• bir modest mouse albumudur.
  • 1997 tarihli nefis modest mouse albümü. içerdiği şarkılar:

    1. teeth like god's shoeshine
    2. heart cooks brain
    3. convenient parking
    4. lounge (closing time)
    5. jesus christ was an only child
    6. doin' the cockroach
    7. cowboy dan
    8. trailer trash
    9. out of gas
    10. long distance drunk
    11. shit luck
    12. truckers atlas
    13. polar opposites
    14. bankrupt on selling
    15. styrofoam boots/ it's all nice on ice, alright
  • the lonesome crowded west'i ilk ne zaman satın aldığımı hatırlamıyorum ama ne zaman elimden çıktığını hatırlıyorum. madcool 2018'e gidecektik bir takım arkadaşlarımla, madrid'deki festival sonrası da araba kiralayıp ispanya'nın güneyine kadar inecektik, ben de malaga'dan dönecektim falan filan. neyse ben bu albümü keko gibi yanımda getirmiştim, yolda dinleriz diye, o da sanırım modest mouse'in aslında bir önceki albümleri olan this is a long drive for someone with nothing to think about'ın bıraktığı anlamsal etkidendi.

    festivalin ikinci günü müydü neydi, genelde ekibin hep ayrıksı elamanı olduğumdan, gruptan bir şekilde ayrı düşmüş, metrekareye onlarca insanın düştüğü devasa bir kalabalığın içinde, umutsuzca arkadaşlarımı arıyordum. artık bir süre sonra o kadar vazgeçtim ki, sigara içip mal mal etrafı kesmeye başladım. anlaşılan o gün tek başıma vakit geçirecektim, kafamda lineup biraz belliydi; at the drive-in konserinden biraz hayal kırıklığıyla ayrılmıştım ve kafamdaki gruplar real estate, alice in chains, jack white'dı, gece de uzaktan bir paul kalkbrenner'e bakarım diyorudum, yani öyle çok bir beklentim yoktu. sigara içerken, kırmızılara bürünmüş bir hanım kızımız benden ateş istedi ve olaylar gelişti., efenim neyse ideallerimden vazgeçip günün geri kalanını franz ferdinand ve arctic monkeysle hanım kızımızla sahne önlerinde geçirmiş, davayı satmıştım. neyse fastforward, ertesi gün de vedalaşacağımız için kekomeisterlığımı yapıp çantamdan çıkarıp bu mükemmel the lonesome crowded west cd'sini bu arkadaşa hediye etmiştim, işte çok güzel, bak inanılmaz, bayılacaksın, arctic falan yalan bilmem ne. verdim gül gibi albümü.

    burada ayrı bir parantez açmam gerekiyor, tabii parantez yerine paragraf başı yapmak daha kolay, shifti kullanmaya üşeniyorum şu an. hayatımda birçok noktada değer verdiğim ya da hayatında etki bırakmak istediğim insanlara verdiğim objeler, hediyeler ya da her ne skmse şeyler her zaman boşa gitmiştir. ne kuzenlerden, ne akrabalardan punk rockerlar çıkarmaya, kütüphanemin en önemli eserlerinden pal sokağı çocuklarını hediye edip gerçek bir dreamer yaratmak çabası mı olsun ne derseniz deyin, olmadı. herkes sizin gibi hissetmiyor ya da verilen eserlere sizin baktığınız gibi bakamıyor, belki onların yaşıyla ilgilidir ama her neyse. giden objeler, olsun, çok da önemli değil.

    neyse albüm gitti benden, içime de oturdu biraz. aradan geçen 2 yıl içinde bir şekilde bağlantıda kaldık, ara ara konuşuruz; geçenlerde koronanın en karantina olduğu aylarda bi facetime yapıp, kendimizce bir cyberfestival lineup ayarlayıp arkada müzik açıp saatlerce muhabbet ettik, bir yandan içiyor, bir yandan muhabbet ediyorduk. laf arasında dayanamayıp modest mouse albümünü dinleyip dinlemediğini sordum, fdsıjfsd gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başladı, o zaman anladım ki ulan deadenedsight sen adam olmazsın.

    albüm, hakkını veremeyecek birisine gitmişti ve bu kadar da materyalist olmamam konusunda kendimi teselli ederken geçenlerde internette komik bir fiyata bu albümü buldum ve aldım. karma mı artık her neyse, bir şekilde bana dönmüştü. mutluydum, albümü bir kez discmanimde * döndürdüm, sonra kartonetin bir kısmının yırtık olduğunu fark ettim gerçi ama önemli değildi.

    demem o ki, siz siz olun bu albümü sevin, dinleyin. gereken değeri verin.
hesabın var mı? giriş yap