*

  • julia stiles'ın dexter'ın beşinci sezonunda canlandırdığı karakterin adı.
  • nedense bir tek benim beğendiğim ve beni üzen 5. sezon dexter karakteridir.
  • bence dexter'a yakışmış karakterdir, ilerde geri gelmesini umuyorum, gerçi senaristler geri geleni öldürüyor ama hayırlısı. dexter'i en iyi anlamış kişidir aynı zamanda, ne lila gibi deli, ne miguel gibi karanlıktır. dexter'i tamamen light side'a çevirebilecek biriydi lakin olmadı, rita yenge gibi dırdırcı da değildi aynı zamanda.
  • dexter'ı bir paçavra gibi kullanıp atmış karakterdir. dexter'le ilişkisinin bitimi "öküz öldü, ortaklık bitti" misali olmuştur. oysa biz onu dexter'ı anladığı, olduğu haliyle sevdiği için sevmiştik. nolurdu dexter'ın kendisi için yaptıkları için dizini kırıp otursaydı. çok da yakışmışlarda oysa ki. sayesinde ilk kez dexter'ın aşık olduğunu görmüştük. rita dexter için mantıklı bir ilişkiyken lumen ise gerçi bir aşktı. bir yerlerde tekrar onu görebilmek umuduyla bekleyeceğiz diyelim...
  • sir gerard uth mondar, lumen'dan bahsederken "light side" tabirini kullanmakta çok haklı. ve onun bu haklılığı, salt lumen'ın duru güzelliğinde, -son darbesini saymazsak- temiz kalbinde göstermiyor kendisini; aynı zamanda yazarların lumen'a "lumen" ismini vermesi de bu "light side" olma durumunun bir delili.

    illuminati denen tarikatı sadece görüp geçiyorum ve mevcutluğuna inansam dahi takıntı haline getirenlere de her fırsata «get a life!» demekten kendimi alamıyorum. fakat dexter'ın beşinci sezonunun özellikle ilk yarısında "illuminati" ile ilişkilendirilmiş öyle çok şey vardı ki, lumen'ın dexter morgan üzerindeki etkilerini bundan ayrı ele almak bütünüyle yanlış olur diye düşünüyorum.

    öncelikle sezonu hatırlayanlar "santa muerte" tarikatını ve soruşturma sırasında bulunan sembolü de anımsayacaklardır: illuminati ile ilişkilendirilen horus'un gözü'nün simetrik bir versiyonu.

    öte yandan, sezonun altıncı bölümünün ismi şöyleydi: "everything is illumenated", yani yaklaşık olarak "her şey aydınlandı". fakat bir fark var var: "illumenated" kelimesinde kasıtlı bir imla hatası söz konusu. çünkü kelimenin doğru yazılışı "illuminated" şeklindedir fakat belli ki zaten aşikar olan ilişki daha da belirginleşsin diye "illumenated" kelimesi kullanılmış. bu halde bölümün adının alternatif çevirisi şöyledir: "her şey lumen'landı".

    lumen ann pierce'e döndüğümüzde ise şunu görüyoruz: o, dexter morgan'ın içindeki "dark passenger"ın kayıplara karışması yolunda bir umut ışığıydı. intikamını aldığı zaman lumen'ın içindeki karanlığın kaybolacağını dexter da biliyordu. fakat o umuyordu ki, kendi içindeki karanlık da lumen'ınınki ile birlikte kaybolup gitsin. fakat sezon finalinde gördük ki, dexter'ın karanlığı iyi huylu değil, ve hiçbir yere gitmeyecek.

    ~~

    her ne kadar dexter usta'yı «sen de başını alıp gitme n'olur, tut ellerimi» moduna sokup tarifsiz acılara gark ederek bizlerdeki devasa sevgi kredisini tek hamlede tüketmiş olsa da, lumen ann pierce, ilk beş sezonun tamamına baktığımızda dexter'ın hayatına girmiş yegane "eşruh"tu. altıncı sezonu izlemediğim için ilerisine dönük konuşamıyorum fakat şunu biliyorum ki, lumen, dexter morgan için gerçek bir "light passenger"dı.

    gönül isterdi ki, aydınlanımını dexter ile de paylaşabilseydi. fakat bu mümkün olmadı ve böylece benim izlenecek en az üç sezonum daha var!
  • bu haftasonu hayatımıza misafir olmuş karakter. 5. sezonda dexter'ın güvendiği karakterin öldürülmesine değil bırakıp gitmesine şahit oluyoruz. bu diğerlerinden daha acıydı sanki.
hesabın var mı? giriş yap