• urfalı ortaçağ tarihçisi. vakayiname adlı eseri anadolunun türk egemenliğine girdiği yıllara dair önemli bilgiler içermektedir.
  • xı. ve xıı. yüzyıllarda anadolu coğrafyasında yaşamış olan ermeni yazar. vakayıname adlı eserinde selçukluların ermenilere karşı tavrını “melikşah’ın kalbi hıristiyanlara karşı şefkat ve iyilikle doluydu. isa’nın evlatlarına çok iyi davrandı. ermeni halkına refah, barış ve mutluluk getirdi” şeklinde belirtmiştir.
    mateos, sultan kılıç aslan’ın ölümünden sonra ise şunları yazmıştır: “kılıç aslan’ın ölümü hıristiyanları yasa boğmuştur. zira bu sultan yüksek karakterli ve hayırsever bir insandı.”
  • urfalı tarihçi.

    urfalı.
  • sırf memleketinin isminde yer almasından dolayı, aklımda çiğ köfteyi tavana atmalı sıra gecesinde kanun çalan esmer pos bıyıklı birini uyandıran, ermeni tarihçi. (bkz: urfa kontluğu)
  • 952-1136 tarihleri arasında urfa'da yaşadığı bilinen ermeni kökenli başrahip.

    29 kasım 1114 tarihli maraş depremini anlatmış.
    o günden bugüne değişen pek bir şey yok gibi duruyor.

    --- spoiler ---

    bu yıl ilahi gazap tüm yaratılmışların üzerine indi. çünkü her şeye gücü yeten tanrı yarattıklarına büyük bir öfkeyle bakıyordu. çünkü peygamberin “öyle bir zaman gelecek ki, iyiliği hakim kılacak ne prens, ne peygamber, ne de önder bulunacak.” sözleriyle işaret ettiği gibi bütün insanlık bu dönemde doğru yoldan sapmıştı. herkes dinsizliğin günahlarla dolu yoluna yönelip tanrı’nın tüm emir ve buyruklarına karşı gelmişlerdi. ne prensler, ne askerler, ne kanun adamları, ne önderler, ne de din adamları tanrı’nın yolunda sabit durdular. aksine tanrı’nın en büyük günahlar arasında değerlendirdiği bedeni ve dünyevi arzularının peşinden koştular. peygamberin “işte! yeryüzüne baktı ve onu titretti.” sözünde belirttiği gibi günahkarlığı gören tanrı yarattıklarına gerçekten öfkeyle baktı. rablerinin gücünden dehşete kapılan tüm mahlukat kendini yıkıma teslim etti.

    işte olanlar. mareri ayının 12’sine denk gelen bir pazar gününde, haç’ın bulunuşu yortusunda, ne daha önce, ne günümüzde, ne de kitap’ta benzeri duyulmamış bir gazap tezahürü olan muazzam bir yıkım dünyanın üzerine indi. biz derin bir uykudayken, ani bir patlama ile korkunç bir infilak meydana geldi. gürültü bütün dünyada yankılandı. karaları ve dağları yerinden oynatan şiddetli bir sarsıntı hissedildi.

    kayalar ve tepeler parçalandı. korkunç öfkenin şiddetinden dağlar ve tepelerin kükremeleri işitildi, dehşete düşmüş hayvanlar gibi çığlıkları yankılandı. bu sesler çok kalabalık bir ordunun çıkardığı gürültüye benziyordu. tanrı’nın kudretinden korkan bütün mahlukat, çalkalanan bir deniz gibi sarsıldı ve titredi. bütün ovalar ve dağlar tunç gibi çınlayıp kasırgaya tutulmuş ağaçlar gibi sallanarak savruldular. tüm mahlukat uzun süredir hasta olan bir insan gibi çığlık atıp inleyerek büyük bir korkuyla acı sonunu bekledi. ülke kederli bir kaçak gibi büyük bir dehşet içindeydi. her yerden mahkum edilmiş bir insan gibi feryat ve figanlar işitiliyordu. depremin ardından gecenin içinde bir saat boyunca devam eden bu seslerden korkan herkes hayattan ümidini kesti ve “işte son günümüz, kıyamet günümüz geldi.” dedi. o günkü manzara böyleydi.

    günlerden pazardı. çıkan gürültü çok şiddetliydi. ay küçülüyordu. sanki kıyamet kopuyordu. insanlar dehşete kapılmış ve umutsuzluğa düşmüşlerdi. ölü gibiydiler. bu gece boyunca birçok şehir ve bölge harap oldu. sadece frank bölgeleri yıkıma uğradı. diğer bölgeler ya da diğer halklar hiçbir şekilde zarar görmedi. zarar gören yerler arasında samsat, hısnımansur, keysun ve raban şehirleri vardı. maraş şehri korkunç bir şekilde yıkıma uğradı. tek bir kişinin bile sağ kurtulamadığı bu kalabalık şehirde yaklaşık 40.000 kişi öldü. benzer şekilde mamistra (misis) da sayısız erkek ve kadınla birlikte yok oldu. dahası diğer pek çok köy ve manastır binlerce, on binlerce erkek, kadın ve çocukla birlikte yerle yeksan oldu. kara dağ‘daki barsegheants manastırı, yeni yapılan bir kiliseyi kutsamak için orada toplanan ermeni ruhaniler ve rahiplerin üzerlerine çöktü. otuz ruhani ve iki rahip kilisenin altında kalarak öldü. kalıntıları bugün de orada… benzer şekilde, maraş yakınlarındaki büyük yesuants manastırı yıkıldı ve tüm din adamları enkaz altında kaldı. deprem durduğunda yağmaya başlayan kar tüm zemini kapladı. ermenilerin büyük ve görkemli rahibi maşgvor da denilen grigor aynı yerde öldü. inananlar günahları yüzünden böyle büyük bir ilahi gazap yaşadılar. çünkü insanlar tanrı’nın doğru yolundan ayrılıp sapkınlık yolunu izlediler. kutsal kitaptaki emirleri göz ardı edip ve çılgına döndüler. tıpkı nuh’un devrinde olduğu gibi, amelleri kendilerini yok edene kadar yediler ve içtiler. günahlarıyla hak ettikleri tanrı’nın gazabı üzerlerine ininceye kadar eğlendiler. işte çok büyük suçlar işleyen kötülük yolcularını böyle öldürdü.
    --- spoiler ---

    orijinal yazma için tıklayın
  • edessali mateos

    kaynak vikipedi. 1114 maraş depremi kayıtlarını tutmuş papaz oluyor kendisi link acılmiyorsa kaynaktan bakabilirsiniz ...hersey birebir 1000 yılın aynısı tüylerim diken diken
hesabın var mı? giriş yap