• bugünkü malum olaylardan sonra acilen meclisimizce oylanıp kabul edilmesi gereken olay. evet.
  • almanya'nin tanidigi, sucunu kabul ettigi ve tazminatlarini odedidi soykirim. avrupa'da reddi, cezai yaptirima tabidir.
  • hollywood'un ana besin kaynağı. tamam kardeşim soykırıma uğradınız ve tarif edilemez bir acı. ama savaş sadece size gelmedi. savaşmak istemeyen alman ve ruslar kendi komutanları tarafından vuruldu. alman topraklarına giren 2 milyon asker alman kadınlarına tecavüz edip çocukları katletti. bunlara da filmler çekin. amına kodumun hitler'ine karşı gelemediği için (karşı gelse öleceğinden) mecbur kalıp ölenlere de filmler çekin.
  • srebrenitsa katliamından çokta farklı değildir.

    insan insandır, politikacı ve askerlerin yediği boklardan hiç bir birey sorumlu değildir.

    insan olmak, insana yapılan zulme üzülmeyi gerektirir. o zulümden dolayı bütün bir millete kin duymayı değil.
  • https://www.facebook.com/…-mmhl-yz_-__4&pnref=story

    diyor ki:

    "" savaş çıktığında 14 yaşındaydım. kendi kendime dedim ki: "yaşarsam eğer, asla sessiz kalmayacağım." ve kalmadım da.

    ben sonia k. ve ben yahudi soykırımından canlı kurtulan biriyim. warsaw'da yaşadım. naziler beni saklanırken buldular ve dışarı çıkardılar. her yer yanıyordu ve bir seçim yapmak zorundaydık: ya burada yanacak ya da dışarı çıkacaktık... nereye götürdüklerini biliyor olsak da yine de gittik. yaşam çok kıymetli bir şeydir ve sen onu olabildiğince uzatmaya çalışırsın.

    naziler sonia'nın annesini, babasını ve erkek kardeşini öldürdü. sadece o ve kız kardeşi hayatta kaldı.

    auschwitz'e geldiğimizde traş edildik, kollarımız damgalandı, 5'er kişilik sıralara dizildik. ben ve kız kardeşim dördüncü sıradaydık. bir nazi subayı yanaştı ve "burada ayakkabıcı var mı?" diye bağırdı. ikimiz de 17 yaşındaydık. ayakkabıcı mıydık? tabii ki hayır! elimi neden kaldırdım bilmiyorum. annem babam öldürülmüştü, hayatta tek kardeşim kalmıştı ve kardeşimi elini kaldırması için dürttüm. öldürülen insanların ayakkabılarından asker ayakkabısı üretmek için seçildik ve ayrıldık diğerlerinden. bir çift bebek ayakkabısı gördüğüm her an, rengi farketmiyordu, kalbim duracak gibi oluyordu.

    bir gün gene çalışmaya giderken arkama baktım ve bir tren gördüm: macaristan'dan gelip gaz odasına gidiyordu doğrudan. ve trenin dışında bembeyaz gelinlik giymiş bir gelin. düğünden alınmış ve elbette "duş almaya gittikleri" söylenmişti. ölene kadar o gelini unutmayacağım..."
  • (bkz: holokost)
    (bkz: arabaya inanmak)
  • 1935 yıllarında zulüm gören 1500'e yakın yahudi profesör almanya, avusturya gibi ülkelerden türkiye'ye göçmüştür ve ülkenin eğitim anlamında gelişmesinde çok büyük katkıları olmuştur.
  • o kadar çok soykırım var ki hangisini söyleyelim ?!
    aborjinleri mi
    yahudileri mi (bindirildikleri struma gemisinde biz türklere de pay düşmüş utanç verici olaydır )
    yoksa ezidileri mi ?
    yoksa kırım tatar soykırımını mı?
    çerkezlerin mi ?
    süryanilerin mi ?
    ermenilerin mi?
    rumların mı ?
    dersimlilerin mi ?
    çingenelerin mi ?
    vietnam soykırımı mı ????? vb daha bir çok soykırımlar....

    hangi etnik, inanç veya siyasi gruba uygulanırsa uygulansın soykırım bir insanlık suçudur.

    yıllar önce izlediğim “ the pianist “filmi yaşananların canlandırması olarak gerçeğe en yakın olan filmdir.
    fakat ben yarısında kapadım filmi
    kaç gün kendime gelemedim.
    bakıldığında film elbette fakat gerçeklik payı olan bir film.
    kanım dondu..
  • tanık ifadeleri ve resmi kayıtlara göre nazi döneminde kurulan en barbar kamplardan biridir. tanık ifadeleri için (bkz: shoah). auswitczh kampı gayet sistemli ve işlerin çok sapa sarmadığı modern bir kamptı. daha doğrusu fabrikaydı... auswitczh ve bunun gibi sistemin oturduğu birçok kamp dışında özellikle treblinka ve chelmno alman disiplinin ve düzenlilik prensibinin yerin dibine batırıldığı en ilkel kamplardır.auswitchz'e gelen yahudiler gaz odasına girene kadar daha çoğu nereye geldiklerinden habersizlerdi. ss subayları gayet sakin ve hoşgörülü tavırlar içerisinde esirleri gaz odalarına yolluyorlardı. hatta bir dönem bir kaç yahudi müzisyenden oluşan bir grup kurulmuş ve esirleri gaz odasının merdivenleri önünde müzikler eşliğinde ağırlamışlardır. bunun amacı da içgüdüsel tedirginlik durumunu hafifletmektir.

    treblinka'da savaşın uzun bir dönemi boyunca sistem oturtulamamıştır. gaz odaları yetersiz kalmış, fırın kapasiteleri yetmemiş,kamp sürekli inşaat halindedir ve cesetler kampın etrafına birikmeye başlamıştır.zamanla cesetlerin kokusu kampın dışına yayılmış ve hayvan vagonlarıyla gelen insanlar kampa yaklaştıkları anda burunlarına gelen cesetlerin kokusuyla büyük bir paniğe kapılırlar ve tren daha durmadan atılan çığlıklarla ölenler olmuştur. gaz odasına girene kadar ki süreçte insanların paniğe kapılıp olası bir yaygara çıkarmaması için almanların gizlemek istediği bütün süreçler apaçık ortadadır. bunu önceden sezen insanlar daha tren kampa yaklaşırken vagondan söktükleri metal parçalarıyla bileklerini ve şah damarlarını kesmişlerdir.

    zamanla kampın barbar ünü ss içerisinde yayılmaya başlamıştır. bu durumu gören üst rütbeli ss kişileri alman ordusu içerisinde gaddarlığıyla nam salmış belli kişileri bu kampa irtica etmiştir. kampın ilkelliği ve vahşeti gözler önüne sermesi yetmiyormuş gibi savaşın ortalarına doğru bundan haz duyan cellat gibi adamlar kampa gelmeye başlar. daha sonra bu kişiler kampta ss subayları da dahil çeşitli lakaplarla anmaya başlayacaktır.

    bir diğer ilkellik unsuruda treblinka kampında auswitch kampındaki gibi sadece bu iş için üretilmiş zyklon b gazı değil, egzoz gazı kullanılmıştır. egsoz gazı zyklon b gibi 20-30 dk da yüksek ihtimalle kesin ölüme ulaştıran bir gaz değildir...bu sebeple esirleri gaz odasında tutma süresi treblinka kampında daha yüksektir.bunlara rağmen bile öldürme oranı istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. bunu gören ss'ler gazı sadece krematoryuma giden süreçte hareketsiz bırakma aracı olarak kabul etmiştir. kampın sistemindeki aksaklıklar gaz odasından çıkan yarı ölü bedenlerin krematoryum kuyruklarında bekleme sürelerinin uzamasına sebep olmuş ve insanlar yavaş kendilerine gelmeye başlamışlardır...evet..orda ölen zavallıların çoğu canlı canlı fırınlarda yakılmış oldu...

    işte o öve öve bitiremediğimiz alman disiplinin, düzenin tarih boyu süregelen kölecilik, barbarlık, yağmacılık serüvenin bir sonucu olabilir mi acaba?
hesabın var mı? giriş yap