• 1986 ve 1988 yıllarında kazılara mehmet özdoğan ve güven arsebük tarafından devam edilen 400.000 yıllık, türkiye'nin şu an için bilinen en eski yerleşmesi. defineciler, kaçak kazı yapanlar, mantar yetiştiriciler, filmciler, tinerciler ve mağaranın üzerine doğru ilerleyen altınşehir mahallesi tarafından tahribat günden güne artmakta olan mağara tamamen kaderine terk edilmiştir. bir kültürel mirasımız daha gözümüzün önünde yok olmaktadır.
  • civardaki insanların bilinçsiz olması, bilim dünyasının maddi kaygılardan dolayı ilgisiz kalmasından, değeri bilinmeyen ve dünyaya tanıtılmayan halbuki yapılacak faaliyetlere altınsehir'i kalkındırabilecek magaralar.
    http://paleoberkay.atspace.com/…ce/yarimburgaz.html
    http://www.focusdergisi.com.tr/arkeoloji/00534/
  • gecekondularin bes on metresine kadar yaklastigi magaralardir. paleoantropologlarin* buna bir sey yapmasi lazim. magara girislerinde haftasonu mangal yapanlar olsa olsa atalariyla benzer goruntuler veriyor. o donemlerde de tavuk kanat revacta miydi, o bilinmez ayri...
  • şu anki hali içler acısıdır.. yazıklar olsundur.. dur.. dur.. dur...

    (bkz: skandal)
  • daha içeriye girişlerin bile engellenmediği, sıradan tahribinin yanına bir de altınşehir'in kanalizasyonunu yönlendiren şehircilik anlayışı ile, eski halinden arta kalanların da hala yokedildiği yer.
  • m.ö.400.000'den başlayıp bugüne kadar neler görüp geçirdiğini anlatan detaylı bilgi (bilimselden çok popüler bir dilde yazılmış) ve resimleri için:
    (bkz: http://www.denizce.com/tunaturgay12.asp)
  • afrika'dan yola çıkıp dünyaya yayılan homo erectus'un avrupa'ya geçiş yolundaki yerleşimlerden biri. tarih içinde bölgede görülen ilk yerleşik insandan bizans'a uzanan kalıntıların 1980'li yıllarda ortaya çıkarılmaya başlandığı, dünya tarihi ve hadi çiğ faydacı bi dille konuşalım turizm için çok önemli bir yer. konuyla ilgili coşkun aral'ın iz tv'de yayınlanan bir belgeseli var. izledikçe çılgına dönmemek imkansız; göz göre göre talan edilmiş, içine edilmiş: mantar üretimi yapanlar mı istersiniz, çevreden mağaraları demlenme mekanı olarak kullananlar mı, iski inşaatı mı ve en beteri de filmciler mağaraları feci şekilde tahrip etmişler. konuyla ilgisiz insanların cahilliğinin boyutunun ne kadar büyük olduğunu tartışmaya çok da gerek yok, bu zaten elde bir ama bir de konunun uzmanları var, arkeologlar var. orada kazı yapanlar, gidip yabancı bilim insanlarıyla ortak çalışmalar yürütenler. söyledikleri şu: ne mercilere ne yazılar yazılmış ve sonuç alınamamış. beceriksizlik de cahillik kadar bunaltıcı, iç karartıcı.
  • arkeoatlas okurken öğrendim buranın varlığını. lokasyon olarak "küçükçekmece gölünün kuzeyi" diyor. böyle küçükçekmece gölünün kuzeyi deyince, ne bileyim insana bir elit, bir uzak, bir ne bileyim işte değişik geliyor. oysa bu mağaranın olduğu yer, bildiğimiz küçükçekmece, altınşehir filan!! asdfgdfsd halbuse küçükçekmece gölünün kuzeyi deyince ne elit gelmişti kulağıma oh my gosh!

    yarımburgaz mağaralarını insanlar kadar, hatta belki de onlardan fazla hayvanlar da kullanıyormuş. bu işi devremülk hesabına bağlamışlar. kışları, bizim bildiğimiz ayıların atası olan ursus deningeri denen bir hayvan kalıyormuş. bugün küçükçekmece ve dahi bütün konstantiniyye'de bu hayvanın evrimleşmiş hallerini sağda solda sürterken görebilirsiniz. yazları ise, paleolitik çağ insanları bu mağaralarda takılıyormuş.

    mağaralarda bulunan kemiklerin %93ü bu ursus deningeri denen ayıya aitmiş. %4 ü otçul ve geriye kalanı da etçil türden diğer hayvanlara aitmiş. mağaralarda hiç insan kemiği bulunmamış. bizim "dere taşı" diye yolda görsek tekme savuracağımız ancak arkeologlara göre "el baltası" olarak isimlendirilen çeşitli buluntular, mağara duvarlarına kazınan şeyler falan bulunmuş. bilim insanları, bu mağarada yaz aylarında 20-25 kişilik bir kabilenin ikamet ettiğini söylüyor. sonra ayılar dağdan gelip mağaradakini kovuyormuş. asdfgds

    buradaki el baltası dediğimiz taş parçaları, anadoludaki çağdaşlarından farklılık gösteriyormuş ayrıca canlar. eee ne de olsa avrupa tabii, daha o zamanlardan ithalat başlamış. buradaki aletler daha çok güney avrupadaki tayac diye adlandırılan şeylere benziyormuş. şimdi soracaksınız zıpır acep bu tayac ne ola ki? bilmiyorum ulan arat google dan öğren derim. işte dere taşının biraz daha yontulmuşu zaar. bir de bu taşlar ilk bulundukları yerin ismiyle anılıyorlarmış. o yüzden tayac diye bir yer varsa hiç şaşmam. cahilim, yeni yeni arkeolojik yayınlar okuyorum asdfgdfsa

    mağara turizme açık mı, gitsek dağdan taştan başka ne görürüz, içinde ışıklandırması var mı, topuklu ayakkabıyla gitsem çıkabilir miyim gibi sorularınıza şuan cevab veremiyorum zira mağaraya gitmedim. istanbula bir gittiğimde ziyaret etmeyi düşünüyorum. öyle bir durumda yeni gözlemlerimi de elbet paylaşırım sevgili arkeoloji dostu sözlükçülerim. esen kalın.
  • içinde bira şişeleri bulunan, duvarlarına kız isimleri vs. yazılmış, istanbul'un ayıbı olan mağara. küçükçekmece belediyesine mail atıyorum. umarım düzelir.

    edit: düzelmedi. başakşehir belediyesine bağlıymış galiba.
  • bu magaraya hic gitmedim, daha dune kadar duymamistim bile.. sozlukte hakkinda yazilanlari okuduktan, nette yapmis oldugum arastirmalardan ogrendiklerimden sonra en azindan suan sol frame'i takip edenlerin de haberdar olmasi icin yazmak istedim bu entry'i..

    daha cok kisi bilsin, ogrensin ki ali baba ve kirk haramiler, kucuk aga, tarkan, kara murat, yorr’un oykusu gibi, -hadi bir nevi bilincsiz donemlerde yapilan- filmlerdeki yipratmalar , leyla ile mecnun ve muhtesem yuzyil gibi son donem yapimlarinda da devam etmesin..

    " küçük ağa filminde duvarlardaki tarihi freskler kazınarak yok edildi. yorr’un öyküsü filminde ise mağaraya büyük bir havuz yapılmış, daha sonra havuz dinamitle(!) patlatılarak içindeki suyla birlikte arkeolojik dolgu malzemeleri de akıp gitmişti. "
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap