*

  • dün gibi hatırladığım mücadele. maçı da trt 3 veriyordu. o zamanlar genç ve delidolu çağlarımızdaydık dolayısıyla genç ve delidolu martina hingis i destekliyorduk.. hatta ben maç sonuna kadar destekledim. yanlış hatırlamıyorsam olayın olduğu ikinci sette, martina maç sayısına kadar getirmişti tüm dezavantajına rağmen ama steffi oradan çevirince üçüncü sette martina hingis tamamen oyundan koptu. bir servisi de taşak geçer gibi yerden göndermişti. tualet izni aldığı zaman annesi ile gitmiş olabilir, ben öyle hatırlıyorum..ah hingis ah..nerede o şampanya ile kortlarda sevinç turu atan martina..nerede 2007 deki martina..ne gerek vardı itiraza. setlerde öndesin, ikinci sette 2-0 öne geçmişsin.. kendi adıma konuşmak gerekirse ekran başında ben o gün martina kadar üzülmüştüm duruma. maçtan önce bizim ev martina martina sesleriyle inliyordu, her şey çok iyi gidiyordu ah hingis ah..

    şunu söylemek gerek ki o gün o maçı izleyenler tarihe tanıklık ettiler.. uzun yıllar unutulmayacak bir maçtı..
    (bkz: erkeklerin mac hafızası)
  • martina hingis'in şımarıklık dönemini bitiren maç. hemen her maçta ağlak bir surat takınmak suretiyle seyirciye sempatik gözükme taktiği, bu maçta kendisine büyük bir kapak olmuştur.
  • evcek oturup izlediğimiz maçlardandı. validenin yoğun hayranlığı dolayısıyla biz de steffi destekçisiydik. iyi ki de öyle olmuşuz. zira videolara baktım da, şimdiki çaçaronlarla karşılaştırınca sahadaki duruşu bile bambaşkaymış. hingis'e de steffi bıraksın sonra destekleriz diye göz kırpıyorduk. ama ne olursa olsun, steffi karşısında şans tanımıyorduk ona. zira steffi'nin son dönemiydi, ayakta ve zirvede bırakmak istiyordu. martina maça fırtına gibi başladığında bile steffi'ye olan güvenimiz sarsılmadı. canla başla destekledi. hatta annem baş parmağının tırnaklarını birbirine sürerek hingis'e bağlama büyüsü bile yapmıştı. büyüler tuttu ki martina yaşına uygun tavırlar içerisine girdi, çamura yatmaya başladı. açığı görüp sonuna kadar aralamanın üstadı steffi affetmedi.

    martina tuvalet molasına annesiyle gitmedi. sanırım o aralar antrenörlüğünü annesi yapıyordu ve tenis maçlarında oyuncunun antrenöründen taktik alması yasaktı. martina'yla annesinin beraberliği maç sonrasına denk gelir. maç bitiminde martina seremoniye katılmayı redderek ağlaya ağlaya, salya sümük soyunma odasına gidince annesi de peşinden gidip kızı korta geri getirdi. hatta steffi sarılıp, pışpışlayıp gönlünü almıştı. ha bi' de hingis seyircilere "umarım seneye beni de desteklersiniz" diye yalaklanmıştı. sonra ne oldu bilmiyorum. başarılı da olsa böyle basit olaylardan morali bozulan tenisçileri seyretmek haz vermiyor bana. pete sampras gibi oyunun her anında soğuk kanlılığını korumakta fayda var.
  • steffi graf a ait olan 1 yıl içindeki tüm grand slam leri kazanan en genc bayan tenisci unvanini, martina hingis turnuvayi kazandiginda ona kaptirmamak icin daha buyuk bir hirsla oynadigi, sportif ve kisisel olgunluguyla kazanabildigi mactir.
  • martina hingis'e aşık olmuştum ben bu maçta. o buz gibi soğuk/kanlı graf'ın karşısındaki öfke patlamaları, çırpınışları, seyircinin yamuk yapması (bir de fransızlara romantik derler, hadi ordan), ne bileyim gidip korttaki herkesi dövmek gelmişti içimden. niye diye sormayın, ben de gençtim o zaman.
  • özellikle hingis topa altından falsolu vurarak attığı servisten sonra -underhand deniyor galiba- fransiz seyircilerin tepkisi hingis'e maçı kaybettiren en büyük etkendi. o an inanılmaz şaşırmıştı aslında herkes. top tam graff'ın tarafında filenin dibine düşmüştü ama graff nasıl yaptıysa koşup topu kurtarmıştı ama oyunu alan hingisti.
    burada göz ardı edilen nokta graf'ın kariyerinin zirvesinde, bütün başarılara doymuş, tecrübe kelimesinin anlamını yeniden yazmış birisi olmasına karşın hingis'in 16 yaşında ilk grand slamini kazanmış 18 yaşında bir harika çocuk olmasıdır. sürekli olarak annesinin psikolojik baskısı altında kalan hingis'in bu durumu daha fazla kaldıramayacağı aşikardı. nitekim bu süreç 2002'de 22 yaşında tenisi bırakmasına kadar sürdü.
  • graf a olan aşkın sonu hingis e olan aşkın başlangıcıdır bu maç benim için. buluğ bünye bu tip maclarda ezilen ve güzel olanın yanında olduğundan evde deliler gibi hingis i destekleyip onunla beraber çıldırdığımı anımsarım hep.
  • tenisle yeni ilgilenmeye başladığım döneme denk gelen, bu sporu daha çok sevmeme neden olan, stefi graf ve martina hingis arasında oynanan final maçı. bu kadar unutulmaz olmasını sağlayan en büyük etken bir tenis maçından çok, "hingisin siniri / grafın olgunluğu" maçı haline bürinmesidir. bu sayede yetenek, iyi oyun, taktik vs den öte tenisin tecrübe ve sabırla ilgili olduğunu öğrenmemi sağlamıştır. hingis sever birisi olmama rağmen ben de, kendisinin bu maçta göstermiş olduğu, daha çok acemiliğinden kaynaklanan, sonuçta maçı kaybetmesinde büyük rol oynayan gereksiz hırs ve agresif tavırları nedeniyle graf tarafını tutmuştum.
  • ertesi günü öss sınavı olan maçtı. maça hinginsi tutarak başlayıp, yaptığı çirkefliklerden sonra graf'ı tuttuydum. zaten sonrasında da hingis tekrar toparlanamadıydı.
  • bir çok kişinin hingis ile ilgili duygularını belirleyen maç olmuştur. her ne kadar bu duygulara başka sebeplerden dolayı katılıyor olsam da, meşhur "underhand" servis (falsolu bir şekilde topu havaya atmadan bel hizasından) konusunda o zaman fransiz seyircisinin verdiği tepkinin haksız olduğunu düşünüyorum.

    bunun en büyük kanıtı da, en az bu final kadar ünlü 1989 ivan lendl michael chang rolland garros finalidir. bu maçta, yaşadığı kramplardan inanılmaz acı çeken ve hareket etmekte zorlanan chang, rakibi lendl'ın konsantrasyonunu ve temposunu kırmak için bir çok yol denemişti. underhand servisi de hingis'den 10 sene önce bu maçta kullanmış, sayıyı almış, ve daha da ilginci fransız seyirciler tarafından da alkışlanmıştı. chang maç sayısında, lendl servis kullanırken de,kendi sahasının ortasındaki "t"'nin neredeyse ortasında durmak gibi bir taktik denemiş,ve bu taktik işe yaramış, lendl'ın çift hatası ile maçı kazanmıştı.

    hingis'i sevmemek için neden arıyorsak, daha çok kendisinin 1998 yılında, o zaman tenisten sakatlığından dolayı yarı emekli durumda olan graf için "steffi zamanında iyi sonuçlar aldı ama tenis artık daha hızlı ve atletik bir oyun. onun dönemi bitti" şeklindeki açıklaması, çiftlerdeki partneri jana novotna ile devam etmeme kararının sebebini "o yaşlı ve yavaş" şeklinde ifade etmesi ya da williams kardeşler için verdiği sayısız demeç daha uygun olacaktır.

    bütün bunlar dışında, hingis kadın tenisinin gördüğü en güzel "oyun"'lardan birine sahipti. maalesef bunu uzun süre taşıyabilecek bir olgunluğa ve zerafete asla sahip olamadı.
hesabın var mı? giriş yap