1 entry daha
  • esra bezen bilgin'i gözlerimi bile kırpmaksızın, hayranlıkla izlediğim, mükemmel bir oyun. malafa'dan bu yana bu kadar iyi bir tiyatro oyunu izlememiştim; ki onu da, hakan günday'a taptığım ve kitabı da neredeyse ezbere bildiğim için, beğenmeye koşullanmış bir şekilde izlemiştim. fakat izlemeden önce hakkında hiçbir şey bilmediğim bu oyun, ağzımı açık bıraktı.

    --- spoiler ---

    fuhuşa zorlanan yabancı uyruklu bir kadının pezevengine aşık olması ve başına geleceklerden habersiz, doğacak çocuğuyla mutlu bir gelecek hayal etmesi; her şeyin tersine dönüp, bu kadıncağızın özgürlüğüne kavuşma hayaliyle içinden çıkan prezervatiflerin çetelesini tutması ve hiç doğmayan çocuğu için mayo çalması... özgürlüğünden alıkonulan kadınların yaşamı, daha iyi ve daha vurucu bir şekilde anlatılamazdı sanırım. güncel mekanların, mağazaların ve marketlerin isimlerine yapılan göndermeler ise, oyunu daha inandırıcı kılmış kesinlikle.

    --- spoiler ---

    esra bezen bilgin için de ayrıca bahsetmek lazım. zira, oynadığı karakterle böylesine bütünleşen bir oyuncu görmemiştim daha önce. seyirciyi -en azından beni- öylesine inandırdı ki, kendisinin oyuncu olduğunu unutup, gerçekten fuhuş tuzağına düşmüş bir kadın sandım oyun boyunca.

    bu oyun vasıtasıyla, türkiye'de güzel şeyler de olduğunu hatırlamış oldum ve umudum arttı; resmen büyülendim. bu oyun için ekibe yemek servisi yapan elemandan, çaycıya; yazardan, yönetmene; uyarlayandan, set işçisine ama en çok da oyunculara çok teşekkür ederim. ellerinize sağlık.

    bir de televizyon dizilerinde arz-ı endam edip oyuncu sıfatıyla ortalıkta dolanan porselen bebekler ve sinemada milyonları aşan izleyiciye kapalı gişe oynayan komedyenlere, bu oyunu izlemelerini şiddetle tavsiye ederim. gitsinler de, "oyuncu nasıl olur, bir insan nasıl tüm benliğiyle oynar, mimikler nasıl kullanılmalıdır, repliklerin vurguları nasıl olmalıdır, sufle almaksızın bir karakter nasıl canlandırılır, uzun cümleler sarfetmek için ille de nefes almaksızın motor gibi mi konuşulmalıdır, laz şivesi dışında aksanlar var mıdır, varsa bu aksanlar nasıl gerçekçi telafuz edilir ve abartıdan nasıl uzak durulur" konularında 1 saat 15 dakikalık sıkıştırılmış bir ders alsınlar. kesin, nefes alış verişlerin bile bir taktiği vardır ama amatör gözle bu kadarını gözlemleyebildim.

    son olarak itiraf etmeliyim ki, devlet tiyatrolarını her fırsatta savunan ben*, kendimi kandırmış ve boşu boşuna olmasa da, sadece zaman geçirmişim şimdiye kadar. bu oyun, hiç abartmaksızın iddia ediyorum ki, devlet tiyatrosu'nun 2010-2011 sezonundaki tüm oyunlardan daha iyiydi.

    edit: yazmayı unutmuşum: bence görsel sanatlarda en etkileyici metod olan flashback'in tadı, tiyatro'da bir ayrı oluyor. sinemada etkiyi ikiye katlıyorsa, tiyatroda bu etki, fersah fersah fazla oluyor.
84 entry daha
hesabın var mı? giriş yap