• taksim-harbiye-osmanbey istikametinde yol alırken sağ cenapta önünde askerlerin kol gezdiği mekan..
    trt fm ve trt 1-2-3-4 buradan yayın yapar, tamamen yapmasa da arada bağlanır yayına..
    eski püskü kırık döküktür içi..çalışanları "meşhur" trt ruhu gazıyla özgüvenlerini muhafaza etme gayretindelerdir..
    iyi niyetli ve sevecendir çalışanları..*
  • istanbul radyosunun içi yenilenmiş restore edilmiştir.stüdyolar ve çalışma odaları keyif vericidir.yemekhanesi boğaz manzaralıdır.çalışanları nazik,kibar,görgülü ve oldukça iyi eğitimli insanlardır.trt istanbul radyosu ve tüm trt radyolarının yayınlarını dinlemek kesinlikle en doğru seçimdir.çünkü bu radyoda düzgün ve en doğru türkçe kullanılır.
    türkiye'nin en zengin(varsıl)diskoteği milyonlarca plak,kaset ve cd'leri ile trt istanbul radyosundadır.bu konuda inanılmaz bir kaynağa sahiptirler.
  • iki yilimi ge¢irdigim, i¢inde ¢ali$an insana ferahlik veren mukemmel otesi mekan.
  • tam bir the matrix reloaded cekilecek binaymi$ ben bugun bunu gordum.. kapisinda $upheli gorduklerine duduk otturen, belki biraz daha $upheli olsaniz ayaginizdan vuran ozel tim korumalari mevcut.. iceri girdiginizde ise lobisi agent'larla sava$mak icin bire bir.. binanin koridorlari direk the matrix reloaded'da yuzbin tane kapinin bulundugu koridorlara benziyor..

    studyolarinda hic gormedigim cihazlarin yani sira uzun zamandir gormedigim cihazlar da (daktilo gibi) mevcut..
  • her yerde oldugu gibi, burada da nerde oldugunun farkinda olmayan insanlar mevcuttur. fakat istisnalar kaideyi bozmaz misali, yine de kaliteli sanatcilari ve insanlari da icerisinde barindirir. gelin artilarini eksilerini ve degisimleri kalemler halinde inceleyelim.

    * kapisinda artik askerler degil, polisler beklemektedir.

    * kantindeki masalar sandalyeler, yenilenerek biraz daha guzel bir hale getirildi, akmdeki borsa kadar olmasa da, kahve gorunumu yok artik diyebiliriz. ayrica kantinde cesitler artirildi, pastane urunleri gelmeye basladi, kantindekiler de sanki daha bi kibar mi oldu ne? yine de, acik seyler yemek konusunda bazi nedenlerden dolayi tereddutlerim var.

    * vezne deki abi,iyi niyetlisin hossun ama artik emekli olsan diyorum. her seyi onbin kere tekrarlamak zorunda birakiyosun insani. allahtan kadrolu degiliz de, her hafta karsimiza cikmiyorsun.

    * danismadaki gorevli arkadaslar genelde saygili, fakat iclerinde bir en uzun boylusu var ki adini hatirlayamadigim, bakislari ve konusma/yaklasim tarzi ile insani germeyi basarabiliyor.

    * mesut cemil studyosu nun dosemeleri yakin bi zamanda yenilenmisti fakat simdi yine ozensizlik ve kirlilik goze carpiyor. bunda trt istanbul cocuk korosu nun minik sanatcilarinin da parmagi var mi, bilemeyiz. ayrica tommayster odasındaki cihazlar yenilenmis ve gercekten cok kaliteli.

    * haftasonlari cumartesi pazar sabahlari trt cocuk korosu, ogleden aksam 4e 5e kadar da trt genclik korosunun calismalari olmakta, tabi bunlar haftaici provalari olarak artabilmekte de.

    * bir de soyle bi elestirim var. soyle bir deyis vardir hani, bir ulkede bir isgal bir darbe vs oldugunda ilk ele gecirilcek yerlerden biri ulusal radyo/tv dir. dolayisiyla boyle ozel bir konumda olan bir binada, guvenlik onlemleri daha fazla olmali ve her elini kolunu sallayan kolayca girememelidir, nacizane fikrim.
  • taskisla, haydarpasa, akm derken nihayet buraya da gözlerini dikti, tüccar zihniyetiyle siyaset yapan sikke manyaklari. zira, direnis cetin olacaga benzer. buyrun trt calisanlarinin "radyo evimizi vermeyiz" baslikli basin aciklamasi davetine :

    "kafalarına koydular bir kez: eninde sonunda toplumsal belleğimizi yok edecek, hatırlamaya değer tüm anılarımızı ortadan kaldıracaklar.

    bir yandan geleneksel değerlerin yegâne savunucusuymuş gibi yapacaklar, bir yandan da güçlerinin yettiği tüm değerleri sinsice yok edecekler. gün geçmiyor ki, bir varlığımıza saldırmasınlar, bir değerimizi satılığa çıkarmasınlar!

    bir vapurlara takıyorlar kafalarını, bir güzelim haydarpaşa garına...
    önce taşkışla ve akm'ye diktiler gözlerini, şimdi de istanbul radyosuna...

    peki ne istiyorlar bu şehirden, bu ülkeden, bizden?
    tabii ki rant!

    daha çok, daha çok, daha çok kâr için yapamayacakları şey, satamayacakları değer yok!
    açacakları her bir ihale gözlerini kamaştırıyor, sözü edilen paralar başlarını döndürüyor.

    ***

    geçenlerde mehmet barlas, nihayet baklayı ağzından çıkardı: "... kunt beyaz radyo binası da, kanımca eski anlamını kaybetmiş yapılardan biridir. günümüz dünyasında radyo yayıncılığı için önünde askerlerin nöbet tuttuğu, içinde köhne stüdyo ve salonların bulunduğu bir binaya ihtiyaç yoktur. (...) keşke mümkün olsa ve istanbul radyosu binası da bir kamu ihalesiyle satılıp, yerine görkemli, modern bir otel yapılabilse. görülen o ki taksim'den başlayan ve taşlık'a uzanan alanda ve vadide bulunan taşınmazlar büyük değer ifade ediyor. swissotel'den sonra hilton'un da büyük bir rekabet içinde satılması bunun kanıtı. akm ve radyo gibi kamuya ait binaların bu açıdan yeniden yapılandırılmaları, hem aklın hem de ekonominin gereğidir." (sabah gazetesi, işte insan, 14.8.2005)

    bu sözümüz, barlas'a ve sözcülüğünü yaptığı rantperverlere:
    kentlere kimliğini veren kimi yapılar, toplumun belleğidir.
    istanbul radyosu da bu kişilikli binalardan biridir.
    türkiye'nin kültür tarihinin yaşandığı o koridorları, ülkenin en önemli sanatçılarına okul olmuş o stüdyoları, en güçlü kalemlerimizin oyunlarının provasının yapıldığı o odaları çıkarıp atın bu toplumun belleğinden.
    elinizde kalacak belleksiz toplum, bundan sonra dayatacaklarınıza çok daha kolay uyum sağlayacak, çok daha kolay güdümünüze girecektir.

    çünkü, anıları yok edilen toplum, aidiyet duygusunu da yitirir.
    hiç kimse artık "bu şehir benim" diyemeyecek.
    yapılacak o büyük ve modern otellerin lobilerinde bir akşamüstü "drink"i almak için parası da
    olmayacak üstelik.

    ama onun da keyfini sizler sürersiniz mutlaka.

    ***

    bizler, sığ dizileriniz, cıvık televoleleriniz, magazinleştirdiğiniz haberlerinizle yozlaştırdığınızı zannettiğiniz bir güruh değiliz. bizler, radyo ile doğduk, radyo ile büyüdük. sizin kâr üzerine kurduğunuz hayalleriniz varsa, bizim de başka bir dünya hayalimiz var!

    aklınızdan bile geçirmeyin!

    ne taşkışla'yı, ne haydarpaşa'yı, ne radyoevini almanıza izin vereceğiz.

    anı defterlerimizi çalamazsınız!

    radyoevine sahip çıkan herkesi
    basin açiklamamiza
    davet ediyoruz.

    trt çalişanlari

    25 ağustos 2005 perşembe
    saat: 13.30
    radyoevi önü
    harbiye/istanbul
  • sanatçıları alırken torpil işliyor olması trt istanbul radyosu'nun en büyük ayıbıdır. eğlenceli karakterler görev yapar. televizyon yayınına çıktıklarında efendi görünürler ama içlerinde birkaç sağlam fırlama mevcuttur. televizyon yayınına katılırken kemancı gelmeyince birinin keman çalıyor gibi yapması çok ender bir olay değildir. özellikle enstruman çalanlar çok şeker insanlardır.
  • doğduğum ve ilk radyo anonsunu 3 yaşında yaptığım muhteşem yüksek tavanlı - bana boyum 70-80cm iken bu tavanlar 15 metre yükseklikte gibi gelirdi - labirent koridorlu - hala koridorlarda kaybolmak olasıdır - birçok makina tanımama neden mekandır.

    ilk anons:
    gonga vurulur, bu bir kan anonsudur; ahanda ben 3 yaşında şunu demişimdir:
    - gooongggg! taze bir bebek için kan aranıyor!

    ampex, nagra, bant, bant takmak, teknisyen nedir, canlı radyo yayını nasıl yapılır, bant kaydı nasıl olur, tekrar yapılınca da montaj nasıl yapılır, söyleşi yapma sanatı, bir müzik programı nasıl yapılır, sizin seçtikleriniz programı için, müzik çartları nasıl hazırlanır - her hafta babama binlerce top 20 müzik lisesi gelirdi; bu listeler kartlarda yazılı olur, posta ile yollanırdı, ben de bu kartları değerlendirip, o haftanın top 20 listesini çıkarmakta babama yardım ederdim - radyo programı sırasında ses, diksiyon nasıl bu kadar değişir de; anam babam bana evde bir şey anlatırken, nasıl bu kadar hem sıradan hem de yine süper bir türkçe ile konuşur, bantlarda bir yer nasıl araya kağıt da konup belirgin edilir; bu kadar 33 ve 45 lik plak nasıl olur da eve gelir, nasıl olur da bu kadar ünlü müzisyen, sanatçı bizim eve gelir, - küçük yaşta ünlü sanatçıların da bir insan olduğunu da öğrendim - kocaman bir stüdyoda konuklu canlı eğlence progamı nasıl yapılır, işte ve işte tüm bunları öğrendiğim muhteşem mekandır; burası bir okuldur - okuldu mu desek acaba - ...

    yüksek tavanları, labirent koridorları, radyo programcıları, yapımcıları, sunucuları ile çocukluğumun unutamadığım anlarını yaşatan radyo günleridir...
  • trt fm gecenin içinden programı için yeniden içine girmekten mutlu olduğum çocukluğumun radyo binası.
    son zamanlarda medya içinde pke sosyal olmak gerekiyor.
    kurumların ve çalışanlarının farkını fark etmemek olanaksız.
    sizi kapıda karşılıyorlar; yayın zamanınız gelene kadar sakin bir yerde güzel bir ikram, nazik, saygılı bir yaklaşım..
    yayın sırasında henüz ameliyet olmuş kedisini evde yalnız bırakmamak için yanına almış güzel bir insanın varlığı, canlı yayın stüdyosunda bir kedinin güzelliği; çölde bir vaha gibi...
    evet böyle yerler, böyle insanlar var medyada; saygı ile selamlarım-dır.
hesabın var mı? giriş yap