• kimileri için bir hiçken...başkası için herşeysin...
    herşey olmayı umarken, bir bakıyorsun ki...
    hiçsin.
  • senlilik ve sensizlik halleri.
  • hayat döngüsünde kendini bulmanın iki halidir aynı masal başlangıçlarında dendiği gibi bir varmış bir yokmuş...
  • (bkz: egzistansiyalizm)
    (bkz: nihilizm)
  • her insan her bitki her hayvan her esya her madde bu evren icinde kendi varlıklarını sürdürür ve her birinin varlıgı ayrı deger tasır ve hepsi bu evrenin bütününde birer hiçtir onlar olmasa da hayat devam eder.
  • sanıldığının aksine hiçlik "bir hiç olmak" değildir. kabaca açıklarsak, hiç olmak egodan sıyrılarak bütün evrenle ve tanrıyla bir olduğunu farketmektir. tabiki bunu farkeden kişi kalkıp da "benim kişilik olarak hiçbir değerim yok evrenin öylesine bir parçasıyım" demez zira egosundan kurtulmuş olan kişi için artık " ben" diye bir kavram yoktur. o heryerdedir, kendini evrendeki bütün maddelerin bir parçası olarak görür, hisseder. çiçeğin,denizin,taşın, yazı yazdığı klavyenin bir parçasıdır ve bu o kadar normal bir duygu gibi gelir ki ona. yani aslında hiçlik dediğimiz şey aslında herşey olmaktır.
  • amaç ve varoluşun alakasızlığı da değinilen bir diğer noktadır. varolduğunu idrak edebildiğin andan itibaren evrenle bir bütün olarak varsındır ve bir saniye sonra atacağın adım bile kesin değildir; ancak sen adım atarsan bir adım varolacaktır, sen eyleme geçene kadar o adım kesin olarak yoktur, bu yüzden atılmayan bir adım için üzülmek aptallıktan başka bir şey değildir.
    evrenle bütün olma hissi ise algı açısından bakıldığında tanrısal bir duyumdur. bilgi ve maddeye duyulan açlıkla soyut olanın anlamını dengede tutmayı sağlar.

    ben/#20057741
  • bir gece vakti ve hatta sabaha karşı, hareketsiz ve dümdüz bir denizin üzerine sırt üstü kendini koyverdiğinde hissedebiliyorsun iki kavramı birden. kendin için ne kadar ağır, doğa için ne kadar hafif olduğunu anlıyor ve bu mükemmel dilemmanın verdiği korkunç hazla bedenine dışardan bakıyorsun. tam anlamıyla : korkunç bir mutluluk!
  • yokluk diye bir şey yoktur. yokluk kendi kendini tanımlayan yegane şeydir ve varlığın üzerine çizildigi kanvas gibidir. her neki kendinde tamamde ve dısına açılmaz o artık yoktur, kendinde tamam oldugundan disından topyekün bagimsizdir artık.

    varlık ise birbirini tanımlar ve tamamlar o yüzden var oluş hep yarımdir. varlık eğer varsam suda var buda var var diyerek çevresiyle tanımlanır, ki bundan ötürü cevresi ile tanımlanan ve cevresini tanımlayan bu seylerin yokluğa oykunmesi sonucu zaman oluşmuştur. zaman bu seylerin birbirini tanımlayacak kendi içlerinde yok olan bir bütün olmalarını sağlayacak bir uzam olarak varlığın kendisini diğer tüm uzamalar gibi gene bulmuştur. hem dert hem deva bu durumun sonucunda varlık kendindini toparlamaya çalışan dagilmisligini koyorsa çalışan bir yoklukturki bizler ne zaman kendimizi bütün sayabilecegimiz bir parçamızdan uzak hissederiz kendimizi o an onun yokluğu ezer bizleri. zira onun ile beraber kurabileceğimiz iliskinin bizi getirebileceği uzamız bir yokluk durumundan ziyade onun yokluguyla dağılan ve toparlanmayın bir benin hem yokluktan korkması hemde onu istemesi durumundayizdir.
hesabın var mı? giriş yap