• f. scott fitzgerald'ın tender is the night isimli romanı ismini bu şiirin 35. dizesinden almıştır.

    ve yazar yine bu şiirden birkaç dizeyi kitabın başında epigraf olarak kullanmıştır.

    "already with thee! tender is the night.
    … but here there is no light,
    save what from heaven is with the breezes blown
    through verdurous glooms and winding mossy ways."
  • şarap temasını bulunduran, romantic tradition dersimdeki sunum konum. (bkz: john keats)
  • başlığı görünce bir heyecanla girip okumamak elde değil çünkü ell and elt departmens detected.

    kaside ustasının kaleminden
  • bir bülbüle gazel

    kalbim sancır ve uykulu bir uyuşukluk ağrıtır
    algımı, sanki baldıran zehri içmişim gibi,
    veya su şebekesine dökülmüşcesine ağır bir afyon
    bir dakika geçti, ve lethe-diyarları suya battı:
    bu senin mutlu yazgını kıskandığımdan değil
    ancak senin mutluluğunla epeyce mutlu olmamdan,-
    ki sen, ağaçların hafif kanatlı orman dryad'i
    melodik bir düzlükte
    kayın ağacı yeşiliyle bezeli, ve sayısız gölgelerle,
    dolu gerdanının rahatıyla söylersin yazın şarkısını.

    ah, bir yudumcuk olsa o bağbozumu şarabından! ki o
    uzunca bir süre soğutulmuş olsa gömülüp toprağın derinlerine
    tadını tabiat örtüsü ve memleket yeşilliğinden alsa,
    dans, ve provence şarkısı, ve güneş yanığı bir neşe!
    ah, bir kupa dolusu ılık güney,
    gerçek, hippokrene çeşmesi kızıllığıyla dolu,
    boncuklanan baloncukların bardağın ağzında göz kırptığı,
    ve mor lekeli ağızla;
    içsem de, görmez olup gitsem dünyayı,
    ve seninle gözden kaybolsam ormanın loşluğunda:

    gözden kaybolup uzaklarda, çözülsem, ve unutsam oldukça
    senin yaprakların arasında hiç bir zaman bilemediklerini,
    yorgunluğu, ateşi, ve endişeyi
    burası, adamların oturup birbirlerin iniltilerini dinlediği yer;
    felcin titretip birkaç, üzgün, son beyaz saçı döktürdüğü yer,
    gençliğin solduğu, hayalet gibi inceldiği, ve öldüğü;
    o yer ki düşününce hüzün kaplar içini
    ve kurşuni gözlü hayal kırıklıkları,
    o yer ki güzellik koruyamaz ışık saçan gözlerini,
    veya yarının ötesinde duyacağı yeni aşk özlemini.

    uzaklara! uzaklara! çünkü ben sana uçacağım,
    baküs ve arkadaşlarının kağnısıyla taşınmaktansa,
    poesy'nin manzarasız kanatları üzerinde ama,
    hissiz beynim bulansa ve beni yavaşlatsa da:
    çoktan seninleyim! gece merhametli,
    ve tesadüfen ay-kraliçesi de tahtında
    tüm o yıldızlı perileriyle dört bir yanında
    ama işte burada hiç ışık yok,
    meltemleri esen cennetten gelenler dışında
    taze karanlıklar ve esintili yosun tutmuş yollar boyunca.

    ayağımda hangi çiçeklerin olduğunu göremiyorum,
    ne de hangi yumuşak tütsünün dallara asılı olduğunu,
    ama, mumyalanmış karanlıkta, tahminimce hepsi tatlı
    mevsimin ayının lütfu sayesinde
    çimen, çalılık ve vahşi meyve ağacı;
    beyaz alıç, ve kırsalların yaban gülüyle;
    hızla solan menekşeler yapraklarla kaplanmış;
    ve mayıs ortasının en büyük çocuğu,
    geliyor misk-gül, çiyli şarapla dolu,
    yaz arifelerinde sineklerin mırıltılı ziyareti.

    karanlığı dinliyorum; ve, çok defalar
    huzur verici ölüme yarı aşıktım
    onu sevgi dolu isimlerle çağırdım pek çok ilhamlı kafiyelerde,
    benim sessiz nefesimi kesip havaya karsın diye;
    şimdi ölmek her zamankinden daha değerli görünüyor
    geceyarısında acı çekmeden gidivermek,
    ruhunu içinden taşırıp dışarı bırakmak
    böyle bir vecd ile!
    sen hala şarkı söylerdin, ve artık işe yaramazdı kulaklarım
    yüksek ağıtların çimenliğe dönerdi.

    sen ölmek için doğmamışsın, ölümsüz kuş!
    hiç bir aç nesil seni ayaklarının altına alamaz;
    bu geçen gecenin duyulan sesi benim duyduğum ses
    antik zamanlarda hükümdar ve soytarısı tarafından:
    belki de kendisinin-aynısı o şarkıdır yolunu bulan
    merhamet'in üzgün kalbi boyunca, evini özlediği zamanlarda,
    yabancı ekinlerin ortasında gözyaşlarıyla dururdu;
    o sık sık yaşanan zamanlardakinin aynısı
    meftun sihirli pencere kanatlarıyla, köpüklerine açılan
    tehlikeli denizlerin, sahipsiz peri diyarlarındaki.

    sahipsiz! tam da bu kelime bir çan gibi
    beni çınlamalarıyla senden koparıp yalnız benliğime getiren!
    adieu! tasavvur böyle kandıramazdı güzelce
    adının çıktığı gibi, kılık değiştiren elfçesine.
    adieu! adieu! ağlamaklı ilahin uzaklaşıp gidiyor
    çayırların yakınından geçip, durgun akıntının üzerinden,
    dağın yamacına çıkıyor; ve şimdi o çok derinlerde gömülü
    bir sonraki vadi-kayranında:
    bu bir düş müydü, yoksa uykudan uyandıran bir kabus mu?
    o müzik kaçıp gitti:-uyanık mıyım uykuda mı?

    not: çeviri şahsıma aittir ve sevgili dostum do androids dream of electric dick'e ithafen çevrilmiştir.
  • ingiliz dili ve edebiyatı'nın müslüm babası olan abimiz. babası attan düşerek, annesi ve kardeşleri ise veremden dolayı hayatını kaybeder. tabi kendisi de sonrasında verem geçirip toprak olmuştur.
  • çok lezzetli bir keats şiiri.

    daha çok sherlock rolüyle bildiğimiz benedict cumberbatch o pes sesiyle bu şiiri bir okur ki, replay tuşu bozulur tekrar tekrar dinlemekten.

    buyursunlar efendim;
    https://youtu.be/tdphtmwjies

    my heart aches, and a drowsy numbness pains,
    my sense, as though of hemlock i had drunk...
  • eskileri karıştırırken denk geldim. en az bir 8 yıl olmuş tanışalı. john keats'in hayatının bir kesitini izlememize vesile olan bright star adlı film sayesinde öğrendiğim şiir idi. filmde, john keats'i ben whishaw oynuyordu. dolayısıyla, bu şiiri de ben whishaw'ın sesinden dinlemek mümkündü. o zamandan bu zamana, ara ara açar dinlerim bu kaydı. şiiri her şeyiyle anlayabildiğimden de değil zira keats'in dili bana biraz ağır geldi; ama buna rağmen şiir beni bir yerlere götürüyor. tabii, ben whishaw'ın sesinden de kayıttaki seslerden de etkilenmiş olabilirim. sanki dilini hiç bilmediğim bir şarkıyı dinliyor gibi dinliyorum bazen.

    sonra, "but being too happy in thine happiness"i hissetmek ve bunu ifade etmek müthiş değerli değil midir? evet, gereksiz bir romantik olduğum doğrudur.
  • türkçesi (bkz: bülbüle ağıt) olan,
    bir john keats şiiri.

    ''my heart aches, and a drowsy numbness pains''

    satırında yarattığı kontrast ile gönlümü fetheden şiirdir aynı zamanda.

    zira ''a drowsy numbness'',
    yani ''uyuşuk bir hissizlik'' dedikten sonra,
    ''pains'', yani ''canımı yakıyor'' demesi, kalitesini gösterir.

    j.r.r tolkien'a da, beren ve luthien'in şarkısını yaratırken ilham olmuştur zamanında.
hesabın var mı? giriş yap