• bir ceviri yontemi.. pek tercih ve takdir edilmez.. adaptasyon yapanlar katrana batirilip, tuye bulanip sehirde dolastirilir.. tam anlamiyla hedef kultur odakli oldugu icin orjinal metne sadakatten bahsedenlere de gulunur..
  • (bkz: adaptasyon)
  • klasik bir hikayenin hedef kitlenin görüş/beklentisi kaygısıyla yeniden yorumlanmasıdır. ya ortamın modern kılınıp köstüm masrafından kaçılması, veya güncel değer yargıları/sansasyon = popülerlik düşüncesiyle "artistic license" kullanılmasıdır. sonuçta amaç orijinallik değil, iyi prodüksiyon yoluyla para kazanmaktır.
  • bir roman, çizgi roman veya manga uyarlamasında orijinal hikaye ve karakterlerden ne kadar çok uzaklaşılıyorsa o iş o kadar çok yavanlaşıyor. benim anlamadığım zaten popüler olmuş bir eserin daha popüler olması için garip şekilde uyarlanma fikrini nereden buldukları. piyasa orijinalinden daha başarılı uyarlamalarla mı dolu da böyle rezillikler yapılıyor anlam veremiyorum.
  • kendi uydurma uyarlama neolojilerimden:
    anarsist
    öpsesif (öpsesli) tampasif bozukluk

    sağdan soldan kavram aparmaları ve uyarlamaları. zihin açar*. hani mutfak ve yeme alışkanlıklarının yatağımızı/seviş hayatımızı göstermesi gibi. tavuk kardeşler şimdi de şunlara kafa yorun, rüyanızda görün bakalım:

    -trafik patlaması
    -trafik planlaması
    -trafik sikişıklığı

    buna göre tekrar;
    a) türkiye halkı herbiri midir?
    b) türkiya halkı e hiçbiri midir?

    (bkz: uyarlanma), uyarlamak
    (bkz: trafik sosyolojisi)
    (bkz: uydurukça/@ibisile), uydurmasyon, neolojizm/@ibisile
  • 25 güzel şiirden uyarlama, 25 güzel şarkı;

    1. ahmet kaya, "an gelir" (attilâ ilhan)
    2. bernard lavilliers, "scorpion" (nazım hikmet)
    3. doğan canku, "takalar" (bülent ecevit)
    4. donovan, "jabberwocky" (lewis carroll)
    5. ercan yenal, "unutamıyorum" (ümit yaşar oğuzcan)
    6. ezginin günlüğü, "bilinmeyen ülke" (puşkin)
    7. fikret kızılok, "iki parça can" (ahmed arif)
    8. hümeyra, "kördüğüm" (şevket rado)
    9. juliette gréco, "si tu t'imagines" (raymond queneau)
    10. kaan tangöze, "kalmak türküsü" (özdemir asaf)
    11. léo ferré, "les corbeaux" (rimbaud)
    12. mehmet güreli, "kimse bilmez" (ömer hayyam)
    13. mikis theodorakis, "tha simanoun oi kampanes" (ritsos)
    14. mine koşan, "anlatamıyorum" (orhan veli)
    15. mircan kaya, "eski bir istanbullu ağzından ilahi " (gülten akın)
    16. münir nurettin selçuk, "endülüs'te raks" (yahya kemal)
    17. nükhet duru, "melankoli" (sabahattin ali)
    18. özdemir erdoğan, "fahriye abla" (ahmet muhip dıranas)
    19. phil ochs, "the bells" (edgar allan poe)
    20. quilapayún, "el arbol" (pablo neruda)
    21. timur selçuk, "sen neredesin" (faruk nafiz çamlıbel)
    22. waterboys, "mad as the mist and snow" (w. b.yeats)
    23. yeni türkü, "sardunyaya ağıt" (can yücel)
    24. yves montand, "je me souviens" (aragon)
    25. zülfü livaneli, "memik oğlan" (ülkü tamer)
  • başarı oranı çok az olan derdini anlatma biçiminin sinemadaki yansıması. ifade türü.
    uyarlama; yönetmenin gözünden, yapımcının gelir endişesinden, senaristin olay örgüsünü daha iyi anlatma kaygısından dolayı anlamında yitiklik, özünden kopuş meydana getirir.
    okuduğunuzda sizi sizden alan bir eser, sizin hayal dünyanızda yaşarken sinemaya uyarlanması hayal kırıklığı yaratabiliyor okuyucu için. okumayanlar için bu söylem geçersizdir.
  • dünya diktatörü gibi bir şey olsam yapacağım temel şeylerden biri mangadan anime uyarlamayı ve kitaptan dizi ya da film uyarlamayı yasaklamak olur.

    evet iki büyük sektörü komple öldürdüm gibi bir şey ama. bu insanlığın iyiliği için gerekli bir adım olur gerçekten. anime ve film uyarlamaları kaynak materyali mahvetmekten başka bir işe yaramıyorlar. karakterlerin en temel özelliklerini, hikayenin en başlıca konseptlerini anlamıyorlar, yalan ediyorlar ya da izleyici kitlenin beğeneceği şekilde değiştirerek mahvediyorlar.

    eğer kaynak materyal aktif olarak çıkarılmaya devam ediyorsa, uyarlamanın etkisi kaynak materyale de yansıyor; uyarlama kaynağa uyacağına, kaynak bu sefer uyarlamaya uymaya başlıyor, haliyle o da temelinden kopup saçma sapan yollara sapmaya başlıyor. çekirdek kitlenin elinde bu sefer mahvolmuş bir kaynak ve bakmaya değmez bir uyarlamadan başka bir şey kalmıyor. halbuki seriye kimse dokunmasaydı eser düzgünce, istendiği gibi devam edip bitecekti. uyarlama evet ticari olarak büyük kazanç sağlıyor ama insanlığın edebi birikimine zarar veriyor.
  • bir sanat eserinde bulunan öğeleri başka bir alana aktararak yeni bir sanat eseri oluşturmaya uyarlama denmektedir. sinemada; edebiyat, tiyatro hatta tablolardan dahi uyarlanmış eserler bulunmaktadır. bugün amacım uyarlama hakkında uzun bir yazı yazmak değil çünkü bu yazı haddinden fazla uzun olur ve sıkılgan ruhlarını incitmek istemem. bu sebeple uyarlamanın bir alt dalı olan serbest uyarlamadan bahsedeceğim.

    gillian parker uyarlamayı üç ana başlık altında inceler;

    serbest uyarlama; asıl eseri bir hammade olarak ele alan uyarlama.
    aslına sadık uyarlama; ufak değişikler ile eseri perdeye uyarlama.
    birebir uyarlama; eserde değişiklik yapmaksınızın beyazperdeye aktaran uyarlama, daha çok hammaddesi tiyatro metinleridir.

    asıl eseri bir hammadde olarak almak yeni yaratılan sanat eseri için bir çıkış noktası yaratmaktır. bu bir çocuğun boyama defterinde bulunan içinde yumurtalar olan sepet taşıyan tavşan resmini, yan sayfada gösterilen resimi göz ardı ederek boyamasına benzer. iki örnekle bitirelim yazıyı.

    mesela romandan serbest uyarlama;

    district 9 filminde dünyaya gelen uzaylılar vardır ancak mülteci olarak, ezilen dışlanan ve sömürülen karakterlerdir bunlar. wikus karakterimizin talihsiz bir kaza sonucu, uzaylı forma dönüşmesini konu alır film. değişim ise wikus yeni formuna uyum sağlamaya çalışırken, ailesinin bakış açısını yansıtır. bu değişim gregor samsa'nın dönüşümüdür.

    bir tiyatro metninden serbest uyarlama;

    ex machina ise bir adada yaptığı yapayzeka deneyine, dışarıdan getirdiği insanları konu eden bir adamın hikayesini anlatır. bu adam güçlüdür, zekidir ve bulunduğu adaya hükmetmektedir. shakespeare'ın fırtına oyununda yer alan prospero'nun büyüsü bilime dayanan yansımasıdır ve sakındığı yapay zekası kızı miranda'dır. prospero'nun fırtına gücünden yararlanması gibi nathan da teknolojiden yararlanır adasına insanları çekmek için.
hesabın var mı? giriş yap