• genelde solculara atfedilen faaliyettir. solcuların ülkedeki herşeyi yıkmak istediği ve bu doğrultuda yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu söylenegelir yıllardır. anarşi ve kaos ortamına son veren 12 eylül askeri müdahalesiyle birlikte, türkiye'nin gündeminden düşen yıkıcılık, yerini kankası bölcülüğe bırakmıştır.

    öeehh resmi jargon da ne tiksinçmiş ya. iyidir yıkıcılık iyidir. yıkılanın yerine yenisi gelir mis gibi cillop gibi.
  • "üstelik kişinin kendini hem kısıtlılıktan hem de kısıtlanmışlığın sonucu olan öfkeden kurtarması için tam da böyle bir öfkeye ihtiyacı yok mudur? sanatın uzlaşmacılığı, sadece yıkıcılığından alınmış bir ödün olamaz mı?" theodor w. adorno- minima moralia
  • "yıkıcılık, yaşanmamış yaşamın sonucudur." *

    ona göre yaşama yönelik itki ne ölçüde engellenirse, yıkıma yönelik itki de o ölçüde güçlenecektir. yani yaşam ne ölçüde gerçekleşirse yıkıcılığın gücü o ölçüde azalacaktır. yaşamın bastırılmasına neden olan bireysel ve toplumsal koşullar -kişinin kendisine ya da başkalarına karşı- belli düşmansı eğilimleri besleyen, depoyu dolduran yıkıcılık tutkusunu üretirler. *
  • insan davranışına biraz da olsa "duyarlı" olan kişilerin diğer insanlarda kolaylıkla fark edebileceği, insana ait yok etme güdüsü... çok kaba bir tanım sonrası biraz açayım:

    yıkıcılık dediğimiz kavramda kişinin en temel hedefinin "nesnenin ortadan kaldırılması" olduğunu görürüz: insanlar sözleriyle bilerek incitirken size zarar vermek isterler, fiziksel bir şiddet uygularken, manipülasyon yaparken, psikolojik olarak taciz ederken, lovebombing'te, gaslighting'te, mobbing yaparken vs vs vs, doğal olmayan her davranışta... hangi biçime girerse girsin, kişinin "özüne" yapılmış düzeyi farklı saldırılardan oluşan bir davranış şeklidir bu.

    bir kendini ifade etme şekli değil, kendi bireysel güçsüzlük ve yalnızlığının dayanılmazlığından kaynaklanarak zarar verme güdüsüdür. burada, saldıran kişinin bir yalnızlığı vardır, bu yalnızlık öyle bir yalnızlıktır ki kişinin kendi dışındaki nesnelerin aşırı gücü altında ezilmekten kurtulması için son, çaresiz bir çaba hissederek kendi kendisini çalıştırır.

    toplum içinde nasıl bir yıkıcılık ile baş ettiğimizi genelde anlamayız, bu bazen aşktır, bazen görev, vicdan, yurtseverlik, dürüstlük, her şey olarak karşımıza çıkabilir. öyle güzel nedenselleştirilmiştir ki bu saldırıyı tüm benliğinizle hissettiğiniz halde tepki bile veremezsiniz, yıkıcı davranış çoktan "rasyonalize" edilmiştir bile. ancak yıkmaya çalışan kişi için bu davranış tarzı bir tutkudur ve her zaman kendisine bir nesne bulmayı başarır. herhangi bir nedenle başka insanlara yansıtamıyorsa, tamamen kendisine yansıtır ve kendi kendisine düşman olan, kendisini dolaylı yollarla yok etmeye çalışan, oysa dışarıdan gayet düzgün görünen insanlar aramızda dolaşır.

    yalnız ve güçsüz birey, duygusal ve zihinsel potansiyellerini gerçekleştirmek konusunda engellenirse veya kendi kendisini engellerse, kişinin iç güvenliği ve kendiliğindenliği yok olur.

    adım adım şu şekilde ortaya çıkar:

    - kişi bir sebeple kendisini ortaya koyamaz, yaşama olduğu haliyle katılamaz,
    - bu kişinin kendisiyle rahat edememesine sebep olur, iç güvenlik bozulur,
    - kişi iç güvenliğinin bozulması başlayan kaygı ve yalnızlıkla mücadele etmeye çalışır,
    - kimisi iç dünyasında baş ederken kimisi dışarıya karşı olabilecek her şekilde bunu kullanır ve çaresiz bir yalnızlıkla mücadele ederken ve toplum tarafından kabul edilmeyi beklerken etrafındaki herkese saldırmaya devam eder,
    - saldırı oranı kişinin mizacıyla değişir, kimisi sadece sözlü olarak devam ederken kimisinde bu insanları yok etmeye kadar gidebilir.

    burada belki gün içerisinde, gerçekten normal hayatımız içerisinde durup arada bir düşünmemiz gerekiyor: ailemizde, iş hayatımızda ya da sokakta o kadar çok yok edilmeye çalışılıyoruz ki kendiliğimiz, ben'imiz sürekli savaşmak zorunda kalıyor. sürekli ama sürekli tetikteyiz...

    fazlası,
    (bkz: narsisizm/@silverleaf)
  • kemalizm'in üç tehdit algısından biridir.

    kemalizm'in üç tehdit algısı; irtica, bölücülük ve yıkıcılık üzerine şekillenmiştir.

    konuya dair örnek haber: http://arsiv.ntv.com.tr/news/20677.asp

    haber içeriği:

    memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yasalara aykırı hareketlerinin belirlenmesi durumunda haklarında hem ceza kanunları çerçevesinde yargı organlarınca ceza kovuşturması, hem de personel kanunlarında yer alan disiplin cezaları çerçevesinde kurumlarınca disiplin kovuşturması yapıldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
    “memurların, cumhuriyetin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerine aykırı veya kanunların suç saydığı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ve cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunun belirlenmesi halinde bu tür faaliyetlerde bulunulması bir disiplin cezası ile cezalandırılmamış olduğundan açılan disiplin kovuşturmalarında ancak uyarma ve kınama gibi cezalar verilebilmektedir. verilen hafif disiplin cezalarının ilgililerin memuriyetleri ile bu nitelikteki faaliyetlerinin devam etmesine yol açması, irticai, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin önlenmesinde zaaf yaratmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap