*

  • ingilizcesi: social identity theory

    en önemli sosyal psikoloji teorilerinden biridir.

    insanların kendilerini ve ait oldukları grubu diğerlerine nisbeten daha olumlu bir bakışla yargılama ve daha muteber bir konumda görme eğiliminde oldukları, bu çerçevede kendi gruplarından olan kimselere karşı iltimaslı davranırken, diğer grupların üyelerine karşı ayrımcılıkta bulundukları düşüncesine dayanan sosyal kimlik teorisi, grup ilişkileri ve ayrımcılık eksenli süreçlerin analizinde kullanılır.

    bundan farklı olarak, insanların "diğer" gruplara iltimaslı yaklaştıkları şeklindeki süreçleri inceleyen system justification theory ise, sosyal kimlik teorisini tamamlayıcı (complementary) mahiyettedir.

    (bkz: ingroup favoritism/@derinsular)
    (bkz: outgroup discrimination/@derinsular)
    (bkz: ölmeden önce incelenilmesi gereken teoriler/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: sosyal psikoloji/@derinsular)
  • (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler) olarak bir teoridir

    çok geniştir ve gün geçtikçe daha çok genişlemekte, kabul görmektedir.

    bireyler ait oldukları gruplardan ötürü sahip oldukları bir sosyal kimlikleri vardır ve yine bu sayede bunu geliştirirler. incelendiğinde aa harbiden bak bundan oluyormuş dedirtir.

    muzafer sherif ve deneyleri ile minimal grup paradigmasının ardından ortaya çıkmış ve pekçok şeyi değiştirmiştir
  • uluslararası ilişkilere de realizm ve idealizme alternatif olacak şekilde bir uygulama denemesi yapılmıştır. buna göre bir elit devletler grubuna girmek isteyen veya bir büyük güç satüsü peşindeki devlet, grup üye kabul ediyorsa sosyal hareketlilik yöntemini benimseyerek işbirliği, grubun değerlerini benimseme ve taklit yoluna gidebilir. eski doğu avrupa ülkelerinin ab'ye giriş süreci ve putin'in 11 eylül sonrası abd'ye yaklaşımı (terörizme karşı bilgi paylaşımı, orta asya'da amerikan üsleri kurulmasına verilen izin) buna örnek olarak gösterilmiştir.

    grup üye kabul etmiyor, grubun değerleri meşru görülmüyor veya eşit büyük güç statüsü onaylanmıyorsa sözkonusu devlet sosyal rekabet, çatışma yolunu seçebilir. soğuk savaş'tan sonra birçok batı kurumuna kabulu reddedilen rusya'nın, özellikle nato'nun bosna müdahalesinden sonra girdiği hırçın tavır, veya putin'in abd tarafından ''iyi niyetine'' karşılık alamaması (renkli devrimler, nato'nun genişlemesi, füze kalkanı) sonucu iran, gürcistan, ukrayna'da girdiği mücadeleler sosyal rekabet örneği olarak gösterilir. realizmden burada ayrıldığı nokta devletin jeopolitik kazanç getirmeyecek veya liberal öngörüye aykırı olarak ekonomik zarar getirecek olsa dahi statü arayışı nedeniyle bu tip hareketlere girebilecek olmasıdır.

    son olarak sosyal rekabet sonucu tepki gören devlet sosyal yaratıcılık yolunu tutabilir ki alternatif bir alanda öne çıkma ve bir farklılık yaratma çabası olarak adlandırılabilir bu strateji. putin'in eski rus ulusal değerlerini canlandırması veya çin'in bölgesel ekonomik birlikler kurma uğraşısı yaratıcılığa verilen örneklerdendir. fransa'nın nato'dan çıkış, kendi nükleer projesini geliştirme gibi soğuk savaşta bir karşılığı olmayan politikalara yönelimi de abd'den bir farklılık yaratma hevesine bağlanabilir teori açısından.
  • toplumların bazı ilkel içgüdüsel koşullanmalarla insanlık körelmesi yaşayıp, empati özürlülüğün trend olduğu bir sürece yontulmalarının sosyo-psikolojik derinliklerini açığa seren bir teoridir. bu teorinin toplumlar nezdindeki mental dayanaklarını irdelemek için, özellikle sistem meşrulaştırma, sosyal baskinlik kuramı ve adil dünya inancı gibi temel sosyol psikolojik teorilere göz atmakta fayda vardır.
  • bireyin ait olduğunu hissettiği gruba yönelik ya da algılanan kısıtlamalar veya haksızlıklara karşı tavırları temel argümanıdır.
    kendini ait hissettiği grupla duygusal bağ kuran birey gruba yapılan tehditleri gerekirse şiddete kadar varan tercihlerle yok etmeye çalışır. fakat kişi kendini birden fazla gruba ait görür. dini gruplar spor takımlarının grupları ideolojik gruplar gibi. sosyal kimlikler sosyalleşme çerçevesinde kişinin bireysel yaşam hikayesinin bir sonucudur. sosyal kimliklerin değişimi teoride mümkün olsa da pratikte oldukça zordur. özellikle de dinsel ulusal kültürel cinsiyete dayalı kimlikler değişime karşı dirençlidir. kişinin benliğiyle olan bağı zayıf olan kimlikler değişmeye müsaittir. işte sosyal kimliğin sahip olduğu gruplara aitlik hissi, uyumazlık yaratmak için yeterlidir. etnik uyuşmazlıklar da bu alanda oldukça geniş yer tutan büyük bir problemdir.
  • "kendi kendisine baskı yapmak" benim için "toplumsal kimlik" ile ilgili. yapı gereği bu kimlik saldırı altında. çünkü saldırmak için oluşturuluyor. ergenlik döneminde diğer insanları tehdit olarak gördüğü o sosyal evrede "saldırmak" ve "savunmak" için geliştiriliyor. bu yüzden güzel giyiniyoruz, bu yüzden gülerken elimizle ağzımızı kapatıyoruz, bu yüzden evde tuvaletteki aynamız küçük, holdeki aynamız büyük. dışarı çıkmadan önce silahlarımızı kuşanıp çıkıyoruz.
    bu kimliğin idealinde sadece psikolojik şiddet ve baskı var.
  • sosyal psikolojideki indirgemecilik sorununa, incelediği konuya farklı perspektiflerden bakmasıyla bir açıdan çözüm getirmiş şahane bir kuramdır.

    henri tajfel ve john c. turner tarafından 1970’lerde yapılan çalışmalar ardından ortaya atılmıştır. tajfel ve turner, muzafer sherif’in gerçekçi çatışma kuramı ya da gerçekçi grup çatışması isimleriyle tanınan kuramını sınamaktaydılar. tajfel veturner’ın elde ettiği bulgular, sherif’in teorisinin kıymetsiz bir teori olduğu anlamına gelmedi, öyle yorumlamadılar. sadece bu araştırmalar grup olgusunun sherif’in kastettiğinden farklı yönlerden de incelenmesinin mümkün olduğuna karar verdiler. o teorinin genişletilmesi gerektiğini düşündüler. bugün de hala sherif’in iddiaları gerçek/maksimal gruplar için geçerli görülebilir. öte yandan tajfel ve turner’ın getirdiği eklentiler hem gerçek grupların işleyişine hem de gerçek gruplarından biraz daha uzak görülebilecek farklı grup tiplerindeki işleyişe de bir açıklama sunmak şansını bize vermektedir.
  • yukarıdaki arkadaşlar gayet güzel özetlemişler aslında iç grup kayırmacılığı davranışını ve motivasyonunu. ben de bu konuda çalışan biri olarak bunun dayanağını söylemek isterim.

    tajfel ve billig, yaptıkları bir deneyde denekleri alıp önce klee ve kandinsky'nin resimlerini gösterip birini seçtiriyorlar. daha sonrasında bu denekleri dört farklı senaryoya bölüyorlar. bu senaryolar şöyle 1) sınıflandırma:benzerlik, 2) sınıflandırma:benzemezlik, 3) sınıflandırmasız benzerlik, 4) sınıflandırmasız benzemezlik

    deneklere bu senaryoların tümünde geçerli olmak üzere diyorlar ki al şu parayı ama bir kuruş bile kendine ayırma. birazdan tek tek görüşeceğin insanlara bu parayı dağıt.

    sınıflandırma:benzerlik senaryosunda denekler kendilerine atanmış denek kodu sayesinde, girdikleri odadaki kişinin kendi grubunda olup olmadığını ve ilk aşamada klee ve kandinsky resimleri arasından hangisini seçtiğini anlayabiliyor.

    sınıflandırma:benzemezlik senaryosunda ise kişiler yine kendi gruplarından kişileri biliyorlar ama bu kez grupları resim seçimlerine bağlı olmaksızın atanmış.

    sınıflandırmasız benzerlik senaryosunda denekler karşılarındaki kişilerin resim seçimi hakkında bilgi sahibi olabiliyor denek kodlarına bakarak ama bu kez deneyi uygulayanlar diyor ki görüştüğün kişinin kodunun seninkiyle aynı ya da farklı başlamasına filan takılma moruk o kod aslında bir grup filan belirtmiyor öylesine rast gelmiş sayılar sadece.

    son senaryoda ise denekler görüştükleri deneklerin ne seçtikleri resimden haberdarlar ne de bir gruba bağlılar.

    deney sonucunda ne oluyor dersiniz? denekler, sınıflandırma olan senaryolarda bariz şekilde kendi gruplarına iltimas sağlamış. bu davranış kalıbının sınıflandırma senaryolarında çıkmasının çarpıcı olan tarafı, insanlar diğerleri ile olan ilişkilerinde benzerliklerine değil ait olduğu gruba bakarak ilişki düzenlediğini iddia etmesi. sınıflandırma:benzerlik ve sınıflandırma:benzemezlik arasında sınıflandırma:benzerlik senaryosunda daha fazla kayırmacılık gözlenmiş. yani benzerlik hala önemli bir etken ama kayırma davranışının ana nedeni, bir araya gelme nedeni ne kadar önemsiz olursa olsun aynı grupta olmak. böylece, bireyler bağlı olduğu grubun diğer gruplar arasında göreli olarak statüsünü yükseltebiliyor.

    bu durum yalnızca kaynak bölüşümünde değil değer atfında da görülüyor. yani bu yukarıda anlattığım deneyde kimse o parayı alıp eve götürmeyecekken bile dağıtım böyle oluyor ama daha ötesi insanlar kendi grubundan olmayanlara diğer deneylerde daha az puan veriyor, daha az güzel, daha az zeki, daha az ahlaklı vs olarak atıflarda bulunuyor. bunda stereotipler de etkili.

    tajfel bir deneyinde sırayla uzunlukları birbirlerinden pek farklı olmayan çizgiler gösteriyor deneklere ve bunların boyunu tahmin ediniz diyor. tahminleri alıyor. daha sonra ise çizgileri uzun ve kısa çizgiler olarak gruplandırıp yeniden deneklerden tahmin istiyor. bu kez, çizgiler aynı olsa da gruplandırma uzunluk ve kısalık üzerinden olduğundan insanların algıları abartma eğilimi gösterip tahminlerindeki uçurumu artırıyorlar. bu iç grup ya da dış grup değerlendirmesi o kadar yaşamsal bir önemde ki aslında algılarımızı hatta bazen duyularımızı bile etkiliyor. bir deneyde örneğin, isviçreliler bir odaya toplanıyor. bir kısmına ülkeleri kültürleri vs. hakkında bir bilgilendirme yapıyorlar. diğer grup isviçrelilere bunu yapmıyorlar. daha sonra iki gruba da isviçre çikolatası koklatıyorlar ve diyorlar ki koku yoğunluğunu 10 üzerinden değerlendirin. bilgilendirme yapılanlar, yapılmayanlara oranla daha yoğun bir koku aldığını belirtiyor.

    özetle sosyal kimlik, bağlı bulunulan gruba atfedilen önem ölçüsünde sizin hareketlerinizi şekillendirirken aynı zamanda onlara sosyal meşruiyet sağlıyor.
hesabın var mı? giriş yap