• sayın gül bu çağrıyı çok sade bir vatandaş olarak yapma ihtiyacı hissediyorum. sokaktaki herhangi bir vatandaştan hiçbir farkım yok. ne çok üstün siyasi bilgim ne de siyasetle/herhangi bir partiyle uzaktan yakından bir alakam var. ama siz de takdir edersiniz ki; ülkemizin içinde bulunduğu ahval ve şeriati, halihazırdaki temel meseleleri anlamak için üstün siyasi bilgiye, devletin yüksek kadrolarında görev yapmış olmaya gerek yoktur. bizatihi yaşayarak mevcut durumun anlaşılması mümkündür.

    öncelikle biraz kendimden bahsetmek isterim.

    sayın gül, çocukluğum ve lise hayatımın büyük bölümü milli görüşçü insanların yanında geçti. lise hayatımda az bayrak asıp, solcu arkadaşlarla kendi çapımızda kısır bilgimizle fikir kavgasında bulunmadık. bugün o günlerime baktığımda çok hatalı hatta biraz hastalıklı düşüncelerimin olduğunu farkediyorum. ama kendime kızamıyorum da. çünkü insan o yaşta çevresi ne ise o'nun bizzat kendisi oluyor.

    yaşadığım yerde akp ile saadet seçim yarışına girerdi. yaşlı amcalar atatürk'ün hocaları kestiğini, halifeliği kaldırıp müslümanların belini büktüğünü falan anlatırlardı. böyle bir çevreden o çağlarında bir çocuğun/gencin demokrasiyi özümsemiş, farklı fikirlere saygılı biri olarak çıkmasını bekleyemezsiniz.

    sonraları işin aslını öğrenmeye başladım tabiki. eğitim aldım, okudum ettim ve çok cahil olduğumu farketmek nasip oldu. bence insanın ufkunu açan en büyük ilaç, cahil olduğu dönemleri fark ve kabul etmesi. ben akp'yi de, tıpkı benim gibi ufku açılan kişilerin oluşturduğu bir hareket olarak hayal etmiştim. *

    şimdi din olgusunu hayatımın merkezine koymayan, ama koyan kişilere de nefretle bakmayan, atatürk'e minnet ve sevgi duyan bir insanım. iki mahalleye de farklı gözlerle bakabiliyorum.

    bana göre türkiye'de iki mahallede birbirilerine yönelik yaptığı eleştirilerde haklı. ama iki mahallede birbirine haksızlık ederek sorunun çözümüne ulaşmaya çalıştıkları için iki taraf da haksız konuma düşüyor. akp öncesi dönemde iktidarı elinde bulunduranlar istedikleri seküler toplumu oluşturmak için nasıl vesayetlerin arkasına sığındıysa ve ikna ile değil yok sayma ve yok etme taktiğiyle amacına ulaşmaya çalıştıysa, bugün sizin de kurucusu olduğunuz siyasi hareket kendi vesayetini oluşturmuş aynı şekilde kendi iktidarı karşısındaki herkesi yok sayma ve yok etme peşine düşmüştür. nasıl ki sizden önceki vesayet kaybetmiştir, bu vesayet anlayışı da kaybedecektir. bu su götürmez bir gerçektir. ben bundan şüphe duymuyorum. çünkü demokrasinin, özgürlüğün tadını almış bir toplum artık bu çağda başının üzerinde vesayet kılıcını kabul etmez.

    şimdi tüm bu analizlerimi yaptıktan sonra, kurucusu olduğunuz siyasi hareketin mevcut haliyle ilgili bir iki kelam edip, sizden talebimi arz edeceğim.

    sayın gül; çocukluğumda içinde bulunduğum ve yukarıda da bahsettiğim gibi bugün çoğu noktasını doğru bulmayarak uzaklaştığım mahalle o eski günlerine rahmet okutacak hale gelmiştir. işin tehlikeli yanı da; kendilerine "dur!" diyecek hâlihazırda güçlü bir siyasi kuvvet bulunmamaktadır. 16 yıllık iktidar süresince kuruluş dönemindeki benim hayal ettiğim ilkelerinin çok ama çok uzağındadır. güç zehirlenmesi yaşanmış ve maalesef bu zehirlenme hareketin tabanında da narkoz etkisi yaşatmıştır. kitleler tek bir şahsın iki dudağından çıkan şeyi hiçbir surette sorgulama ihtiyacı hissetmemektedir. ileride tarih kitaplarında bu dönem yazıldığında muhtemelen kitabı okuyanlar yaşananlara inanamayacak
    "bu kadar da olmamıştır, kitap olayları çarpıtmıştır." diyeceklerdir.

    ne demek istediğimi hemen bir örnekle açıklayayım; daha dün, bu ülkede yıllardır fetö'nün bir numaralı düşmanı olmuş, yazılarının bir bölümünü fetö'nün devlet içindeki yapılanmasının tehlikesine dikkat çekmeye yönelik yazılara ayırmış, fetö kumpasıyla hapis yatmış kişilere fetö destekçisi olmak suçundan cezalar verilmiştir. buna adaletsizlik bile demek hafif kalacaktır. bu zulümdür.

    ayrıca sıva ustasından, esnafından, öğretmeninden, askerinden, hakiminden, birçok insan mesleklerinden ihraç olmuş bu insanlara devlette kadro veren, yapılanmalarının önünü açan, zamanında yaptıkları zulümlere sırf karşı mahalleden diye sesini çıkartmayan hatta bizzat destekleyen kişiler bugün sözde bir numaralı fetö düşmanı kesilmişlerdir. bu da zulümdür.

    hatta fetöcü damgası yemeyi göz önüne alarak diyorum ki; şu an hapisteki birçok insana bile zulümdür. necip fazıl'ın reis bey isimli eserinde eski ağır ceza reisi savunmasını yaparken şöyle bir ifade kullanır; "olur mu hiç? sen kaplanı yetiştir, besle, sonra pençe atıyor diye kement at, ipe çek! yazıktır kaplana, günahtır kaplana, merhamet!" evet aynı reis bey'in dediği gibi kurucusu olduğunuz hareket birçok insanı fetö içinde büyütmüş, beslemiş sonra tekme atıyor diye ipe çekmiş kement atmıştır. hâlbuki taa en baştan kaplanın büyüdüğünde pençe atacağı belli değil midir? kaplanı yetiştirenin hiç suçu yok mudur? (bu suç işleyenleri masum göstermez tabii ki. o işin farklı bir boyutu ve şu an konumuz değil.)

    aslında bugün her muhalif adaya fetöcü damgası yapıştırarak silme ihtiyacı hissetmeleri başka bir acizliklerini ve gafletlerini gün yüzüne çıkarmaktadır. lakin ne sizin mahallenizde bu gerçeği görebilecek bir kimse ne de izahını yapabilecek bir lider, medya ve güç vardır.

    yaklaşık 4 yıla yakın bir süredir elinde kontrol edilemez bir güçle sözde verdikleri mücadeleyle yukarıda bahsettiğim birçok insanı devlet kadrolarından temizledikleri halde bugün hala herkese fetöcü damgası yapıştırmaları bile acizliklerinin göstergesidir. ama maalesef toplumun büyük bir kısmı yukarıda bahsettiğim gibi adeta narkozlanmış bunları görmekten çok uzaklardadır.

    sayın gül, aslında yukarıda bahsettiğim ve ülkenin mevcut çürümüş halinin küçücük bir kısmını resmetmeye çalıştığım şeyleri siz benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. ve bunları bildiğiniz için de kendi mahallenizden sizin de dışlandığınız, toplumunun bir kesimi tarafından farkedilmektedir. siz de hakkınızda çıkan bunca söylentilere ses çıkarmayarak durumdan rahatsızlık duyduğunuzu belli etmektesiniz. eminim ki mahallenizdeki bazı yazılanları görünce "insan gerçekten hayret ediyor" diyorsunuzdur. şimdi sizden acizane bir vatandaş olarak talebimi belirtmek istiyorum.

    - sayın gül artık mensubu olmadığım fakat saygımı da yitirmediğim mahallenizi kurtarmak boynunuzun borcudur. çıkıp her ne olursa olsun, saadet partisi bile sizi aday göstermese, safınızı belli etmek, ülke demokrasisine katkıda bulunmak, narkozlanmış mahalle sakinlerinizi uyandırmak için aday olmalısınız.

    adaylığınızı açıklar açıklamaz davaya ihanetle, fetöcülükle, hatta henüz öngöremeyeceğiniz birçok ithamla karşı karşıya kalacaksınız. bunu siz benden tabiki çok daha iyi biliyorsunuz. çünkü sizin kurucularından olduğunuz harekette zamanında aynı şekilde vücut bulmuştu.

    çok iyi hatırlıyorum; saadet'ten ayrılıp akp'yi kurduğunuzda o dönem mili görüşçüler sizler için " davaya ihanet etti, amerikan uşağı bunlar, chp'den daha tehlikeliler, bunlara oy vermek cehenneme bilet almaktır vb." birçok şey söylediler. ama sonuç olarak hareketiniz başarıya ulaştı ve ülkeyi bence 2007 yılına kadar başarılı bir şekilde idare de etti. ki o dönem karşınızda askeriyede, yargıda, bürokrasi de birçok vesayet odağı da vardı. tüm bunlar aşıldı.

    zaten şu an mevcut hazin halin yaşanmasında en büyük etken; o vesayet odaklarının hukuk zemininde değil, yok etme ve kendi vesayetini dayatma mantığıyla (en çok da fetöyü kullanarak) oluşturulan zemininde hareket edilmesidir.

    velhasılı kelam sayın gül; ben sade bir vatandaş olarak, hapishanelerin dolu olduğu, demokrasinin askıya alındığı, vesayetin el değiştirip her seferinde karşısındakini yok etmeye çalıştığı, yargısının boyunduruk altında bağımlı ve taraflı olduğu, ordusunun dahi siyasallaştığı, devletin kadroları içinde liyakate göre değil yandaş olup olmamasına göre insanların yer aldığı, fikir özgürlüğünün terörist propagandacılığı sayıldığı, basınının tek bir ağızdan manşetler attığı, halkın kutuplaştığı, şovenizmin gözleri kararttığı bir ülke istemiyorum.

    sizi tek kurtarıcı olarak görmüyorum ama bugünlerin aşılmasında etkisi olabilecek, kutuplaşmayı azaltabilecek, hiç değilse kendi mahallenizi narkozun etkisinden biraz olsun kurtarabilecek bir lider olarak görüyorum.

    mevcut halde önemli olan sizin seçimi kazanmanız veya kaybetmeniz değildir. bence kaybetseniz bile siyasi hayattaki bu duruşunuz hayırla hatırlanacaktır. aksi takdirde nasıl anılacağınızı ifade etmek istemiyorum.

    umarım bu olayı basit bir siyasi ikbal meselesi olarak görmez ve aday olursunuz.

    not: otobüs yolculuğunda yazdığım için yazı biraz dağınık olmuş olabilir. ilk fırsatta bir ayar çekeceğim. lütfen fikirlerinizi paylaşın küfürlerinizi değil.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap