• alexander pope'un yazdığı mock-epic şiir. onsekizinci yüzyıl ingiliz sosyetesinde yaşananlarla dalga geçer bir anlamda. ilyada, odysseia, paradise lost gibi eserlere yapılan göndermelerle doludur. lakin, konu aslında oldukça basittir, gereksizdir, önemsizdir: o zamanın soylularından lord petre, yine o dönemin soylu ailelerinden birinin kızı olan arabella fermor'in bir bukle saçını kesmiştir. bukle, iki ailenin arasında büyük bir anlaşmazlık, kavga gürültü çıkmasına neden olmuştur. her iki tarafın da dostu, arkadaşı olan zat-ı muhterem john caryll de üstad pope'a (gerçi o aralar gençtir) "gel sen bir şiir yaz, komik de olsun, aradaki gerginlik bitsin" demiş ve ısmarlama olarak bu şiiri yazdırmıştır.
  • (bkz: zülfi yare dokunmak)
    saçla dalga geçmeye oyun yapmaya gelmez.
  • (bkz: fön çekmek)
  • nazmi ağıl tarafından " bukleye tecavüz" olarak türkçeye çevrilmiştir.18. yüzyılın toplumunun genç kadın ve adamların tembel ve boş hayatlarıyla dalga geçer. arabella'nın buklesinin kesilmesi üzerine iki katolik aile arasında anlaşmazlık çıkar.tür olarak mock-heroic epic'tir. biçim olarak her nekadar homer'dan esinlensede içerik olarak tamamen farklıdır. makyaj malzelemelri savaşa hazırlanan kadınların silahları gibidir. yeşil bir örtünün üzerinde oynanan kumar ise " savaş alanı" olarak adlandırılmıştır. ayrıca yunan tanrıların yerini doğaüstü yaratıklar almıştır. bunlar kadınların namusunu koruması için görevlendirilmiştir. konusu gayet basittir fakat dil olarak biraz karmaşıktır.
  • şiir gerçek yaşanmış bir hikayeyi ele almıştır. bir baron tarafından belinda'nın bukleleri kesilir bunun üzerine iki aile birbirine savaş açar ve her iki aileninde dostu olan john carvll, alexander pope'dan bu olayı bir şiirle tatlıya bağlamasını ister.

    (bkz: alexander pope)'un mock epic bir şiiridir. eserin amacı dalga geçmektir, 18.yy ingiliz toplumunun herşeyi ne kadar abarttığını, bir saç buklesinin kesilmesini nasıl savaş haline getirdiklerini anlatır.

    şiirin küçük bir özeti:

    belinda güneş doğunca uyanır, çok güzel bir kızdır
    odasında lapdogs (köpeği) vardır.
    uyurken rüyasında çok genç ve yakışıklı bir erkek görmüştür
    tıpkı kraliyet ailesinin doğum günlerinde güzel giyinen asilzadeler kadar
    güzel giyinmiştir bu adam
    ve belinda'ya "sen ölümlüler arasında ki en güzel kızsın
    ve çok çok önemlisin
    bu yüzden seni bin tane melek koruyor
    ben de onlardan biriyim" der ve devam eder:
    "ama bunu herkese açıklayamayız
    yalnızca küçük kızlar ve masumlar bize inanır
    sorgulayan zihinler bize inanmaz
    o yüzden büyük insanlara bunu açıklamayız
    ama şunu bil ki
    etrafında bin tane melek uçuşuyor,
    ve sen devamlı koruma altındasın
    bu melekler eskiden kadınlardı
    en güzel kadın formundaydılar
    öldüklerinde biz onları bütün dünyevi arzulardan arındırıyoruz
    ve bu ruhlar artık genç kızların koruyucusu oluyorlar.
    bu önceden kadın olan ruhi varlıklar
    her ne kadar dünyevi zevklerden arınmaya çalışsalarda
    bu süreç yavaş yavaş oluyor
    bu yüzden kart oynunu oynayamasalar da izlemekten kendilerini alıkoyamıyorlar.
    ama kadınlara yakşalıp onların gönüllerini çalmaya çalışan niyeti kötü adamlar olduğu zaman,
    sylphs'ler hemen harekete geçer ve kızları korumaya alırlar.
    benim adım ariel, seni izleyen meleğim
    seni uyarmaya geldim
    nerede ne zaman kimin tarafından olacak bilemiyorum
    ama bir erkek sana zarar verecek
    dikkatli ol" der

    (rüyasına giren bu varlık koruyucu melek ariel'dir ve belinda'ya eskiden kadın olan ama öldükten sonra genç kızların korucusu olan(sylphs'lerden) ve aynı zamanda onu da koruyan supernatural varlıklardan bahseder. (sylphs'ler genç kızların yanına kötü niyetli olarak yaklaşan adamlara karşı kızları korumaya alan varlıklardır.)

    akexander pope şiirinde
    inatçı hırçın kadınları ----- ateşle özleştirilmiş ; salamander'ler olarak
    şık, kokoş kadınları ------ havayla özleştirmiştir ; sylphs'ler olarak

    belinda uyanınca rüyasını unutur
    hazırlanır, süslenir püslenir
    dönemin popüler eğlence yeri coffehouse'a gider
    burada iki erkekle kart oynu oynar
    erkeklerden biri belinda'nın buklelerine görür görmez vurulur onları elde etmek için tanrıya yakarır. eski sevgililerinden kalan bir çift eldivenle bir jartiyeri tanrıya adar karşılığında belinda'nın buklelerini almak için.
    ve kızın buklelerini keser
    kız öyle bir çığlık koparır ki
    kocası öldüğünde, köpeği öldüğünde ya da çin porselenleri kırıldığında atabileceği türden bir çığlıktır bu,
    öfke ile ağlama krizlerine girer.
    saçındaki bu bukleleri yapmak için o kadar çaba sarfetmiştir ki ,
    bukleleri sabit kalsın diye sıcak ütülerin altında bekletmiştir,
    ama şimdi biri gelip kesmiştir !
    ve bu yüzden kız, arkadaşlarına bile rezil olduğunu düşünüyor.
    toplum, kızın saçından bir parça alınmasını, kızın iffeti gitti diyecek kadar abartıyor..

    kısaca pope, toplumda herşeyin gereksiz yere çok abartılmasını en ufak şeyin çok büyük bir olaymış gibi gösterilmesini, dedikodunun, skandalın çok sevilmesini eleştiriyor. sürekli olarak başkaları hakkında dedikodular çıkarıln , skandal ve magazinsel şeylerin konuşulduğu bir toplumda belinda'nın başına gelen şey bir kızın başına gelebilecek en kötü, en rezil edici şey olarak görülüyor.
  • nazmi agil tarafından bukleye tecavuz basligiyla turkcelestirilmistir.
  • "aptallar hayran olur, akıl sahipleri beğenir."
  • türkçeye “bukleye tecavüz” olarak yanlış bir şekilde çevirilen, alexandre pope'un 18. yüz yıl ingiliz orta sınıfının ne denli boş ve ufak şeylere kafa takıp büyüttüğünü eleştirdiği mock-epik türü şiiridir.

    öncelikle ismiyle başlamak gerekirse “rape” kelimesi tecavüz değil hırsızlık anlamına gelmektedir. rape kelimesinin türkçe çevirilerde ilk değil ikinci anlamının kullanılması gerekmektedir. neden “steal”(çalmak) değil diye soracak olursanız rape kelimesinin kullanım amacı ahlaksızlık ve edepsizlikle alakalı olan hırsızlığı çağrıştırmasının sebebidir. iki buklenin makasla kesilip çalınması çok ufak bir olay olmasına karşın o dönemin orta sınıf, aristokrasi sınıfı için çok büyük bir olaydır ve bu olay daha da abartılarak eleştirilir.

    hikaye tamamen gerçeğe dayalı bir olaydır ve alexandre pope tarafından yaşanmıştır. iki bukle saç için iki aile ciddi anlamda birbirleriyle kavga etmişlerdir ve pope da bu durumu ağır bir şekilde eleştirmiştir. bu yüzden “rape” kelimesi yazarın tercihinde olmuştur.

    türü mock-epik olan ve pope gibi heroic couplet üstadı bir yazarın bu türü kullanması manidardır. çünkü olay önemsizdir ancak orta sınıf bu olayı çok büyütmektedir. epik bilindiği üzere kahramansı konuları işler ve iki şehrin yıkılması, devasa savaşlar, önemli dönüşümler gibi değerli ve büyük konuları işler. bu oyunda da epik türü kullanılmıştır ve belinda'nın makyaj yapması, kart oyunu oynamaları ve baron'un makası alması destansı bir biçimde anlatılmıştır. böyle küçük bir olayın epikle anlatılması bu eserin ingiltere'nin en iyi eserlerinden birisi olmasına sebebiyet vermiştir.

    pope'un bu yeteneği yunan mitolojisine ait eserleri çevirmesinden gelmektedir. bu çeviriler kendisine mitoloji anlamında çok şey katmıştır ve bukleye tecavüz şiirinde de bu mitler rahatlıkla görülebilmektedir. belinda'yı koruyan peri, cave of spleen gibi unsurlar bize bunu göstermektedir. ayrıca bu olaya baktığımızda da (bkz: truva savaşı)'nı akıla getirmektedir. bir kadının genç bir prensle kaçması koca bir şehrin yakılmasına sebebiyet vermiştir.

    daha da ileri bir inceleme gerekirse şiirin genelinde görebileceğimiz temalar:

    -üst sınıfın önemsiz şeyleri büyütmesi, önemli şeylere aldırmaması, bir nevi neyin önemli neyin önemsiz olduğunu kavrayamamaları.
    -güzellik kavramı
    -cinsiyet rolleri
    -din ve ahlak

    söylediğim ilk temadan zaten yukarıda bahsetmiştik. ikinci temaya gelecek olursak güzellik kavramı o dönemde çok önemlidir çünkü dış güzellik kişinin aklından çok daha değerlidir. eserdeki clarissa'nın uzun konuşmasına bakacak olursak orada kadınların güzellik için ne çok ve gereksiz zaman kaybettiklerini eleştirdiğini görürüz. insanlar nasıl daha ahlaklı ve iyi birisi olacaklarını düşünecekleri yerde süslerine düşkünlerdir. şiirde bu makyaj ile alakalı satırları da sanki bir savaşa hazırlanıyormuş gibi hareketlerde bulunan ve rujun, pundranın silah gibi anlatıldığı bir eleştiri görürüz belinda üzerinden.

    cinsiyet rollerine geldiğimizde ve cinsiyet açısından olaya baktığımızda belinda'nın bu güzellik takıntısını ne kadar eleştirsek de bir nevi empati duyarız kendisine. çünkü 18. yüzyıl ingiliz toplumunda kadınlar erkeklerin bir malı olarak görülür ve erkeklerin yükselmesine bir araç olarak bakılır. bunun verdiği sebeple toplumda kabul gördükleri tek şey güzellikleridir. o dönemin insanına göre bir kadın güzel ve alımlı olmalıdır. bu yolla pope ata erkil toplumu yermektedir. sadece ata erkil toplumu değil aynı zamanda kadınları da (bkz: cave of spleen) aracılığıyla eleştirmiştir. bu mağarada kadınlar deli gibi tasvir edilmiş, erkekler de hamiledir. güzel, sağlıklı ve genç olmayan bütün kadınlar buradadır. aslında bu mağara da o dönemin dış görünüşleri yüzünden kenara itilen insanlarının hangi gözle görüldüğünü göstermiştir. bu yüzden biz de biraz olsun belinda'ya acırız çünkü insan sosyal bir canlıdır, toplum tarafından kabul edilebilmek ve onaylanmak ister.

    son tema olan din ve ahlak kavramına geldiğimizde ise o dönemin krizlerine bakmak gerekmektedir. pope bir katolik ailede büyümüştür ve o dönemin yönetimi protestandır. pope katolik mezhebinin daha doğru olduğunu düşünerek protestanlığı da eleştirmektedir. belinda'nın masasındaki makyaj malzemelerine ve dış güzelliğine bu kadar önem vermesini protestanların tanrı kavramını şaşırıp yanlış şeylere taptığını ima ederek eleştirmektedir. aynı zamanda hristiyan doktorininin kendisini de eleştirmektedir belinda'yı koruyan peri vasıtasıyla. bu perinin insanı iyiye mi kötüye mi yönlendirdiği belli değildir. bu yüzden karakterleri de ahlaksız ilan etmek mantıksızdır. kesin bir ahlak kavramı var mıdır? ülkeden ülkeye değil köyden köye değişen bakış açıklarından hangisi “mutlak” doğruluğa sahiptir ?

    sembollere geldiğimizde ise saç tutamı ve oynatılan kart oyunu önemli birer araçtır. saç tutamı orta ve aristokrasinin uğraştığı konuların ne denli “abartılı ve gereksiz” olduğunu temsil ederken kart oyunu ise bu yaşamın ne kadar gereksiz şeylerle geçtiği gösterilmiştir. kart oyunu sanki bir oyun değil de savaş alanı gibi tasvir edilmiştir epik bir dille.

    bu şiir epik olarak değil başka bir türde yazılmış olsaydın eğer bu kadar popüler olmayacağı kesindi çünkü epik gibi yüce konuları anlatan bir edebi sanatın 18. yüzyıl ingiliz toplumunun gereksiz takıntılarına yer vermesi bizi daha çok aydınlanmaya yöneltmiştir.

    (bkz: alexandre pope)
    (bkz: bukleye tecavüz)
    (bkz: the rape of the lock)
hesabın var mı? giriş yap