• dönemin, chicago'daki en büyük mafya örgütünün lideri olarak bir gün bile hapis yatmadan, kendisine bir kere bile suikast girişimi yapılmadan, yaşlılık kaynaklı (86) sağlık sorunları sebebiyle (kalp yetmezliği) ölmüştür.
  • paul ritta' dan sonra chicago outfit' in başına geçmiş fakat paul ritta' nın ömrü hayatı boyunca kendisine karışıp durmasından dolayı özgürce yönetememiş adam.

    '72 yılında ritta öldükten sonra ondan öğrendikleri ile bir yirmi sene daha çeteyi başarıyla yönetebilmiştir.

    aslında kanıtlanamamış ve gizlenmiş olan 8 adet suikast girişimi vardır kendisine karşı fakat paul ritta kendi hayatını da defalarca kurtardığı gibi accardo' ya karşı olan suikast girişimlerini önceden öğrenmiş ve tahmin etmiş, cezasını ise çok acı şekilde ödetmiştir. sırf bu suikast girişimleri sebebiyle kanıtlanamayan 38 faili meçhul cinayet vardır.

    joe batters veya big tuna olarak da anılır.
  • amerika birleşik devletlerinin gelmiş geçmiş en başalarılı mafya babalarından birisidir. belki de orgazinasyonu yönetmek konusu dikkate alındığında en başarılısıdır da diyebiliriz. başarısının asıl sebebi çok göz önünde olmaması, işlerini perde arkasından gizlice yürütmesi ve gösteriş meraklısı olmamasıdır.

    bu nedenle ismi pek bilinmez, popüler kültürde çok yer almaz. zaten yaşarken onun hakkında detaylı bilgi verecek kişide eceline susamış olduğundan buna cesaret eden de pek çıkmamıştır. mahremiyeti konusunda titiz olması ömrü boyunca bir gün bile hapis yatmamasına ve bir mafya mensubu için epey uzun sayılabilecek yaşta * yaşayıp eceliyle ölmesine sebep olmuştur. şimdi gelin bu suç adamının kariyer basamaklarına daha yakından bakalım.

    28 nisan 1906'da abd'nin chicago şehrinde doğdu. italya'nın sicilya göçmeni idi. fakir bir ailenin çocuğu olarak altıncı sınıfta eğitimini bıraktı ve o günlerin chicagosunda fakir, okulu bırakmış, göçmen bir çocuğun önünde sadece iki seçenek vardı. ya karın tokluğuna çalışmak ya da yerel çetelere girmek. iri yarı, gözü kara ve cesur bir çocuk olarak o ikinci yolu seçti. sıkı biriydi. zamanla kendisiyle özdeşleşecek olan beyzbol sobasıyla adam dövmek konusunda kısa sürede nam saldı. çevresinde korku salan bu gencin devrin chicagosu'nun mafya kralı al capone 'nun dikkatini çekmesi uzun sürmedi. kısa sürede sokak çetesi üyeliğinden önce capone'nun yakın korumalığına sonrada en güvendiği adamlarından biri olma şansına sahip oldu.

    tony'nin ünlü chicago outfitçetesindeki asıl görevi patronu korumaktı. eğer al capone süpriz vergi cezasıyla hapise girmese belki de hep bu görevde kalacaktı ama kader bazen insanları ummadıkları yerlere sürükleyebilir. al capone'un alkatraz hapishanesi girmesiyle çetenin başına vekil lider olarak frank nitti geçti ve sağ kolu olarak zekayı temsilen paul ricca 'yı sol kolu olarak da çetenin kas gücünü temsilen tony accordo'yu seçti. ancak nitti ve ricca tony'i fazla ciddiye almıyorlardı.

    nihayetinde onların gözünde sadece kas yığını olan kıt akıllının biriydi. ancak tony, çetenin en önemli gelir kaynağı olan içki yasağı sonrası yapılan kaçakçılık faaliyetinin, abd'de yasağın kalkmasıyla yaşadıkları muazzam para kaybını, barlara koydurduğu tek kollu kumar makineleri ve yasa dışı bahis işlerine el atıp sağladığı nakit akışıyla telafi edince sadece kas gücüne sahip bir aptal olmadığını ispat etmişti. tüm bunlar ona olan saygıyı artırdı o artık çetenin üç numaralı adamdı.

    tony için işler patron frank nitti'nin bir gambazcının federallere ötmesi ve nitti'nin hapishaneye girme olasılığı sonucunda yaşadığı korku ve ruhsal çöküş sonrası intihar etmesiyle bir kez daha değişti. yaşanan bu şok sonrası artık yeni patron ricca, vekil patron ise tony olmuştu.

    ricca ve tony mafya dünyasında çok sık eşine rastlanmayan bir uyum ile birbirlerine tam olarak güvenerek ortak hareket ediyorlardı kısa sürede chicago outfit'i toparladılar müthiş bir nakit akışı sağlamışlardı artık daha da büyümeleri ve sınırları aşmaları gerektiğini düşünen ise tony oldu. yasadışı bahis ve kumar sektöründeki tecrübesi onu tek bir yöne sevk etmişti. nevada çölünün ortasında yeni yeni yükselişe geçen bir şehire las vegas'a. ama bir sorun vardı vegas zaten bir mafyanın kontrolüne çoktan girmişti ünlü new york mafyasının.

    savahada aslanların bölgesine girerseniz onlardan onay almanız gerekir. tony ve ricca uzlaşmacı kişiliklerini burada da gösterdiler ve stratejik davranıp savaşmak yerine new york'a saygılarını sunarak onlara vegas'da ortaklık teklif ettiler. antlaşma basitti. ellerinde yüklü miktarda nakit akışı olan chicago, bunu aklamak için kumarhanelere para yatıracak, karşılığında da new york'a komisyon verecekti. vegas'a yaptıkları devasa yatırımların henüz tam karşılığını alamayan ve krediye ihtiyacı olan new york mafyası bu teklifi memnuniyetle karşıladı. işler tıkırında gidiyordu artık tony ve ricca'nın çetesi, ulusal çapta da söz sahibi olmuştu.

    maalesef her güzel giden iş sonsuza kadar sürmez. al capon'u vergi kaçakçılığından içeri atan fedaral hükümet, kısa sürede devasa büyüyen ama suçlarını ispatlayamadıkları bu çeteye karşı da aynı yöntemle vergi kaçırmaktan işlem başlattı ve ricca 10 yıl hapis cezası aldı. fiilen nitti'nin intihar etmesinden beri çete yönetimde söz sahibi olan tony, ricca'nın da hapise girmesiyle artık resmen tek başına boss patron olmuştu.

    tony, burada bir kez daha zekasını konuşturdu. öncelikle o asla hapise girmemeliydi çünkü hem capone hem nitti hem de dostu ricca bu yüzden yok olmuştu. bu nedenle işlerine tam mahremiyet getirdi örgütü bağımsız hücre sistemine döndürdü böylece emri veren o olsa bile polisler asla ona ulaşamıyordu geçmişten ders almıştı capone gibi çok konuşmayı seven, sokak ortasınsa nam için adam vuran bir güç budalası bir ahmak olmayacaktı, şov yapmak, kadınlarla ulu orta eğlenmek, dikkat çekmek yoktu. çetesini iyice yer altına çekti. bir diğer kararı ise vergi vermekti. şaka gibi ama madem federaller buradan açıklarını buluyordu o da vergisini tam veren sıradan bir vatandaş gibi davranmalıydı. bir diğer hamlesi ise sahnenin önüne başka birini çıkarmak onu patron gibi göstermek ve perde arkasından onu yönetmekti. aradığı adamı kısa sürede buldu. sam giancana

    giancana, tony'nin tam tersine gösterişi seven, acımasız, kibirli, hollywood artisleriyle takılmayı seven birisiydi. bir yıldızdı. bütün dikkatleri, nefreti, korkuyu üzerinde o topluyordu. bir nevi tony'nin paratoneriydi.

    tony için işler olağanüstü olmuştu tüm abd'de söz sahibi olan bir mafya çetesini gölge patronu olarak işerini yürütüyordu ama kimse onun bu kadar etkin olduğunun farkında değildi bir kişi hariç. sam giancana.

    sam giancana, o kadar kibirli ve kıskanç birisiydi ki kendisini o koltuğa oturtan tony'den emir almak zoruna gidiyordu. aslında işine baksa, herkesin bir numara olduğunu sandığı bir makamda keyfini sürerdi ama o tony olmak istiyordu. ikili çatışmaya başlamıştı. deli dolu giancana'yı artık kontrol edemeyeceğini anlayan tony ondan kurtulmaya karar verdi.

    aradığı fırsat kısa sürede ayağına geldi. sam giancana'nın john f. kennedy suikastından fidel castro'ya suikast düzenlemeye, marilyn monroenun şüpheli ölümünden, robert kennedynin öldürülmesine kadar abd derin devleti ve cia ile olan kirli bağlantılarını kullanmak. zaten gözönünde olan ve aslında konuşursa herkes için tehdit olacak giancana süpriz bir ihbarla (acaba kim yapt?*) önce hapise atıldı oradan çıktıktan sonra meksikaya kaçsa da iade edildiği abd'de komisyona ifade verip bildiklerini anlatmak üzereyken 19 haziran 1975'de öldürüldü.

    tony bir kez daha kazanmıştı. o tarihten öldüğü 22 mayıs 1992 gününe kadar kadar omerta kuralına uyarak perde arkasından örgütünü yönetmeyi sürdürdü.

    sıkı bir bulls taraftarı ve michael jordanhayranı olan tony accardo'nun ilerlemiş yaşına rağmen sık sık united center'da ki maçlara gidip takımına destek verdiği bilinmektedir.

    karizma görsel
hesabın var mı? giriş yap