• atatürk'ün gerçekleştirmeye ömrünün yetmediği, ardından ismet inönü ve bülent ecevit'in de başlarını yiyen üstü örtülü kazan. gerçekleşmemesi uğruna karşı devrimin başlatıldığı hadise. 1950lerden beri yaşanan düşüşün belki de çıkış noktası. (bkz: toprak ağası)
  • hitabet gücü, karizma filan kavramlardan çok daha samimi bir kavramdı(r).
  • ege, marmara ve çukurova'da kapitalist üretim ilişkileri yaygınlaşmasına ve tarıma egemen olmasına karşın, doğu ve güneydoğu bölgelerinde yarı-feodal üretim ilişkileri etkinliğini korumaktadır.bu nedenle toprak ağaları ekonomik ve siyasal güçlerini korumakta ve yerli tekelci sermaye ve tüccarların en büyükleri ile sömürücü ittifak içerisinde yer almaktadırlar.

    güçlenen tekelci sanayi burjuvazisi değişik dönemlerde emperyalist-kapitalist üretim ilişkilerinin yukarıdan aşağıya inşası sürecinde feodal kalıntıları kapitalistleştirerek, üretimi ve iç pazarı genişletmeyi denemiştir.bunun için de kırsal kesimle ilgili programını gerçekleştirmek için kullandığı araçlardan birisi olan toprak ve tarım reformunu değişik dönemlerde gündeme getirmiştir.ancak hakim sınıflar arasındaki güçler dengesi nedeniyle tekelci burjuvazi en büyükleriyle işbirliği halinde olduğu toprak ağaları ve tefeci-tüccarlara istediği ölçüde bir toprak reformu uygulamasını kabul ettirememiştir.günümüzde toprak uygulamaları söz konusu olduğu vakitler ne kapitalizm terkedilebilmiş ne de feodalizmden vazgeçilebilmiştir.

    bilinen tek gerçek toprak reformunda düşünülmeyecek olan sadece topraksızlardır.
  • bir gün gerçekleştirilmesi kararlaştırılırsa, yarım yamalak yapılmaması gereken reformdur, aksi takdirde varolandan daha çok acı getirir. önce ülkenin her metrekare toprağının özelliği (orman mı, tarım toprağı mı, tarım toprağıysa hangi ürün yetişir, konut alanı mı, maden var mı, varsa en yakın ilgili fabrika nereye kurulabilir, sit alanı mı, milli park mı olur, stratejik nokta mı, nükleer santral kurulabilir mi, yoksa rüzgar enerjisi kullanmaya mı elverişli gibi yüzlerce ayrıntı) ayrıntılı bir şekilde ortaya koyulmalıdır (kafadan beş yıl), sonra bu özelliklere ve beşeri coğrafyaya (o yörenin insanlarının kültürü nedir, hangi işlerde ustalar ve hangi işlere yönlendirilebilirler, yoksa göç etmeleri mi teşvik edilmeli, ya da insan varlığının gerektiği yerler boşsa oraya insanların gelmesi özendirilmeli, hala köylüler mi yarı köylüler mi yoksa şehirleşmişler mi vs) göre ekonomik planı temelden yönlendirecek (5 yıl da buna ver) ve toprak ağalığına son verecek düzenlemelere girişilmeli (bunun çeşitli yöntemleri olabilir).
    toprak reformu dediğimizde sadece toprak ağalığının sona erdirilmesi gerekliliğini anlamamalıyız, bu sadece başlangıç olmalı. herkesin konut edinebilmesine olanak sağlayan bir konut sistemi (1 yıl), turizm (2 yıl), erozyonun önlenmesi, tarım sisteminin değiştirilmesi (tarımsal üretim planlaması başta olmak üzere) (3-4 yıl), hayvancılığın yeniden güçlendirilmesi (2 yıl), üniversitelerde türkiye ekolojik yapısına ilişkin çalışmalara kaynak aktarılması, enerji-su ve değerli madenlerin potansiyellerinin kesin bir şekilde belirlenmesi (4-5 yıl) ve tüm bu yapılanların ekonomik ve sosyal planların çerçevesini çizecek ve önümüzü görmemize imkan verecek şekilde toplumsal yönetim sistemimize bağlanması (2-3 yıl) gerekiyor. kısacası şimdi başlasak en erken 12-13 yılda tamamlayabiliriz, oysa elimizde başlama fikri bile yok.
    (bkz: saldım çayıra mevlam kayıra)
  • (bkz: arnavutluk)
    (bkz: enver hoca)
    (bkz: iflas)
  • tabi ki bir bölgede bir sülale, aile, o bölgenin hakimi olduğunu "iddia ediyor" ve süregiden iktidarı sayesinde itiraz görmeyip o bölgedeki tarımsal faaliyetin rantını yemeye devam edip toprağı işleyen mülksüz köylülere sadece pay veriyorsa birleri, misal devlet sormalıdır. "kardeşim bu ağalık nerden geliyor, bu kadar toprağın ve kişinin emeğinin ürünü niye senin ambarında? gibisinden.

    ancak bu mantığın ötesindeki toprak reformundan ne anlaşıldığı benim için hep muğlak oldu, bir ağanın tapulu kadastrolu arazilerini marabasına dağıtmaksa; adamın "şehirlerde de gayrımenkul reformu yapın kiracılar mülk sahiplerinin fazla evlerine sahip olsunlar" dese ne cevap verilecek bilemiyorum. ya da ticari işletmeler reformu yapılsa, işletmelerinde 500'den fazla çalışanı olanların bu girişimleri, mülkleri anonim şirket mantığı ile çalışanlarına dağıtılsa dense.

    kısacası zaten yapılmamıştır, tren kaçmıştır, yapılmayacaktır, yapılsa içimin yağları erir ama merkezi otoritenin kıl olduğu yerel toprak ağalarının siyasi gücünü kırmak istemek dışında cari mülkiyet hakları çerçevesinde hiçbir hukuki tutarlılığı olamaz.
  • ""endüstrileşmenin önemi büyük olmakla beraber, türk ekonomisinin dayanağı yine tarımdır. politik bilgilerin ve programlı çalışmaların köylere götürülmesi, istenilen hedeftir. bu hedeflere ulaşmak için ciddi incelemelere dayanan bir tarım politikası saptanmalıdır. her köylünün kolayca kavrayacağı bir tarım sistemi uygulanmalı, ülkede topraksız köylü bırakılmamalı, çiftçi ailesini geçindiren toprağın, herhangi bir nedenle bölünmemesi sağlanmalıdır. büyük çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri toprak miktarı, bölge nüfusunun yoğunluğuna ve verim derecesine göre sınırlandırılmalıdır. tarım işletmelerini koruyucu tedbirler, vakit geçirilmeden alınmalı; ülke, iklim, su ve toprak verimi bakımından tarım bölgelerine ayrılmalı ve bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmalarına örnek alabilecekleri modern ve uygulamalı tarım merkezleri kurulmalıdır. devlet üretme çiftlikleri, kuracakları deneme istasyonları ve atölyeleri ile devlet bütçesine yük olmaksızın, kendi gelirleriyle geçinen bir organizasyon halinde birleştirilmelidir..."gmk, 1 kasım 1937

    (bkz: #18176734)
  • (bkz: köycülük)
  • (bkz: #19312040)
hesabın var mı? giriş yap