• meşhur venedikli ressam jacopo robusti'nin lakabı.
  • verilmeden vereyim:
    (bkz: tinto brass)
  • "tintoretto, golgotha'nın üstündeki göğün bu sarı sarı yırtılışını, bunalımı anlatmak, ya da doğurmak üzere seçmemiştir; be hem bunalım, ham de sarı gök'tür*. bir bunalım göğü, ya da bunalan bir gök değildir; nesneleşmiş bir bunalımdır bu, göğün sarı sarı parçalanışına dönüşmüş ve, aynı zamanda, nesnelerin öz nitelikleri, geçirimsizlikleri, yayılışları, kör süreklilikleriyle, dışardalıklarıyla ve öteki nesnelerle aralarındaki sayısız ilişkilerle dolup taşmış, yoğrulmuş bir bunalımdır; yani bunalım hiçbir yerde okunmaz artık, gökle toprak arasında hep yarı yolda kalmış, onların, yapıları yüzünden dile getiremediği şeyi dile getirmek üzere girişilmiş engin ve boş çabadır." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    (söz konu resim şu olabilir.)
  • kendine hayvansever süsü vermiş bir züppe. hayvanseverliği modada ki cafe benim köpeği mi almadı diye ağlayan tiplerden. aklınca beni hayvan düşmanı ilan etmiş.
  • gerçek adı jacopo robusti. venice’de doğmuştur. venedik okulunun resimlerinde abartıya kaçan ve rönesansın son döneminin en önemli ressamıdır. en önemli eseri the last supper’dır ve en kaliteli eseri the adoration of golden calf’tır. fosforlu görülen bir kalitededir.
  • mesajıma cevap vermek yerine nickaltıma entry giren yaşam formu.
    (bkz: gammaz)
  • ciddiye alınmaması gereken, atmosferdeki oksijenin gereksiz bir tüketicisi.
  • adını babasının kumaş işçiliği tintoret’ten alır. 15 çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya iyi ki gelir. 16.yy güzel resimler bırakır dünya insanlığına armağan olarak.
    2. da vinci nazarımda.
  • tutuş dengesi çok başarılı bir fırça markası. bu şekilde fırça daha uzun süre kesintisiz stabil tutuş sağlıyor, fırçayı yönetmek oldukça kolaylaşıyor.
  • emin de degilim ama heralde kendini zeki falan zannetmek icin ( belki de baskalarina oyle gostermek icin ) yazdiklarinin icine ingilizce kelimeler sikistiran yazar. turkcem de az degildir dercesine ayni yazida beis kelimesini de kullanmis.

    insanlar derdini yazarken bir noktada imla hatalarini gectim, anlatim bozukluklarina bile raziyim. fakat turkce ingilizce karistirip, ustelik ikisinin de anlam butunlugune tecavuz ederek tipki plaza dili gibi bir internet dili falan gelistirecekse kusura bakmayin da sicarim oyle ise ben. cunku bu dili ne ingilizce bilen ne turkce bilen anlamayacak. baska bir aciklamaya gerek yok anlamayacak insanlar.

    yazara tavsiyem ingilizce kaynaklardan tabi ki yararlansin, yararlanirken kendisini yorabilir, yipratabilir fakat yozlastigi noktada ana diline hemen geri donsun. yoksa kendisini anlamayacagiz.
hesabın var mı? giriş yap