyik mermim vardı ama her şey “kayıtlı okurken hayali kurulan yazarla tanışmak” başlığını açışımla başladı asıl.

    mesaj.. “beni badi listine alabilirsin istersen, güzel yazıyorsun..”. baktık yeni nesil, tamam dedik aldık. sorular soruyor falan, şu ne bu ne, gammaz nasıl olunur, ukte nedir. ben de bi abi oldum veriyorum bunların cevaplarını. derken gün geldi kızın abisi falan değil hafiften akranı olduğum ortaya çıkıverdi. ben daha ikinci sınıf falan sanarken meğer master’ını bile bitirmiş bi kız çıkıverdi. facebook linki de verip ekleyince, profilinde ilk gördüğüm resimde bi sürü kız arasında en sağdaki kıza bakıp imleçi üstüne götürdüğümde adını görünce küçük dilimi yuttum desem yeridir hani.

    lan dedim güzel bi kız kendi kendine mesaj atar da beni listene al der mi, bu kız organ mafyasındandır herhalde diye bi laf attım önce. arada başka yeni nesil kızlarla tanışıp onların da hoş olduklarını gözlemleyince hadi dedik bi geyiğin daha sırasıdır. "yeni nesil kız yazarların ekseriyetle güzel olması".

    sonra sıra geldi kızla muhabbeti daha koyulaştırmaya, ver bakalım msn’ini dedik ve birden duvara tosladık. olmaz dedi, inat etti. haydaaaaa dedim, yine bi başlık daha doğdu. "hiç kasmadan msn ini veren kız"

    tık yok, nuh diyor peygamber demiyor. kastırdıkça kastırıyor. baktık bi de aslan burcu çıkıverdi, e artık iyice sarmışız geyiğe, dedik bu deveyi güdeceğiz bunun başka yolu yok ahan da nurtopu gibi bi başlık daha "burçlara inanmıyorum ama agustosta bir bokluk var"

    kız tınmadığı gibi bi de “ben ağustos doğumlu değilim ki, temmuzda doğdum ben hıh” diyor, üstüne bile alınmıyor.

    arada iki tane zehir zemberek yazı giriyorum ama bu yazılarda aslan pay kendisinin değil, başka bi muhabbetin.. yine de bu kastırışlarının bardağı doldurduğunu yadsıyamam ayrı.

    neyse, baktık olmayacak, sözlükten yazışıyoruz ama eskiden kendisi yekten mesaj atan kız gitmiş, biz mesaj atınca anca cevap veren biri gelmiş yerine. en son daha yeni kalktığım bi an, uykudan kalkmışlığın siniriyle kendisinin akşam ne kadar eğlenmiş olduğuna dair mesajlarıyla karşılaşınca sinirli sinirli cevaplar veriyorum. daha sonra sinirim geçince de, yahu kıza niye sinirlendiğimizi nasıl açıklayacam şimdi deyip bu sefer de şunu çıkarıyorum, "yataktan kalkınca sinirli olma hali".

    arada kız hakkında bi dedikodu çıkıyor hoşgeldin zirvesindeki küt saçlı kız olduğuna dair. öyle olması ihtimali üzerine iki sayfalık kocaman bi yazı yazıp kendisine okutuyor, onaylarsa sözlüğe gireceğimi söylüyorum. yine ufak bi kavga ediyoruz -ki bizim kavga etmediğimiz gün sayılıdır kendisiyle- ama bi şekilde tatlıya bağlanıyor. dedikodu asılsız çıkıyor ama yazı boşa gitmiyor, hatta yazı kızın beni nelerin rahatsız ettiğine dair aydınlatmaya bile yarıyor ve kız metamorfoz geçirip daha uyumlu birine dönüşüyor.

    ve evet sonunda… eeemmeeeeeessseeeeennn… oh çekiyorum şöyle bi derinden.

    kız bi türlü entry girmiyor ve yazdığım bazı ciddi entry’ler üstüne konuşurken fikir ayrılığına düştüğümüz oluyor. nedir kızım senin fikrin dediğimde bana, ben senin eğlenceli entry’lerinle karşılaşmıştım, bilseydim ateist falan olduğunu sana mesaj atmazdım diyor. aha… durur muyum ben. "kizların ateist erkeklere karşı olan zaafı" için son bi iki laf ediyorum el mahkum.

    bu yetmez diyorum ve bi ilham daha geliyor, "bana yeniden namazlar kıldıran kadın "

    badilerim kim lan o sana namaz kıldıran kız diyorlar, gidin len diyorum, geyik diyorum. geyik meyik, yine de merak ediyorlar işte. kim kim kim…

    bu arada bi gün konuşurken kıza sataşasım geliyor, artık eskisi kadar da kavga etmiyoruz, insan suni sürtüşmeler yaratmak istiyor. basit bi tanım yapıyorum hakkında ve beni böyle mi görüyorsun diyor. gidiyorum yemek yerken aklıma takılıyor bu dediği ve geri gelip ona onu bu online sohbetle zaten çok iyi tanıyamayacağımı, hakkında varacağım kanaatlerin çok da temeli sağlam olmayacağını, ancak zamanla ve onunla görüşüp muhabbet ettikçe onu gerçekten tanıyabileceğimi, en azından o zaman gelene kadar da kendisinin de entry’ler girip bu sayede onu tanımama yardımcı olmasını istediğimi yazıyorum.

    aha.. sen misin kavga isteyen. kız bu dediğimi, biz boşa konuşuyoruz, burdan birbirimizi nah tanırız, benim başlığıma da entry gir hadi manasına çekiyor.. bi de salağım ben, o gün bi entry’de msn’in beni heyecanlandırmadığını, sözlükten gelen mesajları daha önemsediğimi yazmıştım. kaşınmışım yani.. msn’den kaçıyor gidiyor. sözlükten derdimi anlatmaya çalışsam da beceremiyorum. ve son entry kaçınılmaz olarak geliyor "insanları anlamaya çalışmaktan vazgeçmek"

    şimdilik bu kronolojinin sonuna sağ salim gelebildik. hakkında yazmak istediğim entry tabii ki bu değildi. bi nevi tarihi belge gibisinden duygusuz, onu tanımlamayan bi yazıyı değil, daha başka, dolu bi yazıyı hakediyor elbette. belki o sadece yarım sayfa sürecek ama şu üç sayfalık entry'de anlattığım, anlattığımı sandığım şeylerden bin kat daha fazla şey içerecek.

    şu an onlar birikiyor, ama sırası şimdi değil. değil, çünkü ne o yazıyı yazacak doğru ruh haline, ne onunla doğru ve yeterli bi tanışıklığa sahip değilim. bu şimdilik bi prelude olsun, muhabbetimizin tarihine bi not düşme yazısı olsun. uzun bi önsöz olsun. ısınma turları olsun.

    ve üstelik her ne kadar o gerçek entry'yi klavyeye dokunarak buraya girecek olan ben olsam da aslında tek yazan ben olmayacağım. o yazacak, o bana yazdıracak, o bana kendisini gösterdiği şekille bende yaratacağı hissiyata göre, onunla muhabbetimin şekline göre şekillenecek bi yazı ortaya çıkartacak, o yazının niceliği ondan bağımsız olacak ama.. niteliğini o belirleyecek.

    ben bi piyonum sadece, o yazıyı bu piyonu kullanış şekliyle o şekillendirecek..

    beni son kareye getirip vezir de yapabilir..... başka şey de.
  • gülümsemesiyle insanın içini ısıtan insanlardan. pek bir sevdim kendisini.*
  • vapurda anlattığı "adam 32 yaşında ölmüş, aortundan da avuç kadar yarı akışkan bi madde çıkmış" öyküleriyle insanın kanını donduran insanlardan. korku filmi gibi valla. sevimli bi de, tam tezat.*
  • yenildiği zaman "yaaa sayılmaz bu, arkadaşla konuşuyodum, netten düştüm, ocakta yemeği unuttum" vs. diyen mızıkçı.*
hesabın var mı? giriş yap