*

  • kültürün bi endüstri haline gelmesini, "sanat eseri" adı altında kar yapma amacıyla pazarlanan ürünleri eleştirmiş olan insan
  • yanlis hayat dogru yasanmaz diyerek doğru ve yanlış göndermelerini alaşağı etmiş insan.
  • popüler müzikle ilgili standardization ve pseudo-individualization diye iki alt başlıktan söz etmektedir, müziğin standartlaşması ama bi iki farklı melodi ve farklı şarkı sözleriyle sahte bi kişiselleşmeyle karşımıza çıktığını söyler, pek de haklıdır ne yazık ki.
  • 1930 ların ikinci yarısı boyunca new york sosyal arastırmalar enstitüsü nde horkheimer ile birlikte yöneticilik yapmıs, nazilerin iktidara gelisinden sonra walter benjamin gibi alman düsünürlerin amerika ya gelmesine önayak olmaya calısmıstır
  • ayrıca mühim bir müzik eleştirmenidir, bu konuda "modern müziğin felsefesi"ni kaleme almıştır..
    (bkz: arnold schönberg)
    (bkz: max horkheimer)
  • umutsuzluk ve karamsarlık üzerinden umut etmek gerektiğini düşünen, frankfurt okulunun karamsar adamı. müziğin, kültür endüstrisinde bir tüketim nesnesi haline gelmesini kınar adorno. 22 yaşında, viyanada, üzerinde büyük etkisi olan schönbergle tanıştı. ikinci viyana okulunda etkin bir besteci oldu. yaşamı boyunca beste yapmayı sürdürse de müzik yaşamı, felsefe, sosyoloji ve müzük eleştirisi gibi alanlarda yaptığı akademik çalışmalarla gölgelendi. "müziğin fetiş karakteri" makalesi acayiptir. "uzun süren moda caz" da ise cazı yerin dibine sokmuş, doğduğuna pişman etmiştir.ne iyi adamdı rahmetli.....
  • horkheimer ile birlikte kültür endüstrisi tanımını yaratmış olan düşünce adamı. adorno'nun kilte kültürü ve kültür endüstrisi ayrımı son derece önemlidir. kültür endüstrileri de kendilerini kitle kültürü gibi gösterebilirler ne var ki, bu endüstriler yaratılmıştır, paketlenmiştir, inşa edilmiştir... kapitalin gücü ve araçları sayesinde kapital sahipleri kalıp düşünce, duygu ve inançları kitlelere pazarlayabilirler. işin ilginç tarafı, kitleler bu düşünceleri sadece basit birer meta olarak almaz. aynı zamanda o kültürleri benimseyebilirler (dış-benimseme), içselleştirebilirler, savunabilirler. kendi kendini dogrulama yetisi (self-fulfilling prophecy) sayesinde kitlelesebilirler. bu endüstrilerin üretiminde oligopolik yapılar görünür. adorno'ya göre kitle endüstrileri 20. yüzyılın kültürü bu şekilde oluşmuştur. yani kapital sahipleri tarafından yaratılmıştır.

    adorno, bu neo-marxist görüşleriyle frankfurt okulunun en önemli temsilcilerinden birisi olmuştur. estetik üzerine görüşleri hala tartışılmaktadır. walter benjamin'le beraber dünya estetik literatüründe çok önemli bir boşluğu doldurmuşlardır. türkiye'de adorno daha çok müzik ve sanat üzerine yazılarıyla tanınır.

    maalesef, aynı chomsky, wallerstein gibi türkiye'de popülerleşen popülerleştikçe anlamsızlaşan, ve içeriksizleşen bir düşünce adamıdır. bu içeriksizleşmenin sebebi, yazarın popüler yazılarına atıfta bulunulması ve onları çevrilmesi, ancak adorno'nun bir teorisyen olarak bilinmemesidir. örneğin arabesk üzerine bir doktora tezi, yazı, makale okursanız; yazının komplike görülmesi için sağa sola (maalesef) serpiştirilmiş bir yazardır...
  • adorno, serializm ve schoenberg'e olumsuz eleştiriler de getirmiştir:

    adorno esas olarak, yöntemin materyal üzerindeki hakimiyeti nedeniyle serializme karşıdır. on iki ton sistemiyle rasyonelleştirilen müzik, artık öznenin özgürlüğünü savunamayacak ölçüde tahakküm altındadır. bu noktada yabancılaşma sorunu ortaya çıkar. burada söz konusu olan yabancılaşma, belirli bir amaç için ortaya konulan tekniğin, amacın dışına çıkarak ve ona karşı işlemesiyle gerçekleşmektedir.
    adorno’nun on iki ton sistemini eleştirdiği bir diğer nokta ise, toplumdaki yabancılaşmanın ve çelişkilerin giderildiği (toplumun karmaşasını yansıtmayan) bir müziksel form içine çekilmekle, schoenberg’in toplumsal alandaki yabancılaşmanın varlığını sürdürmesine bir anlamda göz yummuş olmasıdır.
    bununla birlikte, von uf morgen operasında burjuva evlilik kurumunu yücelten schoenberg, müziğin dışında toplumsal alanda yabancılaşma sorununa çözüm aramamıştır. adorno’ya göre, yabancılaşma, sadece müzik aracılığıyla aşılabilecek bir toplumsal durum değildir. schoenberg’in hatası ise, müziğinin toplumsal işlev açısından yetersiz ve kısıtlı kalması, bestecinin yabancılaşmayı sadece kendi müziği içinde çözmeyi amaçlamasıdır.
    ancak adorno, schoenberg üzerine getirdiği bazı olumsuz eleştirileri 1952’de şu şekilde yumuşatmıştır: “yanlış olan yöntemin kendisi değil, bu yöntemin kuramsallaşmasıdır” derken, eleştirisini, schoenberg’in yolunu izleyen bestecilerin, kendi “kulağındaki müziksel arayışın ağırlığıyla” değil de bir kuramı izlemek amacını güderek yaptıkları çalışmalara yöneltmektedir.
  • "kendi vataninda kendini yabanci hissetmek entellektuel icin ahlaki bir sorumluluktur" demistir. cok baba adamdir.
  • horkheimer ile siyam ikizi olduğu yönünde şüpheler gütmeme neden olan insan.
hesabın var mı? giriş yap