• "the power of now"
    eckhart tolleun hos kitabi akasa yayinlarindan cikmistir ve 100de 100 dusunce gucu gibi diger gudik kitaplar gibi algilanmamaisi gerekir
    (bkz: o da kim)
  • bireysel-ruhsal gelişim kitaplarından biri. akaşa yayınevinin alışılageldik serisinden. ben bu kitabı ne zaman aldım hatırlamıyorum ama şu sıralar bu kitaba şahsi bi kuran-ı kerim muamelesi yapıyorum. kendi bakış açımdan, bu kitabın içeriği ile ilgili bilgiler:

    - insanlar, adem ile havva'nın cennetten kovulması sembolizmasında ima edildiği gibi, tanrısal birlikle olan temasını unutmuş ve dolayısıyla da "zihin" denen sahte ego üreticisinin kontrolü altına girmiştir. kutsal varlıkla olan temasımızı unuttuğumuz için zihnimizin ve duygularımızın ürettiği sahte benlikleri kabullenmiş durumdayız. yazara göre bütün duyguların dayandığı temel duygu da "korku" duygusudur ve tümü temelde sağlıksızdır. mutluluk ve huzur birer duygu değil asli doğamızın kutupsuz bir parçasıdır. haz ise, karşı kutbu acı olan ve korkunun yakın arkadaşı olan bir duygu. aslında çok etkili bir araç olmakla birlikte, zihnimizi korku ile beslenen ve zaman içinde bizi esir alıp esas kutsal ve sonsuz varlığımızı görmemizi giderek daha fazla engelleyen bir zalime çeviriyoruz. dolayısıyla kutsal birlikle olan bağlantımızı "hatırlamadıkça", zihin denen araç, "eksiklik" ve "korku" duygusunun güdülediği boş arayışlar içinde temelde sahte ve de son derece sağlıksız olan uyduruk bir ego üretiyor ve biz bu egoyu kendimiz sanarak onu benimsiyor ve "sürmekte olduğumuz sağlıksız hayatları sürdürüyoruz."

    - kitapta zaman olgusu yine başlı başına sağlıksız bir durumun adı haline geliyor. çünkü geçmiş ve gelecek dediğimiz şey aslında uyduruk zihinsel egolarımızın boyutunda bir anlama sahip. gerçekte zaman diye birşey yok ve her ne kadar kendisi de bizim algımızda bir zaman ifadesi olsa da, "sonsuz bir şimdi" var.

    - yazarın kitapta birkaç yolunu anlattığı "şimdiye ulaşma" sürecinde şunu yüreğimizde hissedeceğimiz söyleniyor:

    << şu an... şu an... tek hazine! ne kadar güzel ve güçlü! >>

    ...
  • eckhart tolle'un düşüncenin üzerinde yükselebilmekten böylece bir alet olan zihni bir kenara bırakıp zamanı şimdi olarak algılayabilmekten lazım olunca yeniden ele alabilmeye muktedir olmaktan, iç huzura ulaşmaktan bol bol söz ettiği kitap. buna göre zihnimizin artık bizi kontrol etmesini önlediğimiz bu faaliyetlerde, iç sesimizi, sürekli düşündüğümüz gecmiş ve gelecekle baglantılı sacma sapan şeyleri bir kenara bırakırken bilinçsizleşmiyoruz bu bir trans hali değil. aksine kendi mevcudiyetimizi, saf bilincmizi hissediyoruz.bilincin kölesi olursak acı cekiyoruz ve yeni acı cekmenin bir alemi yok. iyisi mi zamanı sorgulamayalım, hiç yeni acı cekmeyelim, huzur-sevinç-mutluluk bunlar daha derinlerden kaynaklandıgı için şimdinin gücünü örtmüyor, etmiyor, bırakıyoruz onlar kalıyor. düşünsel boşluklar yaratıyoruz, tekrar tekrar huzura eriyoruz. cok guzel diyor, iyi diyor,hos diyor muadili kitaplara benzemiyor, keşke bir de zihnin dügmesinin lokasyonunu tarif etseymiş diyoruz biz de.. sayfaları cevirip cevirip okuyoruz.
  • sanırım en kısa tanımı:bir ben vardır bende benden içeru lafındaki, içeride olan ben'i yoketmeye yönelik kitap. her türlü mutsuzluğun bu içeriye konuşlanmış fitne fücur ben'den kaynaklandığını iddia eder. haksız da değildir hani.
  • 1. "siz zihniniz degilsiniz" (you are not your mind)

    2. "duygu, vucudun zihne verdigi reaksiyondur" (an emotion is the body’s reaction to your mind)

    simdi elimizde 3 farkli eleman var. "zihin", "duygu" ve "vucut". isin ilginci bunlarin hicbiri "biz" degiliz. freud sonrasi birey'in atomizasyonunun geldigi son noktalardan birini eckhart tolle bu kitapta ciziyor. bu atomizasyonun en buyuk sonucu kendinin farkinda (self-conscious) birey'in ortaya cikisidir. modern insan, endustrilesme oncesi insanin tersine, kendinin farkindadir. hareketlerinin, duygularinin ve mantiginin bilincindedir ve onlari yasarken bir yandan da yargilar. bu da onun harekete gecmesini engeller. farkindalik spontaneligi oldurur ve bireyi bir seyirciye cevirir. hani su buyuk hayalleri olup da bunlari basarmak icin harekete gecmeden hep ayni gunu yasayan insan. tanidik geldi mi?

    eckhart tolle de bu insani yasamdan uzaklastiran farkindaligi kirip, icerideki "ben" e ulasmak icin enteresan bir yol izliyor. analizler yaparak farkindaligi artirmak. bir anlamda farkindaligi farkindalik ile kirmak. baskasi icin yararli oldu mu bilmiyorum ancak beni daha da farkinda bir insan yapmanin otesine geciremedi. yani tolle'nin bahsettigi o kendine gelis anini yasayamadim ve kendim hakkinda (daha dogrusu ne olmadigim hakkinda) bilinclendikce de o andan uzaklastigimi hissettim. yine de okumanin sarsici bir deneyim oldugunu soyleyebilirim.

    bu noktada kustahlasmak istemiyorum ancak samimi olursam; kisisel gelisim severlerin bu kitaba cok kafasinin basacagini sanmiyorum. zira oldukca karanlik bir samimiyet ile yazilmis, derinlestikte derinlesen (tabi okuyucuyu da manipule eden) bir yazisi var. tipik kisisel gelisim truklerine pek de sapmiyor, turun okuyucularinin bagimli oldugu anlik bir iyi hissiyati hedeflemiyor. zor kitap.

    bu birey'in parcalanma sureci ile ilgilenenler richard sennett'in the fall of public man'ini okuyabilirler.
  • bu da okuduğum son kişisel gelişim kitabı olsun işallahamin. diğerleriyle karıştırmamak lazım tabi. farklı evet.
  • eskiden tekkelerde yeni gelene ilk yıl "ben bilmem", ikinci yıl "dem bu dem" tespihi çektirirlermiş. bu kitap da bunları ezber ettiriyor.

    her yol roma'ya çıkar ya, şimdinin gücü de roma'ya çıkartan yollardan. üçgenin içindeki en kısa yolu gösteriyor, kestirmeden ulaştırıyor. işaret direkleri gayet başarılı.
  • "ışık , karanlıkta kalmak isteyen bir insan için çok acı vericidir"

    "kendisiyle bir olan hiç kimse çatışmayı hayal bile edemez"

    "yaratılmış evren, heyecanla tanrının çocuklarının ortaya çıkmalarını beklemektedir.. şimdi.. tüm yaratılmış evren şiddetli bir doğum sancısı çekercesine inlemektedir.
    .. sonra yeni bir gokyuzu ve yeni bir yeryuzu gordum, ilk gokyuzu ve ilk yeryuzu yok olmustu.." (bilinç)

    "zambaklara, onların nasıl geliştiklerine bakın; onlar ne çırpınıp didinir, ne de fırıl fırıl döner.."

    kitabın asıl konusuyla pek alakalı olmasa da, hoşuma giden aklımda kalan cümlelerini paylaşmak istedim.
hesabın var mı? giriş yap