• gülme krizine, hatta komasına sebebiyet verebilecek olaydır. konuyu soranın, cevaplayandan daha mongol olduğu da gözlerden kaçmamaktadır. ismet inönüye komünist demeleri ise asıl bitirici olandır bence. bu araştırmalara inanaların kafataslarını ölçmeleri halinde homohabilislere ne kadar benzedikleri görülecektir. bugün ki evrim düzeyine gelmelerine taş çatlasa 5000, hadi bilemedin 10.000 yıl vardır. aceleye gerek yoktur. sabrın sonu selamettir.
  • - hocam komünistin birinden ayar yedim, ne yapmalıyım?
    - "kafatasçılık değil o bi kere antropoloji tamam mı cicim" diye cevap ver.
    - sağolun hocam bu bilgi çok işime yarayacak.

    şeklinde özetlenebilecek bir muhabbete sahne olmuş forum konusu.
  • ilk olarak kastamonu ve corum'da baslayan ve yaklasik olarak 10 yil surdurulen arastirmalardir.

    uc sene once 95 yasinda vefat eden komsumuz -ki kendisi turkiye cumhuriyeti'nin ilk ogretmenlerindenmis- turklerin fiziksel ozelliklerinin belirlenmesi ile ilgili yapilacak arastirmayi yonetmesi icin olarak bizzat ataturk tarafindan gorevlendirildigini ve yaklasik 20 kisilik bir ekibin baskani oldugunu bircok kez anlatmisti bize. konu ile ilgili olarak sordugumuz sorulara ise sabirla cevap veren bu sirin amcanin bize anlattiklarini aktariyorum.

    binlerce yil boyunca cok fazla goc almadigi ve vermedigi icin, yani bu bolgelerde yasayan insanlarin gen havuzlarinin diger bolgelerde yasayanlara gore daha dar oldugu dusunuldugunden orta karadeniz bolgesinde kastamonu ve corum gibi illerde baslatilan bu calismalarin halk tarafindan cok buyuk tepki gordugunu ve kimsenin kafatasini olcturmeye yanasmadigini anlatmisti.

    komik bir sekilde, halki bu arastirmaya ikna edebilmek icin herkese ucretsiz sapka dagitilacagi ve onun icin kafalarinin olculerin alindigi yalanini soylediklerini ve bu sayede bircok olcum yapabildiklerini de belirtmisti. hatta sapka devriminin kastamonu'da yapilmasinin sebeplerinden birsinin de bu oldugunu soylemisti.

    kafatasi capi, gozlerin birbirine olan mesafesi, alin acikligi, kulaklarin ve burnun pozisyonu gibi olcumlerin yapildigini ve kaydedildigi arastirmalar sonrasi elde ettikleri sonuclari duzenli raporlar halinde ataturk'e de sunduklarini ve ataturk'un de raporlari dikkatle inceledigini soylemisti.

    ancak yasli amcamizin israrla ustunde durdugu bir konu vardi. bu arastirmalarin ilk akla gelen kafatasciligi veya fasistlik gibi dusunce daha dogrusu dusuncesizlik akimlari ile hicbir alakasi olmadigini, sadece ve sadece binlerce yillik bir gecmisi, kulturu ve belirgin karakteristik ozellikleri olan bir milletin fiziksel ozelliklerinin belirlenmesi amaci ile yurutuldugunu ustune bastira bastira soylemisti bircok kez.

    ben de bu arastirmalarin herhengi bir irkcilik anlayisi ile yurutuldugunu dusunmuyorum. zaten ataturk milliyetciligine bakildigi zaman irkciliga dayanan bir anlayis olmadigi gorulecektir. yapilmis bu arastirmayi, bilinen veya gorulen kimi belirgin fiziki ozelliklerin kagida ve sayilara dokulmesi olarak goruyorum sadece.

    yani olayin yerilecek, dalga gecilecek, karsi cikilacak veya asagilanacak bir yani yoktur. baska bir deyisle bu arastirmayi kendi amaclari, daha dogrusu hastalikli irkci yaklasimlari icin kullanmaya calisan kimi sahislarin, ya da benzer sekilde ataturk'e ve onun fikirlerine saldirmak icin firsat kollayan kendini bilmezlerin eline verdigi bir koz da yoktur. dedigim gibi bu bilinen ve gorulen kimi ozelliklerin sayilara dokulmesi ve istatistiki bilgiler haline getirilmesi disinda bir sey degildir ve bunun da kimseye bir zarari yoktur.
  • (bkz: öjenizm) veya (bkz: eugenics)
  • her nedense sozlukte genel olarak dalga gecilen fakat tamamen hakikat olan calismalardir. 30larda tum dunyada son derece gozde olan bu tur antropolojik calismalar, ikinci dunya savasi sonrasi nazi tarzi irkcilikla es tutularak tukaka edilmistir; oysa halklarin gecmislerine iliskin belirleyici etmenler arasinda, kultur, dil gibi ogelerin yaninda irk da aydinlatici kistaslardan biridir. nitekim ataturk tarafindan da desteklenen bu calismalar sonrasinda, anadolu turkleri'nin hemen tamaminin -yeryuzune yayilmis diger turk topluluklari gibi- brakisefal ve kafa skalasinin 85 civarinda oldugu kanitlanarak mozaik palavrasi curutulmus, yine ayni sekilde genelde arap addedilen nusayrilerin de tamamen dolikosefal olan araplardan farkli olarak turklerle benzer olculer tasidiklari, yine kurtler arasinda bu acidan turdeslik olmadigi, ancak ozellikle zazalarin turkmenlerle benzestigi gibi onemli sonuclara varilmistir.
  • doğrusu afet inanın doktora tezi için kafatası araştırmaları olması gereken bir konudur bu. afet inan anadolu uygarlıkları ile ilgili bir doktora tezi hazırladığı için o zamanlar, anadolu yaşayan halkların antropolojik incelemeleri için yapılmıştır
  • okudugu uc-bes kitap ve ogrendigi yedi-sekiz slogan ile sosyalizm ve komunizm hulyasina dalmis, kirli sakal ve bogazli kazak ile gezmek disinda gorunur bir ozelligi olmayan, kendisi gibi uc bes tip ile bir araya geldiginde devrilmis bir devrimin yuceliginden konusan, farkinda bile olmadiklari ezikiklerini marjinallik mavallari ile uyutan "devrimcilerin",

    kafasi 1600 yil oncede kalmis, lafa gelince irkciliga karsi olan ama ne hikmetse din ayrimi yaparak musluman olmayan herkesi kesmek ya da musluman yapmak hayali kuran, kadin erkek ayrimi yapan, arap milliyetciliginin kolesi olmus ummetci dincilerin,

    vatan ve millet diye ortalikta gezen, ama milliyetcilik anlayislari mesela okullarda devletin sirasina, malina hilaller kazimaktan, gordukleri uzun sacli ve kupeli erkekleri dovmek veya taciz etmekten oteye gitmeyen, reis dedikleri tiplerin pesinde suru halinde gezen irkcilarin,

    kurt milliyetciligini veya irkciligini emperyalist guclerin destegi ve gazi ile ozgurluk veya insan haklari diye pazarlayip yutturmaya calisan, ama daha feodalizm denen ilkellikten, asiret sisteminden kurtulamamis, hatta birakin kurtulmayi yasatmak icin kan doken kurt fasistlerinin, teroristlerin, bolucululerin,

    evet hepsinin ve daha fazlasinin kendi hastalikli ve celiskilerle dolu "dusunce" anlayislarina malzeme yapmak icin kullandigi arastirmalardir.

    kimisi, ozgurluk, kardeslik veya irkciliga karsiyiz gibi sloganlar esliginde altan altan ataturk dusmanligini kusarken, kimisi ise kendi irkciligini, ataturk'un yapilmasina katkida bulundugu bu arastirmalarla desteklemeye calisir. ama, ozde, hepsi... neyse...

    bu arastirmalar neden mi yapilmis? aciklamalari var... usenmeyenler en azindan bu baslikta yazilanlari okusun...

    efendim oncelikle sunu unutulmamali ki kemalist dusuncede renk, dil, din, irk ve cinsiyet ayrimi yoktur.

    ataturk tarafindan 1930 yilinda kaleme alinmis vatandaş için medeni bilgiler kitabina (sayfa 18-25) bakalim once.

    "türklerin menşei, teşekkülleri ve tarzı

    türk milletinin her kişisi, birtakım farklarla ve fakat umumî surette birbirine benzer. bazı yapılış farklarını ise tabiî bulmak lâzımdır. çünkü mezopotamya, mısır vadilerinden başlayan malûm tarihten evvel orta asya, rusya, kafkasya, anadolu, dünkü ve bugünkü yunanistan, girit, romalılardan evvel orta italya, velhasıl akdeniz sahillerine kadar yayılmış ve yerleşmiş ve bu başka başka iklimlerin tesiri altında, başka başka cinslerle binlerce sene yaşamış, kaynaşmış bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan cemiyetinin bugünkü çocuklarının tamamı tamamına birbirlerine benzemeleri mümkün müdür? her zaman, her yerde, küçük bir aile çocuklarının bile tamamen birbirine benzemeleri vaki değildir. türk kavmini, yalnız bir noktada, iklimi aynı dar bir mıntıkada belirmiş zannetmek doğru değildir. türk kavmi yukarda söylediğimiz gibi, çok büyük bir sahada vücut bulmuş ailelerin birleşerek sop (klan) ve sop'ların birleşerek boy (kabile) ve boy'ların birleşerek öz (aşiret) ve öz'lerin de birleşerek el (medine) ve en nihayet el'lerin bir merkezde birleşmeleriyle büyük bir camia vücuda getirmiştir.

    böyle olmakla beraber bugünkü türk milletinin esası aynı menşein, aynı azîm müşterek mazinin tespit ettiği muayyen tiptedir, türk tipi..."

    bir kitabinda bu sozleri yazmis bir kisinin irkci oldugu, sadece kafatasina gore insanlari ayirdigi soylenebilir mi? yazdiklarini bir kenera birakin ataturk'un devrimlerinde, sozlerinde veya vucuda getirdigi eylemlerinde kafatasi irkciligina dair bir tek ornek var mi? ya da eger irkciliga yonelik bir fikri ve dusuncesi olmus olsa idi, onca yokluga, fakirlige ve turlu kotuluklere ragmen, etnik kokenleri ne olursa olsun, ayni tarihten gelip ayni kulturu ve topraklari paylasan insanlari orgutleyerek emperyalist gucleri ve ulke icindeki hainleri tepeleyebilir miydi, bir devrim yapabilir miydi?

    peki simdilerde gizli gizli ataturk'un irkciligini veya kafatasciligini vurgulayan kendini bilmezler acaba ataturk ile birlikte cephede olumune savasanlarin hicbirinin bu "irkciligi" anlayamadigini mi dusunuyor? yoksa o savasa canlari pahasina katilanlarin hepsini tipki hitler'in askerleri ss'ler gibi mi saniyor? ya da ataturk son derece guclu bir sekilde tek basinda iktidarda iken, ulkeyi ve insanlari istedigi yonde surukleme kudretine sahipken egemenlik kayitsiz sartsiz milletindir deyip, sonra da bu sozunun geregini turkiye cumhuriyeti'ni, etnik kokeni, dili, rengi veya cinsiyeti ne olusa olsun kendini turkiye cumhuriyeti vatandasi olarak tanimlayanlara yani bizlere miras birakarak yerine getirdigini goremiyor mu? bunlari bir kere bile dusundunuz mu ey gafiller?

    simdi de unlu bir alman profesoru olan gotthard jaschke'nin ataturk milliyetciligi veya yurtdaslik anlayisi ile ilgili yazdigi bir yaziya uzanalim. ancak yaziya gecmeden once, bu yazinin 1941 yilinda, yani almanya'da ve dunyada fasizm ruzgarinin guclu ve sert bir sekilde estigi 1940'li yillarda kaleme alindigini belirtmek istiyorum.

    "atatürk’ün ulus devleti, ırk saflığı düşüncesini bilinçli olarak reddetmektedir. inönü’nün bir ifadesine göre, ‘damarlarında ister moğol, ister sami, ister aryen kanı aksın, dil ve kültür bakımından türk olmak isteyen kişi türk’tür (...) avrupalı bilginler istedikleri kadar kafataslarını incelesinler, bu konuda birtakım sonuçlara varsınlar, türk yasaları hiçbir türden kabile ya da ırk bilincini teşvik etmemekte, aksine ezmektedir.’ (gotthard jaschke, turkei, kleine auslandskunde, junker und dünnhaupt verlag, berlin, 1941. sayfa: 64.")
  • ataturk un emri ile kafatasi arastirmalarinin en onemli olgusu, ataturk un emri ile kafatasi arastirmalarinin baslamasi degil, hatanin gorulup ve hatada israr edilmeyip bu calismalari sona erdirme kararinin verilmesidir.

    dogruyu bulup, "ha boyle degilmis" demeyi kabul ettiginiz surece isterseniz iki kere ikinin dokuzyuzyirmiuc oldugunu ispatlamaya calisin, nedir?
hesabın var mı? giriş yap