• (bkz: toponimi)
  • nisanyan bu kitaba ek olarak, turkiye sinirlari icindeki tum yerlesim birimlerinin bugunku ve tarihteki isimlerini gosteren bir online envanter baslatmis, adini da index anatolicus koymus. wikipedia gibi kullanici katkisina acik bir projeymis.
  • agos yazı işleri müdürü aris nalcı tarafından kendisi ile bu kitabı hakkında bir söyleşi yapılmıştır. ulaşmayı burdan mümkün kılalım:

    yazdıklarıyla ve konuştuklarıyla tartışma yaratmaya devam eden sevan nişanyan’ın son kitabı ‘adını unutan ülke: türkiye’de adı değiştirilen yerler sözlüğü’ yayımlandı. uzun bir çalışmanın ürünü olan ve everest yayınları’ndan çıkan kitap, nişanyan’ın belki de en az polemik yaratacak eseri, zira her şey son derece açık...

    bu sebeple olsa gerek, taraf gazetesinde din üzerine yazdığı köşe yazılarını ve bu yazılara gelen cevapları bir araya getiren ‘hocam, allaha peygambere laf etmek caiz midir?’ adlı kitabı da, aynı anda kitapçı raflarında.

    artık her ay nişanyan’la bir röportaj yapmak zorunlu oldu. bir ay kadar önce şirince’de yaptırdığı anıt mezarla, sonra da türk dil kurumu’nun kendisini davet ettiği kongre ile gündeme gelen nişanyan’ın son kitabı da hayli ilginç. türkiye toprakları üzerinde yerleşim birimlerinin isimlerinin, günümüze asıllarına uygun bir şekilde ulaşmadığı gerçeğinin hepimiz farkındayız. son yıllarda ‘açılım’ adımlarıyla köylere eski adları geri verilmeye başlanırken, yok olan ve geri verilmeyen adların da kayıt altına alınması açısından çok değerli bir çalışma ‘adını unutan ülke’.

    kitap, bir internet sitesi projesiyle de destekleniyor. google maps uygulamasıyla ortak çalışan nisanyanmap.com adresine girdiğinizde, yeni veya eski ismini yazdığınız bir köyü, tam koordinatlarıyla harita üzerinde görebiliyorsunuz. “genelkurmay’da bu kadar detaylı ve doğru koordinatlı harita yoktu” diyen nişanyan’ın hazırladığı bu internet sitesi hem gezginlere hem de genelkurmay’a yardımcı olabilecek nitelikte.

    • ‘index anadolicus’ adlı bir internet sitesi hazırlayıp, tüm köylerin bilgilerini ‘google maps’ uygulamasına yüklediniz. google maps şu anda türkiye’deki engeller sebebiyle çok iyi çalışmasa da, bu şekilde proje sadece kitapla sınırlı kalmadı, ve gün geçtikçe kendini geliştirip yenileyen bir hal alıyor.

    google maps, kullanıcı adı ve şifre alan herkesin kendi düzeltmelerini yapabileceği wikipedia (açık ansiklopedi) uygulaması mantığı ile çalışan bir internet sitesi. ideal koşullarda onu hiçbir zaman kullanmak zorunda kalmayız ama türkiye’de internet ortamında ideal koşullar mevcut değil.

    yer isimleriyle ilgili mücadele, bir bakıma, şu anda türkiye’de verilmekte olan büyük mücadelenin en can alıcı noktası. burası tüm geçmişini inkâr eden türk milliyetçiliğinin devleti mi, yoksa “burada var olan her şey bizimdir” diyen bir anlayışın devleti mi olacak? yani, bu ülke, burada yaşayan herkesin ülkesi midir, yoksa “vatan millet sakarya” diyen bir ülke midir? şu anda cumhuriyet rejimi üzerine verilen mücadelenin can damarı buradadır. açılım yapılması, anayasa mahkemesi’nin değiştirilmesi vs. ikincildir. esas hadise budur. yer isimlerinin değiştirilmesi ve şu anda oradan geri adım atma sürecinin çok derin bir anlamı olduğuna inanıyorum. yaklaşık 15 sene önce farkına vardım ki köy adlarının değiştirilmesi insanların içine öyle bir işlemiş ki, “pkk isyanının asıl nedeni budur” bile diyebilirsin bir yerde. çünkü çok esaslı bir hakaret köy adının değiştirilmesi. yüzüne karşı “sen hayvansın” denmesini kaldırabilir belki bu insanlar, ama bunu kaldıramaz.

    cumhuriyet rejimi, bir hakaret rejimidir. “ben seni kabul etmiyorum” diyor, “sen benim gözümde bir hiçsin, senin kültürün yoktur, geçmişin yoktur, tercihlerin de beni bağlamaz” diyor. suriye çölünde 3 bin seneden beri var olan köy adını ‘oğuzlar’ diye düzeltmiş. bu, inanılmaz bir küstahlığın, zihniyetin eseridir, türkiye cumhuriyeti’nin temelinde yatan terbiyesizliğin dışavurumudur. bu isimlerin düzeltilmesi ve aslına dönülmesi bence bu ülkenin geleceği açısından önem taşıyor.

    ani’ye ‘anı’, akhtamar’a ‘akdamar’ dendikten sonra geri nasıl dönülecek?

    türkiye’de zihniyet çok büyük bir hızla değişiyor. 90 senedir ayakta tuttukları kale dört bir taraftan devriliyor. insanların buna alışması zaman alır. üst düzey ve alt düzey devlet bürokrasisine, güvenlik kuvvetlerine mensup insanlarda, çok net bir şekilde, “tamam artık, yeter bu kadar” gibi bir tavır görüyoruz. bütün toplumda bir arayış, bir kabulleniş var. bu da, türk toplumunun nihayet o ölümcül çocukluk hastalığını aşıp olgunlaşmaya başladığının önemli bir belirtisidir, ben çok iyimserim bu açıdan. ani’yi önce ‘ocaklı’ yaptılar; sonra onun yerine ‘anı’ demeye başlamaları zaten maçı kaybetme sürecinin bir parçasıdır. isim değiştirme politikası, cumhuriyetin, geçmişi ve türkiye’nin etnik karmaşıklığını inkâr etme politikasıdır. bu proje kısmen tutmuş, kısmen tutmamıştır.

    “türkiye’nin şu anki durumunu gorbaçov dönemine benzetiyorum”

    • siyasi gelişmelere bakıldığında, sistemin çatlamaya, barajın su kaçırmaya başladığı görülüyor. kürtçe köy isimlerinin geri verilmesi, 24 nisan’ın istanbul’da anılması gibi gelişmelerin, halktan yükselen bir “yeter artık!” sesi olduğunu mu düşünüyorsunuz?

    bunun bir akp politikasından ziyade devlet politikası olduğunu düşünüyorum. arka planda birileri türkiye’nin artık bu yönde yürümeyeceğini gördü, ve modern çağa ayak uydurması için birtakım şeylerin değişmesi gerektiğine karar verdi. bu, türkiye devleti açısından son derece riskli bir dönüşümdür; açıkça söylemek gerekirse, ipi elden kaçırdıkları anda türkiye’de kan gövdeyi götürür. dolayısıyla, çok temkinli, çok ölçülü, iki adım ileri - bir adım geri yöntemiyle, sanki hiçbir şey değişmiyormuş görüntüsü vererek bir değişiklik gerçekleştirilmeye çalışıyor. bunu, tahmin ettikleri ve bekledikleri işlem kılavuzuyla mı götürecekler, yoksa yüzlerine gözlerine mi bulaştıracaklar, bilmiyorum. aslında kimse bilmiyor, kendileri de bilmiyorlar. türkiye’nin şu anki durumunu bir bakıma gorbaçov dönemine benzetiyorum.

    şu anda isim değiştirmek çok uğraştırıcı bir süreç. referandum yapıyorsun, içişleri bakanlığı’na başvuruyorsun, özel idare’ye başvuruyorsun, sonunda bir şekilde oluyor. hükümet bürokratik prosedürü kolaylaştırmak niyetinde. ondan sonra “ne halin varsa gör” diyecek.

    “türkiye cumhuriyeti ideolojik ve yapisal olarak 1913’te başlar”

    türkiye’de, tanzimat’la birlikte yerleşim birimlerinin resmi adı diye bir kavram ortaya çıkıyor. ‘ad’ dediğin şey sadece halk arasında cari olan bir şeyden ibaretken, modern anlamda bir devlet bürokrasisi kurduğun andan itibaren, birdenbire devleti ilgilendiren bir konu oluyor. bunun da üstüne, 1870’lerden itibaren türkleştirme fikri başlar. dolayısıyla, yeni kurulan yerlere devlet ideolojisiyle uyumlu, terbiyeli ve kravatlı isimler verme ihtiyacı da 1870’lerde, hatta 1860’larda başlamış bir süreçtir. bu durumun somut bir nitelik kazandığı tarih ise 1913’tür. balkan yenilgisiyle birlikte ittihat ve terakki yönetimi, özellikle ittihat ve terakki içerisinde türk ocakları diye bilinen yapıyla bütün eski gayrimüslim isimleri temizler, onların yerine türkçe isimler verir. 1913’te, mesela trabzon’un bir bölgesindeki tüm köy adlarını değiştiriyorlar. verdikleri yeni isimler, tipik cumhuriyet döneminde de kalacak olan ‘yeşilyurt’, ‘ataşehir’, ‘esentepe’ gibi, tipik isimler. makriköy’ün bakırköy olması, ayastefanos’un yeşilköy olması, kordelya’nın karşıyaka olması, hepsi 1913’ün politikasıdır. türkiye cumhuriyeti, ideolojik ve yapısal olarak 1913 yılında başlar, 1923’te değil. dolayısıyla, bu yeni rejimin ilk uygulamalarından birinin ad değiştirme kampanyası olması bana çok anlamlı geliyor. hedef, memleketin geçmişinin silinmesi. bu geçmişin ittihat ve terakki döneminde iki türlü isim değiştirme var: rumca ve bulgarca yer adlarının kaldırılması, ve içinde ‘hamit’ geçen tüm yer adlarının düzeltilmesi. mesela ordu’nun bir ilçesi var, eski adı hamidiye. bu ad hangi tarihte değiştirilmiş diye bakıyorsun, 1909... artvin, 1921’de türkiye’ye katıldı. artvin’de o zamanlar ermenice yer adı 2-3 tanedir, gerisi gürcücedir. öyle anlaşılıyor ki, 1921’de ya da 1922’de, hepsini sistemli olarak türkçeleştirmişler. ama mesela aynı tarihte türkiye’ye katılan kars ve ardahan’da bu işlem yapılmamış. neden, bilmiyorum. yerel düzeyde bir karar da olabilir. enteresan bir şekilde, tek parti dönemi’nde, yani atatürk ve inönü zamanında ciddi bir ad değiştirme çalışması yok. türk ocakları o dönemde de ısrarla yer adlarına ilişkin makaleler yayımlamış, konferanslar vermiş, yani onlarda bu talep var – dersim’in ‘tunceli’ olması yahut antakya’nın ‘hatay’ olması veya diyarbekir’in ‘diyarbakır’ olması gibi. atatürk’ün 1930’lu yıllarda gitgide fevrileşen davranış kalıplarından biri gibi görünüyor. orada da etnik tanımlamalardan ziyade padişah isimlerinin kaldırılması söz konusu. dış politika açısından veya iç güvenlik açısından riskli olan yerlerde bir meydan okuma… ‘dersim’ yerine ‘tunceli’, açık bir meydan okumadır. ‘antakya’ yerine ‘hatay’, tamamen bir dış politika kararıdır. ama ermenice yer adlarının sistemli olarak değiştirilmesi gibi bir hadise yok. bu, ilginç bir şekilde, demokrat parti döneminde var. demokrat parti zamanında çok sayıda yeni belediye ve ilçe kuruluyor. hazır ilçe olmuşken ‘bizi utandıran’ eski adlar yerine kahramantürk, öztürk gibi adlar verilmesi uygun görülüyor. anlaşıldığı kadarıyla adnan menderes pek meraklıymış bu işe.

    doğu’daki yer adlarinin yaridan fazlasi değişmiş

    doğal olarak, doğu anadolu’daki yer adlarının değiştirilme oranı çok daha yüksek. türkiye’yi ortadan ikiye bölersen, doğu’daki yer adlarının %50’den fazlası değişmiş. batıda daha az. bunun da nedeni basit: batı’daki yer isimlerinin çoğu zaten türkçe. esas radikal ad değiştirme döneminde, yani 1960’ların sonlarına kadar, değiştirilen adların eskileriyle bir telaffuz veya anlam bağı yok. tamamen temiz, raftan çıkartmışlar. bir yere ad verilmesinin asıl nedeni, birbirlerine yakın yerlerin birbirleriyle karıştırılmamasıdır. yani birbirlerine 20 kilometre mesafede bir tane çamlıkent, bir tane çamlıyurt, bir tane de güzelçamlı yaparsan, insanlar bunları ebediyen birbirine karıştırır. yani alışılabilecek adlar değil. 1980’den sonra doğu’daki bütün mezra isimlerini düzeltmişler. onlar da farklı bir yöntemle düzeltilmiş, eski adlarla sadece ilk harfleri tutuyor.

    “köyün adini çözemedik, yetiş sevan bey!”

    • insanlar, bu ideolojik değişime ve sosyal güvenin artmasına paralel olarak, kendi geçmişlerini daha çok merak eder oldular. “tamam, atalarımız asya’dan gelmiş de, biz kimmişiz, bu işin doğrusu nedir?” sorusu anadolu’da çok yaygın. ciddi bir bakış açısı değişimi söz konusu. bu durumun sizin çalışmanıza etkisi oldu mu?

    böyle bir çalışmaya girdiğimi duydukları anda türk milliyetçisi insanlardan da çok büyük ilgi gördüm. mesela bir köyün muhtarı bana telefon etti, “biz bizim köyün adını bunca yıldır çözemedik sevan bey. eskiden ermeniler varmış bizim köyde ama pek bir şey bilmiyoruz, siz biliyor musunuz?” dedi. kars-ağrı bölgesinde adı ermenice olan köylerin hiçbiri 19. yüzyıl sonunda ermeni köyü değil. buna karşın, oradaki ermeni köylerinin tümünün türkçe adı var. dolayısıyla isim analizinden insanların geçmişi çıkmıyor. yani senin köyünün adı ermeniceyse ve bugüne kadar bu isim kullanılmışsa, ya da oradaki her bir mahallenin veya her bir tarlanın ermenice bir adı varsa, şu gerçekle yüz yüze geliyorsun: senin atalarının bir kısmı türk veya kürt olabilir, olmayabilir de, ama bir şekilde ermenilerle beraber yaşıyorsun. bir zamanlar onların mülkü olan bir yerde oturmuşsun. iki ihtimal vardır; ya ataların ermenilikten dönmüş, ya da ataların burayı zaptetmiş. insanlar bu hakikatle bugün geçmişte olmadığı kadar yüz yüze geliyorlar. insanlar kendilerine kimlik arıyorlar. cumhuriyetin onlara verdiği sahte kimlik onları bir yere kadar götürdü, şimdi o kimlik iyiden iyiye dökülüyor. insanların kendi geçmişlerini anlatmaya dair tutarlı bir hikâyeye ihtiyaçları vardır.

    bu işin sonucu bizi daha rahat ve daha barışçıl bir ülkeye götürecek, burası kesin. eğer türk devleti gerçekten büyük oynuyorsa, o vizyona ve kendine güvene sahipse, bu ülkenin kapılarını tekrar ermenilere açmak zorundadır. açılmasıyla birlikte kimlik ayrımları çok daha akışkan ve geçişken hale gelecektir. çünkü geçmişte ermeni’yi, türk’ü, rum’u birbirinden ayıran temel unsur dindi. bunun etkisi modern dünyada çok daha azalmış olduğu için, bundan 100 yıl önce mümkün olmayan ama bugün artık mümkün olan durumlarla karşılaşıyoruz ve karşılaşacağız: “biz aslında türk’üz, yani adım ahmet, çocuğumun adı da ayşe, evde türkçe konuşuruz, 40 yılda bir camiye de gideriz ama biz ermeni’yiz.” böyle bir durumda da türkiye üst kimliğinin inşası büyük önem kazanıyor ve artık yeni bir paketin tanımlanması gerekiyor.

    • kitap bu işin neresinde duruyor?

    kitap sadece ve sadece bir başlangıç. ama bu, bir kişinin tek başına altından kalkabileceği bir iş değil. bunun güvenilir bir referans haline gelebilmesi için üzerinde daha 3-5 yıl çalışmamız gerek. 40 bin köy var; mezralarla birlikte 80 bin yerleşim alanından söz ediyoruz. ortalama bir yerleşim için 4-5 kaynak gösterirsen, 200-300 bin kaynaktan söz ediyoruz. genelkurmay başkanlığı’ndan türkiye’deki yerleşim koordinatlarını aldım. çöp... büyük çoğunluğu yanlış. dolayısıyla, şu anda elimde genelkurmay başkanlığı’ndakinden daha iyi bir koordinat listesi var.

    “milliyetçi ahmaklik her ulusta var”

    • daha önce sizinle yaptığımız bir röportajda, ermenistan ve yunanistan’da da çok sayıda yer adının değiştirildiğini belirtmiştiniz.

    bu coğrafyada bu namussuzluğu başlatanlar yunanlılardır. yunanistan’daki modern yer adlarının üçte biri türkçeydi. 1820’lerden, 1830’lardan itibaren, hepsini sistemli olarak antik yunan adlarına çevirdiler, çeviremedikleri yerlere de yeni yunanca isimler yerleştirdiler. şu anda yunanistan coğrafyasının tamamı güvenli. bunu yunanlılara ya da ermenilere söylediğinde şu itirazı dile getiriyorlar: “biz yeni ad vermedik. aksine, işgal döneminde oluşmuş olan isimleri iptal edip geçmişe çevirdik.” bu itirazda sadece kısmi bir haklılık payı vardır, çünkü her zaman böyle olmamıştır. yani milliyetçi ahmaklık türklere özgü bir şey değil, her ulusta var maalesef.
  • bir sözlük için tuhaf bir isim.
hesabın var mı? giriş yap