• içinde bulunan çok az kadın ve çıkardıkları volümle kas gücüne önem verdiği izlenimi yaratan orkestra.yeri geldiğinde yaylılar forteyi öyle bir basıyorlar ki içlerinden ayrılan bir ses duymak mümkün değil, tüm sesler bir enstrümana dönüşüyormuş gibi bir ilüzyonla saçlarınız havaya kalkıyor.georges pretre da bahsedilmeden geçilmemesi gereken şeflerinden bu arada*.
  • bu yılbaşı da şahane bir konser vermiş olan orkestradır. basketbolun nba ne ise onlar da odur doğaçlama caz yapanlar gibi her enstruman ayrı ayrı şov yapmaktadır. şef ya şef evet ayakta alkışlanmayı defalarca haketmektedir. sanremo'dan gelen çiçeklerle ve tek sese dönüşen sesiyle orkestra bir defa daha ruhumu yıkamıştır. zubin mehtasadece bir orkestra yönetmiyor aynı zamanda tek kişilik bir gösteri de yapıyor.

    meraklıları için zaman gazetesi haberinden alıntılıyorum.

    "viyana filarmoni, nihayet geliyor
    dünyanın en önemli klasik müzik topluluğu viyana filarmoni orkestrası, nihayet türkiye'ye geliyor.

    türk müzikseverlerin, son iki yıldır, 1 ocak günü televizyonlardan izleme şansı bulduğu "viyana yeni yıl konseri"nin başaktörü viyana filarmoni orkestrası, 34. uluslararası istanbul müzik festivali'nin kapanış konserini istanbul'da aya irini müzesi'nde verecek. senfonik müzik alanında dünyanın en prestijli topluluğunun konserinde berlioz, smetana ve prokovief'in eserleri yer alacak.

    bugüne kadar aralarında berlin filarmoni, new york filarmoni, amsterdam concertgebouw, londra senfoni, bavyera radyo senfoni gibi birçok prestijli senfonik müzik topluluğunu ağırlayan istanbul, viyana'nın muazzam prestije sahip 164 yıllık orkestrasının turne programına ilk kez giriyor. 1842 yılında besteci otto nicolai tarafından kurulan viyana filarmoni, günümüzde özellikle, avusturya-alman senfonik müzik repertuarını yorumlarken ortaya koyduğu kendine has tınısıyla biliniyor. orkestranın en önemli özelliklerinden biri de daimi bir şefin yönetimi altında olmaması. viyana'daki altın kaplı musikvereinsaal (müzik dostları derneği salonu)'da verdiği, biletleri aylar öncesinden tükenen abonman konserlerinin her birini zubin mehta, seiji ozawa, simon rattle gibi saygın şefler yönetiyor. viyana filarmoni rahlelerinden herhangi birine oturmak da öyle kolay değil. orkestranın daimi üyesi olabilmek için, öncelikle yine filarmoni üyelerinin oluşturduğu viyana devlet operası orkestrası'nda üç yıllık deneme süresini tamamlamak gerekiyor. bu süreyi dolduran müzisyenler, orkestradaki boş koltuklar için aday konumuna gelebiliyor.

    dünyanın, geleneklerine en fazla bağlı orkestrasının başı, son on yıldır kadın cemiyetleriyle dertte. kadın müzisyenler birliği'nin (iawm) dünya ölçeğindeki etkin çalışmaları sayesinde viyana filarmoni, 'tamamen erkeklerden oluşan bir topluluk' görünümünden uzaklaşıyor. kadın cemiyetlerine yıllardır direnen orkestra, son yıllarda avusturya hükümeti tarafından bile yöneltilen yoğun eleştiriler karşısında arp, viyola ve viyolonsel rahlelerine kadın müzisyenleri kabul etmeye başladı. siyahi ve sarı derili müzisyenlere karşı da mesafeli duran topluluk, eleştiriler karşısında birkaç yıl önce amerikalı zenci müzisyen bobby mcferrin yönetiminde viyana'da bir konser verdi. orkestra son yıllarda uzakdoğulu müzisyenleri de üyeliğe kabul etmeye başladı.

    viyana filarmoni orkestrası'nın 27 haziran'da aya irini'de vereceği konseri, ünlü japon şef seiji ozawa'nın yönetmesi bekleniyor. topluluğun, 2 bin 500 kişilik türker inanoğlu maslak show center'da vereceği konserin programında yer alacak eserlerden şu anda sadece iki tanesi belli. istanbul müzik festivali yönetmeni ahmet erenli yaptığı açıklamada orkestranın konserinde, smetana'nın satılmış nişanlı operası uvertürü ve berlioz'un harold italya'da adlı eseriyle birlikte henüz belli olmayan üçüncü bir eseri daha seslendireceğini söyledi. 34. uluslararası istanbul müzik festivali'nde, viyana filarmoni orkestrası'nın konseri ile birlikte ağırlıklı olarak "mozart" temasını içeren 30 konser ve resital yer alıyor. "

    tuna gürel
  • geçmiş ile gelecek arasında bağlantı kurmayı başarabilen, asık suratlı bir müzik olarak (yanlış) algılanmış klasik müziğin daha anlaşılabilir, kolay dinlenebilir örnekleriyle beraber icraa eyleyen orkestra. geleneksel yeni yıl konserlerinin bu sene tertip edilmiş bölümünde georges pretres'in takdime ihtiyaç duymadan, notaları sadece gözlemleyerek yönlendirdiği (notaları ezberleyerek, sanatçılar ile daha iyi bir sinerji oluşturmayı ilke edinmiş bir maestro), küçük ara bağlantılar ile görsel detayların da çokluğunda strauss'ların kompozisyonlarından kulaklarımız için iyi bir yeni yıl hediyesi sunmuşlardır.
  • 1940'tan beri her sene ba$ında düzenledikleri klasikle$mi$!!!! yılba$ı konserlerinden bu sene yapılanı 40 ülkede canlı olarak radyo ve televizyonlardan yayınlanmı$tır.
    türkiye'de bu görevi ntv ve ntv radyo üstlenmi$tir.

    orkestra bu sene bonus olarak 2008 pekin olimpiyatlari'na armağan olarak strauss'un bir eserini icra etmi$tir.

    an itibariyle tekrarını dinleyebilen $anslı azınlıktan olmak yerine $anslı kalabalıklar olmayı dilediğim ikibin küsürlü yıllar temennilerimle.
  • son yıllarda ntv de yeni yıl konserlerinin yayınlanmasıyla daha da bir tanınmıştır.
    2006 yılında şef mariss jansons önderliğinde sergiledikleri straus ii eserleri en beğenilenler arasındadır.
    yeni yıl konserleri ile ilgili detaylı bilgi için:
    (bkz: http://www.wienerphilharmoniker.at/…newyearsconcert)
  • bu akşam verecekleri konserin programı:

    wolfgang amadeus mozart
    do majör senfoni no. 36, kv 425, linz

    franz schubert
    si minör senfoni, no. 8, d 759, bitmemiş

    piotr ilyich tchaikovsky
    si minör senfoni, no. 6, op. 74, pathetique
  • dün akşam haliç kongre merkezinde konser verdiler. daha doğrusu bir filarmoni konseri dinledik ama viyana filarmoni olduğuna inanmak istemiyorum. riccardo muti'nin seyirciden nefret ettiğini (haklı olarak) ve bu yüzden bir ten uyuşmazlığı olduğunu düşünüyorum. gayet keyifsiz bir konserdi, daha doğrusu maalesef "sıradan" bir konserdi. ya da yıllardır viyana filarmoni'yi canlı dinlemek için beklediğimizden beklentilerimiz aşırı yüksekti. seyirciden niye nefret etti peki? türküz işte arkadaşım, konser başlamak üzere diye 40 defa gong çaldı, millet hala haliç kıyısında takılıyor, salonda muhabbet ediyor, girişte trafik felç vs vs. hadi güç bela içeri girdiler, bu sefer de en öndeki devlet erkanı oturmak bilmedi. haliyle konser 15-20dk geç başladı. ben olsam ben de kızarım böyle bir organizasyonsuzluğa. adamlar binlerce insana, kraliyet ailelerine konser veriyorlar, eminim saniye şaşmıyordur program. derken geldi orkestra mutluyuz heyecanlıyız falan. bu sefer de parça aralarındaki alkışlardan dolayı irkildi adam ya da ben öyle algıladım. "şefin sırtını görüyorsan alkışlama" kuralının bir noktada artık oturması lazım. parça aralarında neredeyse bütün salonun çılgınlar gibi öksürmesi ise komikti. belki bunlar benim uydurduğum şeyler ama bir elektriklenme vardı dün gece salonda. arada da aynı şey oldu, 50 defa gong çalmadan salona girilmedi, ikinci yarı da geç başladı. esas bomba konserin bitiminde yaşandı. daha son nota havadayken alkış koptu, şefin hala sırtı bize dönük ve elleri havadayken! bu sırada kültür bakanı ve yanındaki 1-2 kişi bir yandan alkışlayıp bir yandan koşarak salonu terketti! herhalde viyana filarmoni'yi 3 dakika alkışlayamayacak kadar önemli başka bir kültür aktivitesine katılması gerekiyordu. aynı şekilde adam daha içeriden gelirken salon boşalmaya başladı. o da elbette bis bile yapmadı ve soğuk bir selamın ardından bastı gitti. eserler güzeldi, özellikle pathetique. açıkçası lang lang'de hissettiğim duygu patlamasına benzer bir deneyim bekliyordum, yanına bile yaklaşamadı maalesef. velhasıl keşke gotan project'i tercih etseymişim. eee ukala ukala "abi tabi ki viyana filarmoni'ye gidicem, şu hayatta kaç kere canlı dinleme fırsatı bulurum ki" der miyim, görürüm günümü.
  • 23 haziran 2010 haliç kongre merkezi'nde verdikleri konserde tüm televole ahalisi sosyete; anlayan, anlamayan herkes oradaydı.

    parça aralarında alkışlamalar, klasik müzik kültürü gelişmemiş, böyle bir ülkede bazen mazur görülebilir. ama, program almak için özel bir çaba gerekmesin diye her koltuğa program bırakılmış, programda eserlerin bölümleri listelenmişse, ayıptır.

    eseri tanımak zorunda değilsin. ama, bölüm aralarında alkışlanmayacağını; eseri tanımıyorsan, programdan bakabileceğini bilmeyecek kadar klasik müziğe uzaksan, orada ne işin var? hadi merak ettin, iyi niyetle dinleyip alışmak istiyorsun, anlamadığın bir konsere gittin; "çok beğendiğimi belli edeyim, alkışı ben başlatayım" işgüzarlığına ne demeli? hadi, bu boku bir kere yedin, ofsayta düştün, bari tekrar etme. bekle alkış başlasın, sen sonradan katılırsın.

    dedim ya, anlayan anlamayan oradaydı. amaç, müzik dinlemek değil, sonrasında "viyana filarmoni'ye gittik, pek güzeldi şekerim" muhabbeti yapabilmekti. anlamayanlar ise, o kadar çoğukluktaydı ki, pek heybetli olan patetik senfoninin üçüncü bölümünün sonunda salon alkıştan yıkıldı. orkestra dördüncü bölüme başlayınca da millet afalladı kaldı. en matrağı da, eser sahiden bitince, bir cılız alkış başladı, sonra "ulan ya gene bitmemişse? diye hemen kesildi. ancak şefin ve orkestranın tavırlarından eserin bittiği anlaşıldıktan sonra alkış yine başladı.

    salon konser salonu değil, akustiği çok kuru. üstüne, elektrik gitmesin diye havalandırma minimumda çalışınca, konserin sonuna doğru etraf belediye otobüsünden beter, insan kokar haldeydi. nefes almak mümkün değildi. insanlar kendilerini dışarıya zor attılar.

    kayıp bir konserdi kısacası.
hesabın var mı? giriş yap