• 85 yaşında hayatını kaybetmiş olan yönetmen.
  • sedmikrasky filmi ile dünya sinemasına büyük bir miras bırakmıştır. çek yeni dalgasının oluşumunda büyük pay sahibi olmuştur. bir diğer filmi ovoce stromu rajskych jíme ile de cannes'a aday olmuştur fakat ödül kazanamamıştır.
  • (bkz: czechoslovak new wave)

    en sevdigim film sedmikrasky'nin yonetmeni, canimin ici kadin.
  • vera chytilová: görsel
  • kendisinin çoğu filmini izledim,tabii bunları türkçe bulmak pek mümkün olmuyor onu belirteyim. daisies oldukça çığır açan bir filmdir ancak diğer filmleri olan fruit of paradise,pearls of the deep,something da oldukça güzeldir.özellikle fruit of paradise hem favorimdir hemde yılına göre aşırı yaratıcı manyak bir filmdir. bahsettiğim filmde yasak elmayı yiyen bir çiftin başına gelenler anlatılır,karısı bir seri katile karşı obsesif bir bağ duyar.
  • sansür, kararlılık ve sürrealizm... o 20.yy'ın belki de tek gerçek avangard kadın yönetmeni.

    chytilova her şeyi olduğu gibi söylemekten asla korkmadı ve filmleriyle toplumsal ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. ''bir hata olsa bile mutlak özgürlük istemeye cesaret ettim'' der. masalsı filmlerinde, toplumsal ikiyüzlülüğe tepki olarak her türlü edepten vazgeçen, aşırıya kaçan ve bundan yararlanmak isteyen erkeklerin aleyhine olan kadınları bizlere sundu. bundan dolayıdır ki dünyada hıv ve aıds konusunu ele alan ilk yönetmenlerden biriydi ki 89 yapımı kopytem sem kopytem tam filminde tam olarak bu konuya parmak basmıştır.

    esasında güçlü feminist kaygılarla çalışırken, kendini feminist olarak tanımlamaya isteksizdi, bunun yerine kendisine inanmadığı kuralları çiğneyen bir birey olarak atıfta bulunur. günümüzdeki yaygaracı feministlere birer ders niteliğindedir bu cümlesi. feminizmin içini boşaltıp kendine bir etiket olarak kullanmaz, aksine kadın ve kadın haklarını bir birey olarak savunur.

    rüya sekanslarında gündelik nesnelerin tuhaflığı, serbest çağrışım, sembolizm ve büyülü dönüşümler kullanır. o çok katmanlı filmleri, sürrealizmin sanrısal gücü ve neşesi ile doludur. sürrealizmi, grotesk olarak değil de neşe ve hedonist duyguların etrafında inşa eder. baş döndürücü, parçalı kurgu ve renk patlamaları onun canlı, oyuncu stilini karakterize eder.

    sosyal gerçekçilik, deneysel belgesel ve ahlaki komedinin ilgi çekici bir karışımı olan filmleri, onu susturmak için çok uğraşan komünist toplumu sık sık korkusuzca eleştiriyordu. hakeza filmleri sürekli bir sistem eleştirisi barındırır.

    rüyaların efendisi fellini, saykodelik jodorowsky ve yeraltı filmlerinin unutulmazı ken jacobs ile çeşitli şekillerde karşılaştırılmıştır ama finalde, sürrealist feminist klasik papatyalar ve sınıflandırılamayan cennet meyvesi alegorisi ile ün kazanmıştır. bir chytilova filminde hiçbir şey olması gerektiği gibi değildir, çünkü tanık olduğu dünyada gözlemlediği ve yorumladığı hiçbir şey olması gerektiği gibi değildi. geleneksel kuralları reddeder ve titizlikle hesaplanmış bir çılgınlık içine sokar bizleri. izleyiciyi sürekli şaşırtmayı başarması, mantıksız olay örgülerinden değil, groteskten varoluşsal bir umutsuzluğa dönüşmesinden kaynaklanmaktadır.

    filmlerini izlediğinizde ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
  • "20.yy'ın belki de tek gerçek avangard kadın yönetmeni" epey pervasızca olmuş ve ciddi bir hamlığa işaret. 'belki' rezervinin konulması bile bunu ortadan kaldırmıyor. yığınla ismi bir yana koyun, yalnızca ve yalnızca yetmişler federal almanya'sını hatırlasa bile şöyle bir giriş yapmaktan sarfınazar eder insan.

    merak ettim. bir saate yakın sırf sinema yazılarını inceledim guyiks isimli yazarın. fahri tercüman gibi. dış mecralardan kaynak belirtmeksizin alıntı yapmayı alışkanlık haline getirmiş. öz sermayesi de çok güçlü olmayınca, haliyle dışarının yanlışlarını da sorgulamadan/ayıklayamadan olduğu gibi boca etmiş. kendim de iyi, düzenli bir okur olduğum için epey bir gözüme çarptı diyebilirim. üzücü gerçekten. bir patricia highsmith entryi var, birebir dış kaynaklardan çeviri.

    aptal yerine konulmaya tahammül edemeyen lanet bir egom olduğu için belirtmem gerekiyordu. bildiğini okumaya devam etsin ne diyeyim. turfanda sinefiller diyorum bunlara; muhteris, heyecanlı, kendini pazarlama derdinde.

    angarya: kocası da kendi gibi çek yeni dalgasının emektarlarından, sinematograf jaroslav kucera'dır.
hesabın var mı? giriş yap