• tam adı "uygarlığın ayak izleri - rönesans'tan barok döneme sanat dehaları" isimli kitaptır. yazarı twitter'da "sanatntarihi"* nicki ile uzun süredir yazmaktaydı. isminin celil sadık olduğunu kitap çıkınca öğrendik.

    kitap sanat tarihi kitabı olmakla birlikte dili oldukça yalın. terimler güzel açıklanmış. bazı yerlerde küçük imla ve kelime hataları olmasına rağmen oldukça iyi yazılmış. özellikle caravaggio hakkında yazılan kısım biraz polisiye roman tadında. veya mona lisa üzerine yazılan kısım.

    yalnız sayfa düzeniyle alakalı sorunlar var. bazı resimlerin bir kısmı görünmüyor. yani mesela bir resimdeki bir figürü anlatıyor kitap. ama o bahsedilen kısım sayfa tasarımındaki bir hata yüzünden görünmüyor sanırım. o da düzeltilse süper olacaktır.

    bu alan ilginizi çekiyorsa hoşunuza gideceğini söyleyebilirim. iyi okumalar.

    şuradan göz gezdirebilirsiniz
  • anlatım dili sade ve akıcı ki, ister istemez okuyucuya anlatılan eserlerin görsellerini inceleme ihtiyacı hissettiriyor. görseller basım kalitesi yönünden yetersiz kalsa da, sanat tarihi meraklılarının okuyabileceği güzel bir kitap.
  • serinin ikinci kitabı olan "uygarlığın ayak izleri: krallar ve tanrılar" çıkmıştır. antik çağdaki mısır ve yunan medeniyetlerini anlatıyor.
  • bu serinin ilk kitabı olan sanat dehaları kitabı şahaneydi. ikinci kitabı bugün satın alarak okuyama başladım. ilk izlenim olarak yine son derece bilgi dolu, okudukça okumak isteyeceğiniz bir anlatım dikkatimi çekti, bunun yanında bu güzel anlatımın görseller ile desteklenmesi kitabın son derece sevdiğim özelliklerinden bir başkası, ayrıca görsel kaliteside arttırılmış.
  • okudukça istemsiz olarak günümüz türkiyesiyle kıyaslama yaptığım dili yalın, anlattıkları şahane kitap.
    serideki ilk kitap olan sanat dehaları kitabında şöyle bir kısım var;
    "ortaçağı araştırdığınızda, yaşamın merkezinde dinin yer aldığını göreceksiniz; hem de çok güçlü ve katı bir din. hükmü altındaki toplumsa -din adamları dışında- okuma yazma bilmeyen, dolayısıyla inandıkları kitabın tek satırını dahi anlamayan insanların oluşturduğu bir kalabalıktan ibaretti."
    buraya kadar günümüz türkiyesiyle çok benzer. inandıkları kitabı bir kere bile kendi dillerinde okumamasına rağmen ahkam kesenlerle dolu etrafımız.
    aynı kısım sonrasında şöyle devam ediyor;
    "bu sürecin kaçınılmaz sonucu olarak halk, mistik ve batıl inançlara merak salmaya başlayıp kendince kurallar geliştirmeye koyulduğunda bireylerin dogmatik düşünceyi terk edişine kapı açıldı. toplumdan kopan bu parçalar, rönesans'ın fitilini ateşleyecek olan, düşünen, merak eden ve sorgulayan insanlardı."
    merak ediyorum. bizim de bir rönesansımız olacak mı acaba?
  • kitabın dili, ders kaydı transkripsiyonu tadında. biraz daha text book formunda bir metin beklemiştim. ayrıca kaynakça çok zayıf ve dedikodu mahiyetinde bilgilerle dolu.
  • birinci kitap olan “sanat dehaları” müthiş. çocuk kitaplarında bir söz vardır ya, eğlenerek öğrenmek. bence tam da bunu karşılıyor. hem zevk alıyor hem de kendinize bir şeyler katmış oluyorsunuz.

    ikinci kitap “krallar ve tanrılar” ise bana ilki kadar keyif vermedi. sebebi ise tamamen kişisel. mısır uygarlığı pek ilgimi çekmediği için ilki kadar etkilenmedim ancak o “sıkıcı” mısır'ı bile bence yazar çok güzel anlatmış. yunan'ı daha severek okudum.

    üçüncüyü de okuduğumda editleyeceğim.
  • okumak istiyorum fakat maalesef kitaplar çok pahalı, pdf okuyabileceğim bir yer var mıdır yardımcı olabilirseniz çok sevinirim
  • mitoloji ile aram iyi olmasından ve sanat kitaplarına da giriş yapmak istememden dolayı "krallar ve tanrılar" ile "batı resim sanatında mitoloji" kitaplarını almış, beğenmiş bulunmaktayım. özellikle "batı rsm" kitabı sanata giriş açısından da önemli diyebilirim. ve evet fiyatları pahalı ama baskı kalitesi en azından pahalı olmasını amorti ediyor. ek olarak amazondan 100tlye 30 tl indirimle almıştım ben kitapları daha ucuza almak isteyenler kampanya hala devam ediyorsa bakabilir.
  • celil sadık'ı twitterdan da takip ediyorum ve tweetlerini keyifle okuyordum. bu haftasonu da tatildeyken birinci kitabı "sanat dehaları"nı okudum ve çok beğendim. anlatımın sadeliği ve akışı bence kitabı çok okunabilir kılıyor. bu kadar rahat anlatıma sahip türkçe bir sanat kitabı okumak pek mümkün değil. yıllardır başvuru kaynağı olarak kullanılan modern sanatın öyküsü ve sanatın öyküsü dil olarak akmayan kitaplar örneğin. çok iyi ve temel başvuru kaynakları ama akmıyor.

    kitap rönesans ve barok dönemin öncülerini anlatıyor. leonardo da vinci, michelangelo, michelangelo merisi da caravaggio ve gian lorenzo bernini. bu seçimler yapılırken rönesansın yükselişini, barok döneme bağlanışını ve italyan şehir devletlerinin nasıl dönem dönem yükselip sonra nasıl yobazlığa boğulduğunu görebiliyorsunuz. bizim aksimize italyanlar sanatla aydınlanarak bu yobazlığı bastırabilmişler.

    neyse; leonardo ile ilgili olan kısım kitabın birinci bölümü rönesans'ı, dönemin floransa'sını, yenilikçi eser üretimini ve sanat eserlerinin döneminde mi değerli olduğunun sorgulamasını içeriyor. mona lisa örneğinde mesela, eser çalınmamış olsaydı bu kadar ünlü olur muydu? olmazdı belli ki.

    ikinci kısım ise bazen cidden okurken kahkaha attığım michelangeloyu içeriyor. tam bir ruh hastası. roma'da, vatikan'da ve floransa'da delirmiş gibi eserlerini takip eden benim için kişilik özelliklerini bu şekilde okumak çok mutlu etti beni. sistine şapelini gezerken "ruh hastası, manyak, oha, nasıl olabilir, deli bu." diyerek gezdim. david'i ve diğer eserlerini zaten saymıyorum ama kişilik olarak çok orijinal olduğu konusu net. kitapta papa ile şöyle bir anısı var. papa ile michelangelo tartışıyorlar eserin süresi ve papa'nın süreli merak edip eseri görmek istemesi üzerine. hatta problem ciddi boyuta ulaşıyor 1 gün içinde michelangelo terk ediyor roma'yı. peşinden askerler geliyor ikna etmeye çalışıyor. askerler bari bir mektup yazın affınızı isteyin diyor, bu başlıyor yazmaya mektubu ama sonunu asla geri dönmeyeceğim diyerek bitiriyor. deli.

    " büyük cesaret doğrusu... çünkü karşısındaki mülayim bir papa'dan çok, öfkeli bir savaşçı olan ıı. julius. ancak, michelangelo da küçük görülmeyi beklemeyen, dahası bunu hak etmeyen bir sanatçı. daha sonra papa, hizmetine geri dönmesi için michelangelo'ya üç ayrı mektup yazdı. ama o dönmemekte kararlıydı. eserlerini yapım aşamasında kimseye göstermek istemeyen sanatçı, papa'nın eserlerine göz atma ısrarına dayanamıyordu. vasari, aralarındaki gerilimin aslen buna dayanabileceğini söyler. hatta papa'nın kılık değiştirip eserleri gizlice görmeye gittiğini ve bir gün michelangelo'nun bir köşede saklanıp onu bekledikten sonra nihayet geldiğinde papa'ya kalaslar fırlattığını da anlatmıştır."

    dönemini düşünürsek bir insanın papa'ya kalaslar fırlatabilecek kadar deliliğe sahip olup aynı zamanda değerli, önemli ve yetenekli olması muazzam. çılgınlar gibi seviyorum kendisini. sistene chapel detayı

    üçüncü bölümde tamamen barok döneme geçiliyor artık ve michelangelo merisi da caravaggioüzerinden anlatılıyor. bu bölüm gerçekten çok ama çok uzun. belki bana hitap etmediği için bilemiyorum ama zaman zaman sıkıldım okurken. dönemin roma yaşantısını, halkın fakirliğini ve günlük hayatta yaşananların resme yansıtılmasını çok net anlamakla beraber caravaggio asla ama asla sevebildiğim bir ressam değil. yazılanlara göre zaten çok olaylı bir hayat yaşamış. adam kalkıp meryem'i romalı bir fahişe'nin yüzü ile resmetmiş. bu da deli.

    son bölümde ise gian lorenzo bernini anlatılıyor. yetenekleri korkunç gerçekten. michelangelo ve rodin ile beraber en ama en büyük yeteneklerden biri. eserlerine verdiği o akış, gölge oyunları muazzam. eserlerin önemli bir kısmını villa borghese'de görebilirsiniz. çok az ziyaretçi kabul ediliyor ve rezervasyon mutlaka yaptırmanız gerekiyor. the rape of proserpinadaki o tene dokunuşgörsel, apollo and daphnedeki akıcılık muazzam görsel
    . kendisinde ciddi eğlenceli bir ruh hali de olabileceğini düşünüyorum zira rahibe terası'yı kitaptaki gibi vecd ile değil orgazm hali ile yansıttığını düşünmek eğlendiriyor beni. (bkz: the ecstasy of saint theresa), benim fesat düşüncelerim de olabilir tabi nedeni. bence bernini'nin david'i de michelangelo'nun david'inden daha iyi. görsel

    genel olarak çok keyifli bir kitap, bernini kısmının kısa oluşu ve caravaggio'nun çok uzun oluşu biraz üzdü ama ne fark eder. gerçekten harika anlatımlı bir kitap olmuş.
hesabın var mı? giriş yap