• (bkz: a journey)
  • arif damar şiiridir

    kafamda bir eski yolculuk var
    bir araba yolculuğu

    atlar zayıf,
    hava yağışlı
    ve çamur yollar.

    çamur yollarda tekerlekler
    güç döner,
    yokuşlarda tabana kuvvet. ..

    toprak kıraç
    sabanla başa çıkılmaz,
    derinde, henüz keşfedilmemiş bereket.

    koçhisar gölü'nü gördüm
    beyaz ve durgundu.
    üç aya kalmaz tuz kesilirmiş,
    şimdilik su

    civarında kürt aşiret köyleri,
    civarında düz ovaya koyunlar yayılmış,
    akşam olmuş boş karınları.

    etrafta yeşerecek ağaç yoksa da
    dağlarda kalmış kardan belli
    mevsim daha kış. ..

    çobanlar duruyor tepelerde,
    çobanlar kavalsızdı ve sakin
    saatler, devri ile yürüyor çamurlu tekerleklerin.

    kafamda bir eski yolculuk var,
    havada bir yağmur inceden.

    anadolu'yu sevmek cesaret ister,
    adım başında yoksulluk,
    adım başında keder,
    ve kelepçe
    adım başında ...
  • kısa ama öz

    bazen çok merak ediyorum, hatta bir insana bakıp kaldığım zaman genelde merak ediyorum. otobüs, metro ya da uçağa bindiğim yeni insanların varlığını keşfettiğim nadir zamanlarda bakıp kalıyorum ve merak ediyorum bu baktığım kişi ne yedi en son hayatındaki sorunlar neler mesela maviyi mi yoksa yeşili mi seviyor, kaç yaşında, gerçekten kaç yaşında mesela 40 ama içi 20 mi? ya da 25 ama ölmek üzere olan 50 gibi mi? ona çok güzel olduğunu en son kim söyledi acaba onu yatağa atma hissi olmadan saf ve masumca? ya da o kimin kalbini sevdi dışını umursamadan? sevdi mi hiç ya da?

    gel oturalım anlat bakalım demedim hiç birine tabiki. neden? canım egom dedirtmez ben kimseye gitmedim, gidemem hatta bazen gidersem şerefisizim dedim. vallahi bitmiş masumluk, duru güzellik falan hikaye. sümüklü oğlanlar sümüklü kızları ağlata ağlata delirmiş. akıllı kalmamış memlekette diyerek usulca uzaklaşırım o mecradan.

    ben 30 yaşında hiç aşık olamamış şımarık fakat en azından kendinin farkında bin tane işi olan bir işsizim. insanları sevmem, sosyalleşmek pek bana göre değil yeni insanlarla tanışmak bana amiyane tabirle cennet kadar uzak. beceremem gözlerine bakınca yalan söylemeyi, seversem yalan söyleyemem diye sevmedim hiç. kitaplar dolusu yazı yazdım da anlamazlar diye kitap yapmadım. ama o metro da tek başına oturan güzel insanlara hep 1 saat bile olsa kalplerini gördüğümü göstermek istemişimdir.

    yazarken fark ettim sanırım ben sevmeyi, aşık olmayı bunları merak edip sorgularken unutmuşum.

    güzel insanlar güzel şeyleri hatırlattılar...
  • belirsiz nihayetleri olan belirli bir yolculuğu işaret eden.

    bir akşam çıkıp geldiğinde; bir parçasından külah yapıp içine pudra şekeri koyduğu yağlı pişirme kağıdına sarılı elmalı kurabiye, termosta az demli çay ve iki orta boy hanımeli çiçeği işlemeli fincan ile, yaşam güzel bir yolculuğa başlayacaktı..

    alternatif evrende bazı şeyler yolunda gitmiş olabilir.
hesabın var mı? giriş yap