• fl studio kullanarak scene müzik yapan norveçli bir arkadaş.

    üç kez remix64.com'dan remixer of the year* ödülünü kazanmış.
    benden de clarencio, cybernoid ii, tristesse, poison ve the alibi gibi parçalarını ofiste ssg ve fatalica'ya (yan odadan kanzuk da duyuyordur gerçi) utanmadan ısrarla dinletme ödülünü kazanmışlığı vardır.

    (bkz: http://mordi.ziphoid.com/)
    (bkz: http://www.remix64.com/member/mordi/)
  • hüzünlü bir hikayesi olan semt adamı.

    http://blog.milliyet.com.tr/…nu/blog/?blogno=437698
  • çocukluğumun geçtiği hasköy'de, elinde bir otomobil direksiyonu ile gözleri görmeden yollarda tek başına her yere giden bir adamdı mordi...

    gözleri görmezdi. görmeyen gözlerine rağmen hasköy'den yola çıkardı. aynalıkavak yokuşunu tırmanırken güya vitesi önce ikiye sonra bire düşürürdü. sonra ağzından bu vites düşürmelerinin her bir safhasının efektlerini çıkarırdı. kimseyi umursamazdı. o yolun sağ tarafından giderdi. en sağdan. hiç kimse ile çarpışmadı. mordi hiç kaza yapmadı. gözleri görmeden kullandığı arabası ile aynalıkavak yokuşunu hep ikinci vitesi ile çıktı. sonra karakolun önünden sağa doğru giderdi. benzinliğin oradan geçerken hep klakson çalardı. niçin bunu yapardı bilemiyorum. ama klakson çalardı. o benzincinin arkası eskiden arnavut muharrem'in bahçesiydi. şimdi apartmanlar doldu o bahçeye. mordi yoluna devam ederdi. yeşilçam'ın eski film platolarının olduğu yer vardı. sonradan yandı buralar. çünkü o zamanlardaki sinema filmlerinin tabanları nitroselülozdan yapılıyordu ve çabuk alev alıyordu. bu filmlere yanar film de denirdi. bu platoları geçtikten sonra daracık mezarlık arasından kasımpaşa'ya doğru giden yolda mordi devam ederdi. zindan arkasından kasımpaşa meydanına ve şişhaneye gelirdi. gözleri görmeden her yeri gezer ve hiç benzin almadan akşam hasköy'e geri gelirdi.

    taner yılmaz'ı tanımıyorum. ancak yazısından anlıyorum ki çocukluğumuz aynı yerlerde geçmiş:

    (bkz: http://blog.milliyet.com.tr/…nu/blog/?blogno=437698)

    taner yılmaz, mordi'nin gözlerinin görmediğinden bahsetmiyor. bu kısmını enteresan buldum. uzun yıllar yahudiler ile iç içe yaşadım. ilk patronum, aynalıkavak'taki sinagogun köşesinde bulunan marko bakkal idi. sinagog'un bekçisi de avram isminde oldukça yaşlı biri idi. deli ester de mahallemizin belalı bir çiçeği, sabetay da tuhafiyecimiz idi. ben o zaman mahallemizin tombişi marko ile çalışmıştım. o'na çıraklık yapmıştım. sonra baçtar sokaktaki ideal lastik fabrikasında işçi olarak çalıştım. sahibi yasef saban beni ortaokula yazdırmıştı. konumuz tabi ki mordi.

    1965 yılından başlayarak hasköy'den bir göç başladı. yahudi göçü. hasköy dışındaki semtlere ve israil'e kadar uzanan bir göçtü bu. önce varlıklılar gitti. sonra daha az varlıklılar. en son hasköy'de yoksullar kaldı... sinagog kapandı. yüksek duvarlarının ardında o ibadethane çürümeye bırakıldı. hasköy'de bir de ihtiyarlar yurdu kaldı. hala ihtiyarlar yurdu tek tük hastasıyla birlikte faaliyet göstermektedir.

    o semtten ayrıldım. doğal olarak, darı tanesi gibi yetiştiğimiz mekandan başka mekanlara saçıldık. saçıldığımız yerlerde bitmeye çalıştık. bizi var eden kimyamız damarımızda kokuyordu. hep özledik o eski hasköy'ü...

    2005 yılıydı. tünel tarafına doğru yürüyordum. eski istanbul bankası'nın duvarına yaslanmıştı mordi. elini açmıştı. mordi dileniyordu. gözleri görmüyordu. dileniyordu. direksiyonu da yoktu. üstü başı perişandı. gözleri görmüyor ve konuşmuyordu. ama avucu açıktı. orada duruyordu. sessiz...

    bir süre baktım. o beni görmüyordu. kaşlar beyaz, yüz kırış kırış ama bu bizim mordi idi... ne yapacağımı bilemedim. bir süre seyrettim. sonra kendimi toparladım. mordi'ye doğru yürümeye başladım. cebimdeki tüm parayı avucuna bırakıp hiç bir şey demeden gidecektim... yürüdüm... mordi'ye yaklaşmaya başladığımda, iyi giyinmiş bir kişi benden atik davrandı ve o'na yanaştı. aramızda 4-5m kadar vardı. mordi'nin kulağına eğildi bir şeyler söyledi. adam bir tarafa gitti. mordi başka tarafa... hiç bir şey anlamadım. ama tahminim; yahudi cemaatinden birisi kendisini "dilenme" konusunda uyarmıştı...

    bu mordi'yi son görüşümdü...
  • rock türünde müzik icra eden bir grup.

    biraz yeni galiba, instagram reklamlar vasıtasıyla önüme düştü; önce teklileri için tasarlanmış harika görsel dikkatimi çekti, ardından müziklerini dinledim.

    olmuş bu. hatta ufaktan, komik günler'in ilk hâlleri aklıma geldi, onlar reggae yapıyordu ama samimiyet aynı samimiyetti sanki. hep o internette dolaşıma giren ilk albümleri "kurtların arasında" ile kalbimde yer etmişlerdi...

    hah, unutmadan, son teklilerinin linkini de iliştireyim şuraya:
    eğlensinler
  • mordi, mordo, deli moiz veya mordehay.

    çocukluğum.

    çocukken iki şeyi görünce çok mutlu olurdum; biri beşiktaş'ın yeşil sahaya çıkışı diğeri sokağın başından mordi'nin elinde direksiyonla klakson çalarak çıkışı.

    ne maçlar yarım kaldı mordi'nin 'kırmızı' arabasını görünce...

    kendisinin kısa hikayesi; https://blog.milliyet.com.tr/…u/blog/?blogno=437698

    mordi hakkında az bilinen ya da hiç bilinmeyen bazı detaylardan bahsedeyim;

    mordi kör değildi, az da olsa görürdü.

    mordi için hiç kaza yapmaz derlerdi ama yapardı, yapardık :)

    özellikle pazar günü pazarında, ısrar ederdik pazarın içinden sürelim diye, atlardık arabasına ve çarpa çarpa giderdik pazarda insanlara kahkahalarla.

    mordi'nin benzini bitmez derlerdi, biterdi.

    akşam olunca sabatey amcaya giderdi, ailesi öldükten sonra onun tek istasyonu kalmıştı.

    akşamları çok gözükmezdi.

    mordi kimseyle konuşmaz derlerdi, biz konuşurduk.

    buna o gün de pek inanmazlardı, bugün tanıyanlar da pek inanmaz ama biz konuşurduk.

    'hep' 16 yaşındaki o çok yakışıklı çocuk, 2010 yılında kontak kapatmış.

    sabatey amca ise, daha erken gitmiş.

    yıllar önce duyduğumda içim acımıştı gidişlerine.

    ama insanlar giderler.

    çocukluğumun geçtiği sokaklara gittiğimde ismini kilise duvarlarında ya da sokak aralarında görüyorum artık.

    artık direksiyon yok, klakson yok, çocukluğum yok, beyoğlu bile yok.

    şu aralar şarkılar eskisi kadar güzel gelmiyor, insanlar çok silik ve hayat da tatsız.

    böyle gecelerde insan çocukluğunu hatırlıyor.

    umarım oralarda bir yerlerde kırmızı bir araban vardır çocukluk arkadaşım
hesabın var mı? giriş yap