• bu adam padişahın vekilidir, padişahtan sonra en yetkili adamdır, padişahın mühürü bulunur bunda, genelde dolandırıcı ve had safhada yalaka olurlar, gıcık gittikleri bi adamı astırırlar gibi geliyo bana... (bkz: vezir), (bkz: padisah).
  • veziriazam'in dogru yazilmis hali
  • (bkz: afet-i azam)
  • büyük vezir, baş vezir
  • günümüz siyasetinde cumhurbaşkanı-başbakan modelinde, meclis başkanı; başkan modelinde ise, senato başkanına eş olan, aynı anlamı taşıyan birleşik kelimedir. osmanlı devleti zamanında karşımıza çıkan bu terim, farsça kökenli vezir(vekil) kelimesi ile arapça kökenli azam(büyük, ulu) kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. 1500 lü yıllara kadar veziriazam olarak telazfuz edilen kelime, arapçanın muazzam etkisi altında kalan yavuz sultan selim zamanında vezir-ül azam alarak değişikliğe uğramış ve asla karıştırılmaması gereken sadrazam terimiyle neredeyse aynı anlamda kullanılmaya başlanmıştır. halbuki yine bugünkü siyaset modelinde karşılığı başbakan olan sadrazam, vezir-ül azam karşısında çoğu zaman ezilmiştir.
  • fatih sultan mehmet kanunnamesinde şöyle tanımlanır:

    "vezir-i azamın herşeyden önce vezir ve komutanların başı olduğu bilinmeli. o herkesten büyüktür; her konuda sultanın mutlak vekilidir. hazineye vekil olan defterdar, vezir-i azamın denetimindedir. bütün toplantı ve törenlerde herkesten önce vezir-i azam yerini alır."

    kaynak:osmanlı imparatorluğu klasik çağ: halil inalcık.
  • savas sirasinda komutanlik yapan vezir-i azamin unvani icin

    (bkz: serdar-i ekrem)
  • osmanlı imparatorluğu'nda "padişah vekili" sıfatıyla devleti yöneten en yüksek memur.

    hükümdar fermanı ile göreve gelirler. hükümdar, söz konusu fermanlarda; vezir-i azamı yürütme ve yargı alanlarındaki yetkilerinin vekili olarak atadığını belirttiğinden, vezir-i azamlar icraatlarında sadece hükümdara karşı sorumlu olurlar.

    yabancı hükümdarlar ve elçilerle ilişkilerde padişah vekili olarak görevini yaparlar, tebaanın refahından sorumludurlar, idari kadroların yönetimini yürütürler, orduyu yönetme ve denetlemeden sorumludurlar. kısacası vezir-i azamlar, padişahın nezareti altında yönetime dair tüm konuları bağımsız olarak yerine getirirler.

    vezir-i azamların kanunnameler çıkarttığı da bilinmektedir. devletin kuruluş döneminde; ordu teşkilatının tesisi ve mali kurumların tesisi hakkında vezir-i azamların emriyle kanunnameler neşredilmiştir. (bkz: çandarlı kara halil paşa) zaten kuruluş safhasındaki vezir-i azamların büyük bir çoğunluğu ilmiye sınıfındandır.

    vezir-i azamların yürütme gücü en başta divan-ı hümayunlarda kendisini gösterir. 1450'lere kadar padişah başkanlığında toplanan divanlar, ikinci mehmet'in emriyle vezir-i azam başkanlığında haftada dört gün toplanmaya başlamıştır. divanlarda; askeri, mali, idari, hukuki, örfi konular görüşülüp, kararlaştırıldı. sonunda da divan başkanı olarak vezir-i azam, toplantıda alınan kararları padişaha sunardı. diğer yandan şeyhülislam, kaptan-ı derya, vali gibi üst düzey bürokratlar arz veya taleplerini vezir-i azama yazar, vezir-i azam da bu yazıları padişaha arz ederdi.

    vezir-i azamlar bazı zamanlarda kurduğu ikindi divanında bazı kesimlerin şikayetlerini dinlerdi. ayrıca kazaskerleri yanına alıp, cuma divanı kurup, bazı davaları dinlerdi. çarşamba günleri ise kadıları toplayıp çarşamba divanı kurup davaları dinlerdi. bazı davalara müdahil olup, bizzat kendisi karara bağlardı. yahut kadıların verdiği bazı kararlardan şüphe duyduğundaysa bu kararları kazaskerlere inceletip, gerektiğinde de kararları bozabilirdi.

    vezir-i azamlar 15. yüzyıldan itibaren askeri işleri de yönetmeye başlamışlardır. bir vezir-i azam ordu başında sefere çıktığında kendisine serdar-ı ekrem unvanı verilirdi. sefer esnasında vezir-i azam; azil, idam, tayin gibi kararları padişaha sormadan alıp, uygulatırdı. sefer harcamaları hakkında kendisinden hesap sorulmazdı. diğer yandan ordu teşkilatının düzenlenmesi de kendi işleriydi. orduda yeni sınıfların, kurumların kurulması veya lağvedilmesi vb. gibi işlerle uğraşırdı. ancak askeri alandaki asıl görevi orduyu komuta etmekti.

    vezir-i azamlar, padişah vekili ve hükümet başkanı olarak yabancı devletlerle diplomatik görüşmeler yapabilirdi. gerektiğinde elçi kabul edebilir veya bir ülkeye elçi tayin edebilirdi. barış, antlaşma, ticaret gibi konularda gerektiğinde müzakereleri kendileri yürütebilirdi.

    vezir-i azamların belirli bir görev süresi yoktur. padişah tarafından azil edilince görevleri sona ererdi. tabi idamlarıyla da görevleri sona erebilirdi.

    osman ve orhan beyler devlet işlerinde kendilerine yardımcı olarak aile üyelerini seçmişlerdir. vezaret kurumu ilk orhan bey tarafından kurulmuştur. kurumsallaşmaya gidilince başvezir yani en yetkili vezir için vezir-i azam unvanı kullanılmaya başlanmıştır. bu makama hanedan dışından atanan ilk kişi çandarlı kara halil paşa'dır. ikinci mehmet saltanatına kadar bu makama türkler atanmıştır. 15. yüzyıldan sonra uzun bir süre (birkaç istisna dışında) devşirmeler atanmıştır. bunun en büyük nedeni hanedana rakip bir ailenin çıkmasını önlemektir. bu konudaki en iyi örnek de çandarlı ailesi hadisesidir. müsadere uygulaması da bunu destekler niteliktedir. bu uygulamayla hanedan kendini güvenceye aldıysa da bazı dönemlerde padişah hal'lerinde güçlü vezir-i azamlar başrolü oynamışlardır. devlet içinde güçlü vezir-i azamlar çok olmuştur. hatta nesillerce devletin içinde aktif olan aileler dahi olmuştur. örneğin; sokollular, köprülüler gibi.

    16. yüzyıla kadar boşalan vezir-i azamlık makamına kubbealtı vezirlerinden biri tayin edilirdi. lakin 16. yüzyıl sonrası bu makama valiler, yeniçeri ağaları, hasodabaşıları, cerrahlar, silahtarlar vb. gibi farklı görevdeki kişiler de tayin edilmiştir. diğer yandan devletin kuruluş safhasında bu makama atanan kişiler büyük çoğunlukta ilmiye sınıfından olurdu. bu gelenek ilerleyen zamanlarda bozulmuş, seyfiye vb. gibi pek çok sınıftan kişiler vezir-i azamlığa tayin edilmiştir. (şehzade sünnetini iyi yaptı diye, makam-mevki verilen cerrahlar da olmuştur)

    16. yüzyıl sonrasında devlet işlerinde tecrübesi olmayanların bu makama gelmesiyle devlet yönetiminde bozulmalar yaşanmıştır. karakteri zayıf olan kişilerin bu makama gelmesiyle devlet yönetimine saraylıların müdahaleleri artmıştır. bu olaylar da bu makamdaki kişilerin azillerine veya katledilmelerine neden olmuştur. sık vezir-i azam değişiklikleri yaşanmış, bu da devlet yönetiminde istikrarsızlık doğurmuştur. (vezir-i azam değişikliği demek; hükümet, zihniyet, kadro, yönetim anlayışı değişikliği demektir) bu istikrarsızlıkta göreve gelen her yeni vezir-i azam; devlet yönetimiyle uğraşmaktan ziyade önce koltuğunu sağlama almaya çalışmış, saraylıları arka edinmeye çalışmış ve olası rakiplerini yok etmek için entrikalar peşinde koşmaya başlamıştır. 19. yüzyıla girildiğindeyse osmanlı ülkesinde yaşanan modernleşme, batılılaşma hareketiyle sadrazamlığa ehil ve devlet yönetimi konusunda tecrübeli şahıslar gelmeye başlamıştır. devlette bir süreliğine güçlü bir yönetim mekanizması kurulmuştur. (tanzimat-ıslahat dönemleri) (bkz: babıali)

    ikinci mehmet'ten itibaren vezir-i azama diğer yandan sadrazam da denilmeye başlanmıştır. ikinci mahmut dönemindeki idari reformlar sonucunda da vezir-i azamlık, başvekilliğe dönüşmüştür. 19. yüzyıldaki reformlarla heyet-i vükela (bakanlar kurulu) düzeni kurulmuş, sadrazamlığın yetkileri kurulan nezaretlere (bakanlıklar) dağıtılmıştır. sadrazam, heyet-i vükela başkanı olmuştur. lakin nazır atama yetkisi padişahtadır. kısacası sadrazamın bazı yetkileri kırpılmıştır.

    sonuç olarak; vezir-i azamlar 1840'lara kadar her şeyden önce padişah vekili, divan ve hükümet başkanı olarak devlet mekanizmasının hakimidir. fatih kanunnamesi'nde belirtildiği gibi ''cümle umurun vekil-i mutlakıdır.'' bütün devlet işleri vezir-i azamın kararıyla, padişahın müsaadesiyle olurdu. 19. yüzyıldaki idari reformların sonucunda ise sadrazamlık, padişahın mutlak vekili olmaktan çıkmıştır. sorumlulukları nezaretler arasında paylaşılmıştır. sadrazam, babıali'yi temsil eden bir şahsa dönüşmüştür.

    kaynaklar:
    - aydın taneri - ''osmanlı imparatorluğu'nun kuruluş döneminde vezir-i azamlık'' - ankara üniversitesi basımevi - 1974
    - enver ziya karal - osmanlı tarihi - cilt: 7 - türk tarih kurumu basımevi - 2003.
    - osman kaşıkçı - osmanlı devletinde vezir-i azam - marmara üniversitesi hukuk fakültesi hukuk araştırmaları dergisi - cilt: 21 - sayı: 2 - yıl: 2015 - sayfa: 127 - 134.
  • vezaret-ü üzma: vezir-i azamlık.
  • azam : en büyük
    vezir : kuvvetli
    vezir-i azam : en kuvvetli yetkili manasına gelir. rütbedir esasında. çok baş yakmıştır.
hesabın var mı? giriş yap