• hiç ölmeyecek diye korktuğum, daha sonra ayıp olmasın diye ölerek beni, hayranlarını ve atatürk'ün ruhunu şad eden türk sanat müziği duayeni...
  • abdurrahman dilipak'ın arena'da yayınlanan gizli kamera görüntülerinde de dilipak efendinin dilinden şunları duyduk: bir gün mustafa kemal yine safiye ayla'yı çağırmış, şarkılar söyletmiş dinlemiş, daha sonra onu bir güzel soymuş, safiye ayla öylesine bakınırken -ki hiç sanmıyorum- onu kucaklamış, götürüp havuza atmış... , dilipak yapmış, hiç de dili pak bir insan değilmiş.
  • perde arkasından dinleme konusunda da, atatürk sirozdan değil, safiye ayla perdenin arasından "ci" yapınca öldü diye bir muhattap vardır, valla hikaye abi, ben uydurmuyorum bunları.
  • ataturk'un safiye ayla'yi soyup havuza atma meselesiyle ilgili soyle bir soylenti de dolasir. ataturk kadincagizi sosyeteye*tanitmak icin bir garden partyde $aki bakalim demis, ses super ama tipte is yok demis sosyetinin gozde bekarlari. bunun uzerine ataturk "soyun kiz safiye" demis, zira vucudu pek bi guzel, pek bi diriymis. ama safiye anadolu cocugu tabii oyle cibildak cibildak duramamis ortalarda birakivermis kendini havuzun serin sularina
  • safiye ayla, cile bulbulum, ah bu gonul sarkilari gibi sarkilari me$hur eden ve kendisinden ba$ka hemen her soyleyeni tesiri altinda birakan bir sanatcidir.
  • nicin baktin bana oyle, bir ihtimal daha var ve menekse kokulu yarim yarkilarini dinlerken kendimden gectigim, raki sofrasinda kasetini eksik etmedigim tek sanatci, ata yadigari.
  • cile bulbulum gibi unutulmaz bir parcanın yanı sıra yanık omer ile gonullere taht kurmus muthis ses ve yoruma sahip merhume bir sanatcıdır kendisi. gercek sanatcı kisiliginin yanı sıra ataturke daha 15 yasındayken soyledigi sarkıları ile de bilinmektedir.
  • çok taş olmayan plaklardan çıkan pürüzsüz sesiyle, insanı ofisindeki sandalyesinden kalkmadan nefis bir sayfiyeye, yaylaya götürebilen taş ses. sahi o yüzden mi ben sayfiye yayla derim gıyabında ona? var bir şey.
  • kendisinin vucudu taş ve bicimli olmakla kalmayip 70 yaslarinda bile formunu kaybetmemisti. ataturk'un perde arkasindan dinledigi de yalandir, keza gencken kendine ozgu buyulu bir guzelligi vardi. bir cok devlet adami, bestekari kendine asik etmekle kalmamis, cesitli kaynaklardan duyuldugu ve anilarini anlattigi kitapta ustu kapali olarak teyid ettigi uzere ismet inonu ile gecirdigi bir gece sonunda ismet bey'in pijamalari ile ataturk'e yakalanmis ve ataturk bir daha safiye ayla'yi gormek istememis, koske davet etmemistir.

    1920'li yillardan itibaren "bayan safiye", "safiye hanim" olarak yuzlerce tasplak doldurmustur. ipek gibi sesiyle sakin sakin bagirmadan soyledigi sarkilarla uzun yillar en buyuk yildizlar arasinda yer aldiktan sonra 60'li yillarda plak doldurmayi seyreklestirdi, cunku devir behiye aksoy, zeki muren, nesrin sipahi devriydi. ancak konserlerle, gazino ve radyo programlariyla ismini korudu. 80'lerde ticari muzik yasamini neredeyse bitirdi. buyuk servetini tsk'ya miras birakti.

    uzun yıllar evli kaldığı, kendisine tapan, peygamber soyundan gelen eşi için (bkz: şerif muhiddin targan)
  • kendisiyle 70lerde yapilan bir roportaji dinledikten sonra hayranligim yuz kat artmiş, insanüstü sesli insan. piyanoya oturup, turnalar'i çalışı; inanılmaz bir akıcılık ve zeka pırılıtısı ile konuşması, aman allahım bu nasıl mümkün olur diye sorduran sesi ile mitolojik bir yetenekmiş kendisi. hayranıyım kendisinin.
hesabın var mı? giriş yap