• ilkokul birde filan okumayı ilk söktüğümde okuduğum, uzunca süre etkisinde kaldığım bir hikayedir bu.
    çocukluk travmaları arasında da bir numaralı yerini korur kaşağının hemen üstünde.

    hikaye çok güzel bir bahçesi olan ama çocukların bahçesinde oyamalarına hiç izin vermeyen bir devin nasıl olduğunu tam hatırlamadığım şekilde çocuklarla barış yapmasında kısa bir süre sonra, çocukların bahçeye gelip de arayıp tarayıp devin ölüsünü bulmalarıyla sonuçlanır, bugün psikolojimdeki hasarların temellerini atar.
  • (bkz: bencil dev)
  • oscar wilde ın çocukları için yazdığı mutlu prens kitabında yer alan bir hikaye. diğer çoğu hikayesinde olduğu gibi kinayelerle doludur.
  • --- spoiler ---

    clio barnard tarafindan oscar wilde 'in ayni adli oykusunden esinlenilerek yazilmis, cizilmis ve cekilmis , ingiliz sinemasinin son donem basyapiti.
    hikaye, bradford'un en unutulmus mahallelerinden birinde yasayan "zararli hiperaktif : arbor" ve "arkadas kurbani : swifty" kankalarin okuldan atilip gercek hayata tutunma cabalarini, o pis kokulu cehalet & fakirlik temelinde kuruyor. bu iki sevimli panpa, cocuk yaslarinda, olmamalari gereken her yerde, yapmamalari gereken her seyi yapiyorlar. sonuc ? dram .. kocaman, trajik, cirkin bir dram...

    --- spoiler ---
  • kesinlikle izlenesi,etkileyici bir film. kapitalizmin göbeğinde alt sınıfların öyküsüne küçük ve gerçekçi bir bakış. hayalleri hurdacı olmakla sınırlı olan; erken büyümekle ve hatta erken ölmekle yüzyüze kalan çocuklar. modern !? toplumun acımasız suyunu içerken savunmaya çekilmiş ve kapitalizmin kablolarına dolanmış bedenler... ken loach sinemasını sevenler, bu filmi de beğeneceklerdir.
  • 2013 yapımı clio barnard filmi. connor chapman'in canlandırdığı karakterin adı 'arbor', yönetmenin andrea dunbar'ın hayatını anlattığı 2010 yapımı belgeselinin de adı idi: the arbor. iki yapım arasındaki bir diğer benzerlik de her iki filmin de bradford'da geçen hikayeleri anlatması.
    bradford'lu iki işçi-sınıfı çocuğunun ötekiliğini anlatan the selfish giant; ingilizce dilinde kotarılmış bir film olmasına rağmen, karakterlerin ağır ve anlaşılmaz aksanlarından dolayı film abd'de vizyona ingilizce altyazılarla girdi. vizyona altyazısız sokulan memleketi britanya'da ise 'anlaşılamayan konuşmalar' şikayetiyle birçok izleyicinin homurdanmasına neden oldu.
    ingiliz toplumunun unuttuğu, görmezden geldiği öteki hayatları katıksız bir gerçeklikle anlatan the selfish giant şimdiden ingiliz sinemasının son yıllarda çıkardiğı en iyi filmler arasında gösteriliyor.
  • bittiğinde beni çivi gibi koltuğa çivileyen, koltuktan kolay kolay kalkamadığım şahane film.
    hüzünlü, soğuk, yağmurlu bir film. izlenmeli.
  • senenin açık ara en iyi sosyal dramlarından. film bittiğinde midenize sıkı bir yumruk yemiş gibi hissedeceksiniz ona emin olun sadece. filmde öyle derin felsefi altmetinler, göndermeler vs yok . oldukça yalın, sade bir film. gücünü de kesinlikle buradan alıyor zaten. finale giden yolda çocukların yaşamla kavgasını izlerken incinecek, hırpalanacaksınız. hele ki final gelip çattığında...
    bu arada 'arbor' karakterini oynayan conner chapman öyle iyi bir oyun vermiş ki, bir çocuk oyuncu için herhalde gelinebilecek en son nokta da oyunculuğu.
  • bildiğin gıpgri filmdir. filmi izlerken verdiğim tepki tek kelime ile "hasiktir be" oldu. arbor'u görünce aklıma this is england filminin shaunu geldi.
  • önceden uyarayım; filmin ikinci yarısı ve üçüncü çeyreğine, arbor'un inanılmaz hüzünlü tepkilerine dayanabilmek için kalbinizi yerinden söküp yerine zürafa kalbi nakletmeniz gerekir..
hesabın var mı? giriş yap