*

  • israil işgali altındaki golan tepeleri'nde yaşayanlar vatansızdır, bu kimliklerinde 'undefined' olarak gösterilir. suriye'ye giderlerse bir daha geri dönemeyeceklerdir. bu film de golan'daki bir köyde yaşayan ve bu hapishaneden kurtulmaya can atan ama her biri çok renkli ve güçlü karakterlerden oluşan ailesini de bir daha göremeyecek olmanın üzüntüsünün içinde ağır bastığı mona'yı ve ailesini anlatıyor. film, *düğün gününde geçiyor; mona, şam'da yaşayan ve daha önce hiç görmediği kuzeniyle evlenecektir ve bunun için sekiz yıl önce bir rusla evlendiği için toplumdan aforoz edilen abisi bile ailesini toplayıp köye geri dönmüştür.

    çok hoş mesajlar veriyor (bu yüzden israil konsolosluğu'nun nasıl desteklediği muamma) ve ciddi anlamda bilgilendirici, kişilikler eğlenceli ve inandırıcı, kurgu da çok iyi, özellikle mona'nın ablası karakterini canlandıran oyunu bana çok dikkat çekici geldi. yönetmen eran riklis, film israil-fransa-almanya ortak yapımı, 2004 flanders en iyi senaryo ve izleyici, 2004 locarno izleyici, 2004 montreal fipresci ödüllerini almış.
  • kesinlikle bir basyapit. yillardir israil isgali altinda tutulan golan tepeleri'nde yasayan dürziler'in hayatlari bire bir yansimis bu her saniyesi akici filme. tel aviv, goran tepeleri, sam gibi mekanlarda çekimleri yapilan film; suriye ve israil arasinda gerilimin golan tepeleri'nde yasayan siradan bir ailenin basina ördügü çoraplari anlatiyor. israil'in bölgede yasayan suriye yanlisi dürziler'e uyguladigi sindirme politikasini anlatan film, elestiri oklarini ayni zamanda bagnazliga ve yabanci düsmanligi yapan kimi dürziler'e de yöneltmis. israil isbirlikçisi dürziler, israil'in amansiz politkalarinin ödünsüz uygulayacisi memurlar, emir kulu suriyeli askerler, iki arada bir derede kalmis birlesmis milletler görevlileri.. mayinli bölgenin her seyi yansimis beyazperdeye. bu özelligiyle golan tepeleri'nde neer olup bittigini ögrenmek isteyenler için de essiz bir belgesel olma niteleginde film. korkarim ki, türkiyeli izleyiciler için istanbul film festivali yegane sans. kaçirilmamali derim.
  • 2004 israil, fransa, almanya yapimi "suriyeli gelin", israil isgali altindaki golan tepesi’nin durzi sakinlerini konu aliyor. savasla ve politikayla konulan sinirlar filmdeki durzi aileyi birbirinden ayirmıs ama koparamamistir. aile’nin kucuk kizi mona evlenecektir ama bu mutlu gunu ailesini görecegi son gün olacaktır. bir kere evlendimi belirsiz uyruk yazili pasaportu iptal edilecek ve o artık suriye’nin bir vatandasi olacaktir. evlilik hazırlıklariyla renklenen suriyeli gelin, komsumuz suriye ile geleneklerimizin ve özellikle dogudaki yasam tarzinin benzerligiyle de izleyiciyi sasirtiyor.
    savas ve siyasetin boldugu yasamlar ve topraklar suriyeli gelin’de genc bir kadinin dugun gununde ornekleniyor. tarihte basarilamayan kulturel ve fiziksel entegrasyon kisilerin hayatlarina indirgenerek anlatiliyor. suriyeli gelin insana dair pek cok öge ile carpici, sade ve sicak bir film.
  • golan tepeleri'nin isgalinin iki devlet arasindaki bir toprak ihtilafinin da otesinde gundelik hayatin her alanina yansiyan bir durum oldugunu gozler onune seren son derece basarili bir yapim. ortadogu'daki pek cok cetrefilli mevzuyu kurguyu ve butunlugu bozmadan derinlemesine yansitmasi acisindan da izlemeye deger. ayrica ince bir mizah anlayisi var yontemizimizin; filmin en huzunlu anlarinda bile hafifce gulumsenizi saglayacak ince detaylar islenmis.
  • sakin, akıcı, anlatmak istediğini deşmeden ve sökmeden anlatabilmiş dosdoğru ve adam gibi bir film. oyuncular, özellikle de makram khoury olağanüstü. manasız karmaşalar yaratıp sonra da içinden çıkamayan insanoğlunun bir garip öyküsü.
  • konusu guzel, ilginc ve politik acidan onemli bir film ama bunlar bir filmi, film olarak basyapit yapmaya yetmiyorlar. elbette boyle filmlerin artmasi, hatta standart olarak filmlerin bu tarzda olmasini isterim (su anda ne kadar rezil durumda oldugumuzu bu endustrinin adinin entertainment endustrisi olmasindan anlayabiliriz, cekilen her yuz filmin doksani ici bos salak konularla ilgili oluyor) ama suriyeli gelin'in senaryosunu cok etkileyici bulmadim. bir kere cok fazla karakter var, her biri basina yeterince zaman harcanamadigi icin insan pek umursamiyor ikili iliskilerinin durumunu. hapishanden cikmis babaya sempati duysak da o bile cok tek boyutlu kalmis, hele cocuguyla baristi mi barismadi mi mucadelesi pek derinden etkilemiyor. benim gercekten ilgimi ceken tek karakter kocasinin baskisina boyun egmeyen gelinin ablasiydi.

    hani bu tur cok karakterli film birsuru var ortalikta ama bir de bunlar fantastik iki sey daha denemisler: ilki, hikayenin sozde merkezinde olan gelin hic deginilmeyen tek karakter neredyse, yani hicbirsey bilmiyoruz. o yuzden de oyle bir daha donemeyecegi topragina sulugozlu bakislar atmasi beni duygulandiracagi yerde, "bir an once bitsin su sahne de hikayeye donelim" diye rahatsiz etti. ikincisi, bircok karakterin gelisiminde kullanilan senaryo ogeleri hicbri yere baglanmiyor, bu konuda bir caba dahi sarfedilmemis. buna kotu demiyorum direkt olarak, sadece daha once pek gormemistim. yani alavare dalavare isler cevirdigi hissine kapildigimiz erkek kardesin o telefon gorusmeleri filan havada kalmis, ayni seyler birkac baska karakter icin de gecerli. normal de bir sorun yaratmayabilir de, bu kadar karakterli bir filmde her gosterdigin sahne baska birinden caldigin bir sahne oluyor, o yuzden madem bir yere baglanmayacak, senaryoyu ilerleten baska sekillerde anlatirsin o karakterin ne mal oldugunu, sirf karaktere harcayagin zamani da baska biri ustunde daha verimli kullanirsin.

    velhasili kelam, ilginc bir konu ama oyle agir ve etkileyici bir film veya hafif senaryo kesitleriyle politik dokundurmalar yaparak bize guzel bir resim cizen doyurucu bir film degil.
  • cyril morin imzalı etkileyici müziklere sahip film.
  • sinema anlamında bir başarıdan ziyade fark ettirmeye yönelik bir filmmiş gibi değerlendirip başarılı bir film diyebiliriz suriyeli gelin için. onun ötesinde zaten daha önce de çokça şahit olduğumuz ve aslında bizim topraklara da yabancı olmayan (bkz: propaganda) sınırın anlamsızlığı, yaşanan absürdlüklerle vurgulanıyor; karakterlerin üzerinden yüzeysel geçiliyor. neticede film sınırda yaşanan bu anlamsızlığa spielberg'ün the terminal'inde olduğu gibi eğlenceli yaklaşmak yerine olaya hüzünle bakıyor; hangisini alırsanız. onları almazsanız şu olabilir: (bkz: waltz with bashir)
  • 23. uluslararası istanbul film festivali'nde 'suriyeli gelin' adıyla gösterilmiş film.
  • sıkmadan merakla izletiyor. golan tepeleri hakkında biraz bilginiz varsa filmi izlerken fazla kafanız karışmaz.
hesabın var mı? giriş yap